1950 yılında Ziraat Fakültesi öğrencileriyle Kıbrıs’a gelen Profesör Salahaddin Batu, Kıbrıs Türkleri hakkındaki izlenimlerini Ankara radyosundan yaptığı konuşmada şöyle ifade ediyordu:
Gençlerimize (Kafiledeki üniversitelilere) bir ara şunu söyledim: Kıbrıs’ta gönülce ne kadar zengin, ruhça ne kadar üstün bir millet olduğumuzu gördünüz!.. Düşüncede de o kadar üstün olunuz! Üstün millet olmanın gereklerini kavrayınız, üstünlük düşüncede ve aksiyonda başarılı olan milletlerin imtiyazlarıdır”.
“… Hepimiz Kıbrıs Türklüğüyle iftihar edebiliriz. Çünkü kendini biliyor, dilediklerini söylüyor, kanun çerçevesi içerisinde her istediklerini yapabiliyorlardı. Ama ‘Vatan’ hasreti bunların hiçbirini dindirmiyordu...”
Kafilede bulanan asistan öğrenci Namık Görgünay “Kıbrıs Dönüşü” adını verdiği kitabında Kıbrıs Türklerini tanımaktan ne derece duygulandırdığını şöyle ifade etmektedir:
“Kıbrıs’ı yakından tanımazdan evvel, sadece takdir eden ve sadece hürmet besleyebilen bir insandım. Onun, ruhu renk ve kokularla saran , gönülleri kaderin vecdiyle yıkayan ocağında ve bitmeyen arzuların raks ettiği mabedinde diz çöktüren sonra seven ve inanan bir insan oldum. Şimdi seven bir insan olarak diyebilirim ki:
“Kıbrıs, kaderin ızdırabını çeken, ayrılık acısının çilesini dolduran ve fakat teessürünü yakınlarından daima gizleyen mütevazi insanların yeridir. Kaynak: Ali Nesim, Kıbrıs Türklerinde Atatürk İlke ve İnkılapları, s. 340-341; www.atam.gov.tr/dergi/sayi-14/kibris-turklerinde-ataturk-ilke-ve- inkilaplari
Emekli İstanbul Vali Muavini, Kıbrıs Türk Kültür Derneği eski İstanbul Genel Sekreteri Şevket Yurdakul: “Büyük Ata , Kıbrıs’lıları ve Kıbrıs’ı çok sevdiğini her vesile açığa vurmakta idi. Ben, bu vesilelerden birkaç tanesine şahit olmuş, iftihar etmiş gurur duymuş, Kıbrıs’lı bir bahtiyarım” diyordu.
Kıbrıs’ın yetiştirdiği değerli evlatlarından biri olan Saffet Engin, (Arı Engin) , Atatürk’ün uzun seneler hizmetinde bulunmuş , Çankaya köşkünün devamlılarındandı. İki ciltlik “Kemalizm” adlı kitabı, Dil Kurultayındaki çalışmaları ve daha birçok öz Türkçe yazılmış kitaplarından başka , Dil İnkilabı’nın ilk devrelerinde Dil Kurultayı’nda dikkati çekmiş bir ilim adamımızdır.
Anlattığına göre, Hatay’ın Anavatan’a katılmasını izleyen günlerde Atatürk’e Kıbrıs’ın geleceğinin ne olacağını sormak cesaretinde bulunur. Büyük kurtarıcı , Saffet Engin’in gözüne dikkatle baktıktan sonra, onun buğulanan gözleri önünde bir baba şefkatı düşüncelerini açıklamış. Saffet Engin’in omuzuna parmaklarının ucu ile, hafifçe dokunarak “Onun da sırası gelecek Saffet Bey” demiştir. Kaynak: Prof. Dr. Derviş Manizade , Kıbrıs Dün Bugün Yarın, s. 23, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Bölgesi Yayınları, Yaylacık Matbaası, İstanbul, 1975
Güney’de askeri bir tatbikatı izleyen Atatürk, etrafında bulunan subaylara “Türkiye’nin yeniden işgal edildiğini ve Türk kuvvetlerinin sadece bu bölgede mukavemet ettiğini farz edelim. İkmal yollarımız ve imkanlarımız nelerdir?” sorusunu sorar. Subaylar bir çok görüş ve düşünceler ileri sürerler. Atatürk hepsini sabırla dinler, sonra elini haritaya uzatır ve Kıbrıs’ı işaret ederek , “Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece , bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için önemlidir” der.
Anavatanına ve Atatürkçülüğe son derece bağlı olan Kıbrıs Türk halkı çok acı ve yalnız dönemler geçirdiler; fakat anavatanlarına bağlılıklarını ve bir gün gelip Türkiye’nin kendilerini kurtaracağı ümidini asla yitirmediler. Kıbrıs Türk halkı inandı ve direndi.
Kendini Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olarak gören Kıbrıs Türk halkı, ulu önder Atatürk’ün devrimci, milliyetçi ve mücadeleci ruhundan aldığı ilhamla ; anavatanına güvenerek TMT etrafında bütünleşerek İngiliz Sömürge Yönetimine ve de Rum-Yunan ikilisine karşı verdiği mücadelenin sonunda 20 Temmuz 1974’ün mutluluğunu yaşadı ve de self-determinasyon hakkını kullanarak 15 Kasım 1983’te KKTC’ni ilan etti.
Kıbrıs Türk halkı anavatanlarına ve Atatürk İnkılabına olan bağlılıklarının neticesini bağımsızlık ve özgürlüklerini kazanarak aldı.. KKTC’ni yaşatmak ve yüceltmek boynumuzun borcudur. KKTC’nin tanınması Kıbrıs’ta çözümün tek çaresidir.
KKTC’nin 34’nci kuruluş yıldönümünü kutladığımız bu günde mutluyuz, gururluyuz… Bu vesileyle Mücahit halkımızı , TMT mensuplarını ve mücahitlerimizi kahraman Mehmetçiklerimizi, Anadolu insanını bir kez daha saygıyla selamlıyorum…