Kıbrıs Adasında iki ayrı bağımsız, egemen devlet var. Biri 34 yıllık Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, diğeri ise Rum Kıbrıs Cumhuriyeti. Bu Adada “Kıbrıslı” milleti, ulusu yok... Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum var. Rumların yıllardır sürdürdükleri ve halen sürdürmekte oldukları politik oyunların en önemlilerinden biri, bu Adada bir “Kıbrıslı Milleti” varmış gibi sistematik biçimde planlayıp uyguladıkları politika... Rumlar, bu yalan, yanlış “Kıbrıslılık” imajını geliştirerek siyasi arenada ve sosyal kültürel alanlarda kullanırken, KKTC’deki bazı insanlar da Rumlarla birlikte “iki toplumlu” etkinliklere katılıp “Kıbrıslılık” imajına ya gerçekleri görmeden veya görmemezlikten gelerek katılmaktadırlar. “İki toplumlu sosyal kültürel etkinliklerin ne zararı olabilir ki?” düşüncesini ileri sürenler olabilir. Hem de çok zararı var...
Rumların sadece politikacıları değil, her ferdinin “Biz hepimiz Kıbrıslıyız. Birleşelim ve Adamızı bölünmüşlükten kurtaralım.” görüşü ile sürekli sahne aldıklarını herkes biliyor. Bu görüşün altında yatan amaç iki “toplumun” birleşmesi ve “Kıbrıslı” bayrağı altında yaşamasıdır. Böyle bir sonuçtan ne doğabilir ki? Tabii ki Rumların çoğunlukta olduğu, KKTC insanının ise bir azınlık toplumu olarak yaşayacağı yeni bir cumhuriyet doğacaktır. Bazı kesimler bu tür görüşlerin aşırı olduğunu iddia edebilirler. Ancak bu tür görüşlerin aşırılıkla hiçbir ilgisi yok... Ha, eğer kendi kimliğini (ki bu Kıbrıslı Türk kimliğidir), kendi devleti ve halkının çıkarlarını korumak isteyenlerin “aşırı” olduklarını iddia edenler varsa, bu insanlar bir daha düşünmeli. Rumların “Kıbrıslılık” kampanyası o kadar müthiş etkili ki -politikayı bir yana bırakın- onlar sosyal ve kültürel etkinliklerle KKTC halkının içine girmiş bile... Rumların yaratmak istediği “Kıbrıslılık” imajı ve “hepimiz Kıbrıslıyız” sözleri tamamıyla politik amaçlıdır. Bu gerçeği görmemek mümkün mü?... Rumların KKTC’ye de sızan bu “Kıbrıslılık” imajının çok tehlikeli olduğunu görmemek olası mı?... Herhangi “iki toplumlu” sosyal kültürel etkinlik sadece ve sadece Rumların politik amaçlarına hizmet eder. Bu bir gerçek...
Kıbrıslı Türkler, uluslararası alanda, şu anda Rumlar hariç her türlü sosyal-kültürel etkinlikte vardır. Olmaya da devam edecektir. Rumlar hariç diyoruz. Nedeni ortada. Eğer Rumlar KKTC’yi tanır, kabul eder, bu Adada eşit bağımsız, egemen bir devlet olduğu gerçeğini kabul ederse, o zaman her türlü sosyal-kültürel etkinlik yapılabilir. Bu da şimdilik bir hayaldir. Rumların en önde gelen amacı 34 yıllık KKTC Devletini ortadan kaldırmaktır. Bu kesin. O halde bu amacı güden Rumlarla neden sosyal-kültürel etkinlikler düzenlensin? Olmaz böyle şey...
“Enosis”i anma günlerinin belirlenmesi yetkisini Rum Meclisinden alarak Rum Eğitim Bakanlığına veren yasa tasarısı Rum Meclisinde 30 lehte, 20 aleyhte oyla onaylandı. KKTC’deki bazı yorumcular müzakerelerin önündeki en büyük engelin kalktığını iddia ettiler. Öylemi acaba?... Rum Eğitim Bakanlığı Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Bakanlığı değil mi? Rum Kıbıs Cumhuriyeti’nin bu Bakanlığı “enosis”i unutacak mı acaba?... Rumlar şimdi de Girne Dağlarındaki Bayrağın ve 20 Temmuz Barış Harekatının ve KKTC’nin kuruluş yıldönümü kutlamalarının kaldırılmasını istiyorlarmış... Rumların esas amacının ne olduğu şimdi anlaşıldı mı ?...