KIBRIS TÜRK HALKININ ANAVATAN VE ATATÜRK SEVGİSİ (5)

Abone Ol


                     
1950 yılında Ziraat Fakültesi öğrencileriyle  Kıbrıs’a gelen Profesör Salahaddin Batu, Kıbrıs Türkleri hakkındaki izlenimlerini Ankara radyosundan yaptığı konuşmada şöyle ifade ediyordu: 
Gençlerimize (Kafiledeki üniversitelilere)  bir ara şunu söyledim:  Kıbrıs’ta gönülce ne kadar zengin, ruhça ne kadar üstün bir millet olduğumuzu gördünüz!..  Düşüncede de  o kadar üstün olunuz! Üstün millet olmanın  gereklerini kavrayınız, üstünlük  düşüncede ve aksiyonda  başarılı olan  milletlerin imtiyazlarıdır”.
“… Hepimiz Kıbrıs Türklüğüyle iftihar  edebiliriz.  Çünkü kendini biliyor, dilediklerini söylüyor, kanun  çerçevesi içerisinde   her  istediklerini yapabiliyorlardı. Ama ‘Vatan’ hasreti bunların hiçbirini dindirmiyordu...”
Kafilede bulanan asistan öğrenci Namık Görgünay  “Kıbrıs Dönüşü” adını verdiği kitabında  Kıbrıs Türklerini tanımaktan ne derece duygulandırdığını şöyle ifade etmektedir: 
“Kıbrıs’ı yakından tanımazdan evvel, sadece takdir eden ve sadece hürmet  besleyebilen  bir insandım. Onun, ruhu renk ve  kokularla saran  , gönülleri kaderin vecdiyle  yıkayan  ocağında  ve  bitmeyen arzuların  raks ettiği mabedinde diz çöktüren sonra seven ve inanan bir insan oldum. Şimdi seven bir insan olarak diyebilirim ki: 
“Kıbrıs, kaderin  ızdırabını çeken, ayrılık acısının   çilesini dolduran  ve fakat teessürünü yakınlarından  daima gizleyen  mütevazi  insanların yeridir. Kaynak: Ali Nesim, Kıbrıs Türklerinde  Atatürk İlke  ve İnkılapları, s. 340-341; www.atam.gov.tr/dergi/sayi-14/kibris-turklerinde-ataturk-ilke-ve- inkilaplari 
Emekli İstanbul Vali Muavini, Kıbrıs Türk Kültür Derneği eski İstanbul Genel Sekreteri Şevket Yurdakul: “Büyük Ata , Kıbrıs’lıları  ve Kıbrıs’ı  çok sevdiğini her vesile  açığa vurmakta idi.  Ben, bu vesilelerden  birkaç tanesine  şahit olmuş, iftihar etmiş gurur duymuş, Kıbrıs’lı bir bahtiyarım” diyordu.
Kıbrıs’ın yetiştirdiği değerli evlatlarından biri olan  Saffet Engin, (Arı Engin) , Atatürk’ün uzun seneler  hizmetinde bulunmuş  , Çankaya  köşkünün  devamlılarındandı. İki ciltlik  “Kemalizm”  adlı kitabı, Dil Kurultayındaki çalışmaları  ve daha birçok   öz  Türkçe  yazılmış kitaplarından   başka , Dil İnkilabı’nın  ilk devrelerinde Dil Kurultayı’nda dikkati çekmiş bir ilim  adamımızdır. 
Anlattığına göre, Hatay’ın Anavatan’a katılmasını izleyen günlerde Atatürk’e Kıbrıs’ın geleceğinin ne olacağını  sormak cesaretinde  bulunur. Büyük kurtarıcı  , Saffet Engin’in  gözüne dikkatle baktıktan sonra, onun buğulanan  gözleri önünde  bir baba  şefkatı  düşüncelerini  açıklamış. Saffet Engin’in  omuzuna  parmaklarının  ucu ile, hafifçe  dokunarak  “Onun  da sırası  gelecek Saffet Bey” demiştir. Kaynak: Prof. Dr. Derviş Manizade , Kıbrıs Dün Bugün Yarın, s. 23, Kıbrıs Türk Kültür Derneği  İstanbul Bölgesi Yayınları,  Yaylacık Matbaası, İstanbul, 1975
Güney’de askeri bir tatbikatı izleyen  Atatürk, etrafında bulunan subaylara “Türkiye’nin yeniden  işgal edildiğini ve  Türk kuvvetlerinin sadece bu bölgede mukavemet ettiğini farz edelim. İkmal yollarımız ve imkanlarımız nelerdir?” sorusunu sorar. Subaylar bir çok görüş ve düşünceler ileri sürerler. Atatürk hepsini  sabırla dinler, sonra elini haritaya  uzatır ve Kıbrıs’ı  işaret ederek , “Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece , bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada  bizim için  önemlidir” der.
Anavatanına  ve Atatürkçülüğe  son derece bağlı olan  Kıbrıs Türk halkı  çok acı ve yalnız dönemler  geçirdiler; fakat anavatanlarına bağlılıklarını ve bir gün gelip Türkiye’nin kendilerini kurtaracağı  ümidini  asla yitirmediler.   Kıbrıs Türk halkı inandı ve direndi. 
Kendini Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olarak  gören Kıbrıs Türk halkı, ulu önder Atatürk’ün devrimci, milliyetçi ve mücadeleci ruhundan aldığı  ilhamla ; anavatanına güvenerek TMT etrafında bütünleşerek  İngiliz Sömürge Yönetimine  ve de   Rum-Yunan ikilisine karşı   verdiği mücadelenin sonunda  20 Temmuz 1974’ün mutluluğunu yaşadı ve de self-determinasyon hakkını kullanarak 15 Kasım 1983’te KKTC’ni ilan etti. 
Kıbrıs Türk halkı  anavatanlarına ve Atatürk İnkılabına olan  bağlılıklarının  neticesini bağımsızlık ve özgürlüklerini kazanarak aldı.. KKTC’ni yaşatmak ve yüceltmek boynumuzun borcudur.  KKTC’nin  tanınması Kıbrıs’ta  çözümün tek  çaresidir.  
KKTC’nin 34’nci kuruluş  yıldönümünü  kutladığımız  bu günde  mutluyuz, gururluyuz… Bu vesileyle Mücahit halkımızı , TMT mensuplarını ve mücahitlerimizi kahraman Mehmetçiklerimizi, Anadolu insanını bir kez daha saygıyla selamlıyorum…