KIBRIS TÜRK HALKININ EGEMEN EŞİTLİĞİ VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜSÜ RUM LİDERLİĞİ TARAFINDAN TANINMALIDIR

Abone Ol

Gerçek şu ki, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ziyaretinde Kıbrıs’ta yeni bir görüşme sürecinin başlayabilmesi  için   KKTC’nin tanınması  yönünde    Güney Kıbrıs Rum Yönetimine,   çağrıda bulunması KKTC’de büyük bir coşku ile karşılanırken Recep Tayyip Erdoğan’ın  KKTC’ni  ziyareti dünyada bir kez daha yankı yaratacaktı.
Gerçek şu ki;  Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk resmi ziyaretini KKTC’ne gerçekleştirmesiyle Anavatanımız Türkiye’nin  KKTC’nin geleceği için verdiği destek ve yakınlığının önemi günümüzde bir başkadır. KKTC’ni  ziyaretinde TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Müzakereler yalnızca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasıyla başlayabilir, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve uluslararası eşit statüsü Rum liderliği tarafından tanınmalıdır” yönündeki söylemi Rum-Yunan ikilisi tarafından tepkiyle karşılandı.
 Rum basınından 15.06.2023 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre;  “İki halk, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü” söylemlerini modası geçmiş diye niteleyen Komünist AKEL Partisi, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne “Geçmişin çıkmaz politikalarına geri dönme” ve müzakere sürecine başlamak için tanınma şartını koşul olarak öne sürme eleştirisinde bulundu. AKEL, Türkiye ve KKTC’nin bu söylemlerini “Akortsuz Ses” olarak niteledi ve bunlar devam ettikçe  Kıbrıs sorununun  çözüm müzakerelerinin yeniden başlamasının mümkün olmayacağını savundu!.
14.06.2023 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC’ne gerçekleştirdiği ziyarete dünya basını geniş  yer verirken  Agense France-Presse (AFP) Haber Ajansının başlığı ise, “Muzaffer Erdoğan Kuzey Kıbrıs’ın Tanınmasını Talep Ediyor” şeklinde oldu. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın  Kıbrıs için tavizleri reddettiği yorumunu yapan AFP, adanın statüsünün dünyadaki en uzun süreli ihtilaflardan biri olduğunu aktardı. AFP’e göre, Kıbrıslı Rumlar, sorunun çözümünde AB’nin daha fazla rol almasını istiyor.
T.C Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim zaferinin ardından ilk yurt dışı ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gerçekleştirmesi, beklendiği gibi hem dünya, hem de Yunanistan basınında geniş yer buldu. Öfkesini gizleyemeyen Yunan medyası, haberler ve başlıklarında bolca ‘işgal’  kelimesini kullandı.
Yunan Kathimerini gazetesinin haberinde, Erdoğan’ın müzakerelerin yeniden başlaması için KKTC’nin tanınmasını şart koştuğu aktarıldı. Ege’de barış mesajı verdiği ancak tersini isteyenlere de bir uyarı verdiği yer aldı.
To Vima gazetesi, “Erdoğan: Ege’de barış istemeyenlere karşı başka   taktiklerimiz var” başlığıyla sunduğu haberde Türk liderin ‘işgal’ altındaki topraklardan Yunanistan’ı tehdit ettiğini ileri sürdü.
Mayıs ayındaki seçim zaferinin ardından ilk deniz aşırı seyahatini KKTC’ne  yapan Erdoğan’ın adanın kuzeyinde ‘ayrı’ bir devlet kurulmasında ısrarcı olduğunu  kaydeden AP, Birleşmiş Milletler kararlarına ‘aykırı’ teklifin Ankara’nın Kıbrıs politik çizgisinde bir sarsılmazlığı gösterdiğini  belirtiyor..
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti, Rum-Yunan ikilisinin silahlı saldırıları  ile 21 Aralık 1963’te yıkılırken  Kıbrıs Türk Halkı 11 yıl boyunca Rum-Yunan ikilisinin silahlı saldırılarına ve katliamlarına uğradı. Anavatanımız Türkiye’nin  gerçekleştirdiği 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile  Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluşurken Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. Kıbrıs’ta siyasi bir çözüm adına 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti  ilan edildi. Yıllarca devam eden  toplumlararası görüşme sürecinde olumlu bir sonuç elde edilememesinin ardından  15 Kasım 1983’te  Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi, oy birliği ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan ediyordu.
