Kıbrıs ve Girit’te yaşanan benzerlikler (4)

Abone Ol

1912 yılında Girit’tekine benzer hareketlerin Kıbrıs’ta da yaşandığı gözlenmektedir. O günde Kıbrıs Yasama Meclisindeki Rum Milletvekilleri tıpkı Girit’te olduğu gibi İngiliz Yönetiminden daha fazla yetki ve ayrıcalık verilmesini talep etmeye başlıyorlardı… 1913’de Yunanlılar, Girit’i resmen ilhak ettiler ve 14 Aralık 1913’de Yunan Kralı Girit Adası’na Yunan Bayrağını çekti. Bu gelişmelerin ardından Yunanlılar daha sonraki yıllarda Girit gibi Kıbrıs’ın da kendilerine verilmesini istediler. 1878’de Kıbrıs’ın İngiltere’ye kiralanmasıyla birlikte Rumların Enosis mücadelesi alevlenmeye başlar. I. Dünya Savaşı günlerinde Türkiye ile farklı kutuplarda yer alan İngiltere 5 Kasım 1914’de Kıbrıs’ı ilhak ettiğini ilan ediyordu… Kıbrıs’ta Enosis faaliyetleri 1931 isyanı ile tekrar gündeme geldiyse de II. Dünya Savaşı içinde her hangi bir faaliyet olmamış, savaştan sonra ise her şey kaldığı yerden devam etmiştir. Ne var ki artık bütün şartlar ve dengeler değişmiştir. Girit artık tamamen bir Yunan toprağıdır. Kabul etmeliyiz ki bu Enosisçilerin ve onlara destek veren büyük güçlerin zaferi olmuştu... II. Dünya savaşından sonra Kıbrıs’ta planlı bir Enosis faaliyeti gündeme geliyordu. Rum Ortodoks Kilisesinin, komünist AKEL Partisi desteğinde 15 Ocak 1950’de 15 gün süreyle kiliselerde düzenlenen oylamada Enosis’e %96 oranında ‘evet’ deniliyordu. 1 Nisan 1955’te EOKA tedhiş Örgütü’nün Enosis hedefi ile faaliyete geçer… 1955-1958 yılları arasında yer alan EOKA tedhişinin ardından yapılan 19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları temelinde Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde Kıbrıs’ta Türklerin ve Rumların eşitliğine ve ortaklığına dayalı olarak 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Anlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilir. 1960’da bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin oluşumunu Rumlar, Girit’teki Özerk Yönetim dönemini örnek alarak Enosis’in bir aşaması olarak görmüşlerdir. Girit özerk bir statüye kavuştuğunda ayrı bir bayrağı , pulu, parası ve polisi vardı. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de ayrı bir bayrağı, pulu, parası ve polisi vardı. Türklerle Rumların ortak bir Meclisi ve Hükümeti vardı. Fakat bunların hepsi Girit’te olduğu gibi Enosis’e geçmek için bir adımdı, bir hedefti.. Zira bu politikalar Girit’te başarılı olmuştu. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Makarios, Girit’teki Yunan başarısını her zaman örnek almış ve Girit misali Enosis’e ulaşmak için hedef belirlemişti… Nitekim 19 Şubat 1959’da Londra’da imzalanan Zürih ve Londra Anlaşmalarının daha mürekkebi kurumadan 6 Mart’ta Kıbrıs’a dönüşünde Rum halkına yapmış olduğu konuşmada Makarios: “Merak etmeyiniz, bu anlaşmalar Enosis’e sıçrama tahtası olacaktır” demişti… 1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları temelinde kurulan 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası ile Türklere fazla haklar verildi diyerek anayasada Kıbrıs Türk halkına hayat veren 13 maddenin değiştirilerek Enosis’e giden yolu açmak istemiştir. Bunu başaramayınca da 21 Aralık 1963’te Kanlı Noel saldırıları ile Akritas Planı devreye konuluyordu. 1963-1974 yıllarında Kıbrıs Türk Toplumunu imha hareketleri ve Akritas planı hep Girit’teki uygulamaların adeta birer tekrarıdır. Rum liderliği Yunanistan’dan ve diğer büyük güçlerden aldığı destekle 11 yıl boyunca Kıbrıs’ta silahlı saldırılar düzenlediler, katliamlar yaptılar. Ama ne yazık ki 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı ile Kıbrıs’a gönderilen BM Barış Gücü askerleri bu saldırılara ve katliamlara seyirci kalacaklardı!… Ancak günümüzde tedhişin çarpıtılarak propaganda haline getirilmesinde de Girit’te olduğu gibi ayni yöntem izlenmektedir. Örneğin; Girit’te Rumlar işledikleri cinayetlerin ve Ada’daki karışıklıkların nedeni olarak Osmanlı Ordusunun Girit’te bulunmasının, Girit Rumlarını tahrik etmesine bağlayarak , Türk askeri adadan çekildiği taktirde adanın huzura kavuşacağını öne sürmekteydiler. Şimdilerde de Kıbrıs’ta siyasi bir çözüme gidilebilmesi için Rum-Yunan ikilisin ön şartı; Kıbrıs Türk Halkını Rum-Yunan mezaliminden kurtaran anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin ortadan kaldırılmasını ve de Türk Silahlı Kuvvetlerinin adadan çekilmesini istemektedirler. Taktik hep ayni!… DEVAM EDECEK…