Ne yazık ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilan edilmesine karşın o günde yine anavatanımız Türkiye’nin isteği ve desteğinde Rauf R. Denktaş ve Klerides arasında Federasyon görüşmelerine devam edilecekti!.. Rauf R. Denktaş sonrası, KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, 3. Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu ve 4.Cumhurbaşkanı  Mustafa Akıncı ile devam edilirken 07 Temmuz 2017’de Rum-Yunan ikilisinin Crans Montana Konferansını terk etmeleri sonrası da Rum liderliğinin olası bir siyasi çözüm için “Garanti Antlaşmaları İptal edilmeli Türk Askeri Adadan Gitmeli”  ve  tüm Rum göçmenler evlerine, mülklerine dönmeli demeleri nedeniyle Federasyon görüşme süreci bir kez daha başlamamak üzere sona erecekti.
Nitekim o günde KKTC Cumhurbaşkanı sayın Mustafa Akıncı “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” derken TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: “Federasyon Görüşme Süreci Bir Kez Daha başlamamak Üzere Sona Ermiştir” demişti.
Yakın geçmişe dönüp bakacak olursak Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde “Hedefim, KKTC’ni Yaşatmak ve Tanınmasını Sağlamaktır” söylemleri ile  18 Ekim 2020’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 5. Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından sayın Ersin Tatar bu yönde mücadelesini sürdürmeye devam edecekti.
Nitekim  ilerleyen  günlerde 27-29 Nisan 2021’de Cenevre’de gerçekleşen 5+BM Konferansında KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “Hedefimiz bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır” derken Rum-Yunan ikilisi şaşkına dönecekti!..
Anavatanımız Türkiye’nin,  Kıbrıs Türk halkı için önemi ve değeri bir başkadır. Dün olduğu gibi bugün de KKTC’nin geleceği için anavatanımız Türkiye’nin verdiği destek çok önemlidir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin  de anavatanımız Türkiye için önemi ve değeri bir başkadır.
Dün olduğu gibi bugün de Rum liderliğinin hedeflediği siyasi çözümde “Garanti Anlaşmaları İptal Edilmeli Türk Askeri Adadan Gitmeli” deniliyor. Tüm Rum göçmenler evlerine mülklerine geri dönmeli diyorlar. Kıbrıs Türk halkı ‘azınlık’ haklarına razı olmalı diyorlar.  Gerçek şu ki, Rumlar dün olduğu gibi bugün de hedefleri  60 yıldan beri sürdürmeye devam ettikleri uzlaşmazlığı perçinlemektir.
Gelinen noktada, KKTC’ni ziyaretleri sırasında  verdiği mesajlarında  TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; 20 Temmuz  2023’te Yeni Hava limanının açılacağının müjdesini vermesi yanında anavatanımız Türkiye’den çift yönlü kablo ile elektrik getirilmesi  projesinin çok kısa bir süre içerisinde başlatılacağının teyit edilmesi , 500 yataklı yeni Lefkoşa Hastanesi’nin temelinin atılacak olması, Yol Projelerine, Sosyal Konut Projelerine ve Su Projelerine sağlanacak destekler; Kıbrıs Türk halkının, bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin daha güzel yarınları için atılması hedeflenen adımlardır.
Hedefinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamak olduğunu dile getirerek 18 Ekim 2020’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 5. Cumhurbaşkanı olarak seçilen sayın Ersin Tatar: 27-29 Nisan 2021 tarihleri arasında Cenevre’de gerçekleşen 5+BM Konferansında “Kimsenin bir anlaşma olacak diye Kıbrıs Türk  halkından  bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’den vazgeçerek ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yama olmasını bekleyemeyeceğini ve  hedefinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınması için mücadele vermek olduğunu” dile getirdiği çok iyi bilinmektedir.
Keza sayın Ersin Tatar, “Egemen Eşitliğimizin ve Uluslararası Eşit Statümüzün Tanınması Halinde Devletten Devlete Yapılacak Görüşmelerle Ancak Kıbrıs’ta Adil ve Kalıcı Bir Anlaşma Sağlanabileceğini” dile getirirken Rum-Yunan ikilisi ve de BM Genel Sekreteri şaşkına dönüyordu.
Dün olduğu gibi bugün de KKTC  Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde  tanınma yönünde adımlar atan; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 11.11.2022’de Türk Devletleri Teşkilatına Gözlemci  Üye olurken, 28.04.2023 tarihinde de  Türk Devletleri Asamblesi (TÜRPA)’nın 12. Genel Kurulunda oy birliği ile alınan kararla Gözlemci Üye  olarak kabul edilecek ve de resmen tanınmaya giden yolda  emin adımlarla ilerlemeye devam edecekti.
Sonuç olarak; Anavatanımız Türkiye’nin  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne verdiği destek Kıbrıs Türk halkı için, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için yaşamsal bir öneme sahiptir.
Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm için; Kıbrıs Türk Halkının egemen eşitliği ve uluslararası eşit statüsü Rum liderliği tarafından tanınmalıdır.
Kıbrıs Türk halkına düşen görev , temellerinde aziz şehitlerimizin canı ve kanı olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..