KIBRISLILIK BİLİNCİ DE NE !

<p class="MsoNormal">Kıbrısta , Rum-Yunan ikilisinin

Abone Ol

Kıbrısta , Rum-Yunan ikilisinin  Megali İdea hayali çevresinde hayat bulan Enosis  mücadelesi başladığı zaman  Rum liderliğinin ve Ortodoks Kilisesinin  tek bir hedefi vardı!... “Kıbrıslılık” bilinci yaratmak ve bu bilince dayalı  olarak Kıbrısta tek bir halk oluşturmaktı….Neden?...

Rumların çok iyi  bildiği bir şey vardı….Kıbrısta  Türklük  bilinci ve şuuru  var oldukça  Enosisi, gerçekleştirmek   mümkün olmayacaktı!..

“Kıbrıs halkı” yaratabilmek için  Rum-Yunan ikilisi her yöntemi denedi.
Bir ara Kıbrıs Türklerinden “Müslüman azınlık” olarak bahsederek “Türk” oldukları unutturulmak istendi

Bunun başarılması  mümkün değildi. Çünkü Kıbrısta dini ,dili, kültürü, ırkı,kökeni, milli duyguları tamamen farklı iki ayrı halk vardır. Bunlar  inkar edilemez gerçeklerdir.

Rum liderliği, Kıbrıs Türk halkına “Kıbrıs halkı” , “Kıbrıslılık”  gibi kavramlarını  benimsetemezdi.  Kıbrıs Türk halkı bunu kabullenemezdi. Rum bir yandan Helenizmden bahsederken diğer yandan  Kıbrıs Türk halkına “Kıbrıslılık” kavramını benimsetmesi  mümkün değildi..

Kurucu Cumhurbaşkanımız sayın Rauf R. Denktaş, 17 Eylül 2009 tarihli Volkan Gazetesindeki “Denktaşın Gündemi” köşesinde ‘Geriye Bakış başlıklı yazısında konu ile ilgili olarak şöyle diyordu:

“….Önümde Cyprus Maile gönderdiğim 3 Şubat 1963 tarihli mektubum var. Bir gün önceki gazetede  LahisZavallis adında bir kişi Londrada Kıbrıslı Rum öğrencilerin Milli Kuruluşunun Genel Sekreteri olarak yayınladığı Kıbrıs milletinden bahsetmişti. Kendisine Kıbrıs Milleti diye bir Millet olmadığını , Enosis ve EOKA ortaya çıkıncaya kadar iki ayrı din ve dilden olmamıza rağmen   bir arada  kavgasız yaşadığımızı  , her şeyin Enosis elde etmek için  maksatlı olarak  altüst edilmek istendiğini  yazmışım. 1960da  meydana gelen ortaklık yaşayabilir, yeter ki siz bu Enosis davasından vazgeçmiş olasınız,  bizi ortak olarak kabul eder duruma gelesiniz diyorum. 46 yıl sonra  başka bir şey söylendiğini duymadım…”

Yine Makarios da ölümünden önce yaptığı açıklamada  “Kıbrısta tek bir halk yaratma oyununu başaramadığını” ifade ediyordu. Ancak  Rum liderliği ve Rum Ortodoks Kilisesi bu hedefinden vazgeçmiş değildirler!..

Maalesef günümüzde  “Kıbrıslılık bilinci” yaratıp “Kıbrıs halkı”  oluşturma faaliyetlerine devam ediliyor. Bununla ilgili olarak de çeşitli yöntemler ve stratejiler geliştiriliyor.

ABD ve ABnin denetiminde oluşturulan fonlardan sağlanan kaynaklarla  oluşturulan  “iki toplumlu etkinlikler” le  hedeflerine ulaşmak istiyorlar. Ancak başarılı olmaları mümkün değildir…

Kıbrıslı olmak başka bir şeydir. Kıbrıslı Türk olmak başka bir şey.Bu çok hassas bir konudur, buna dikkat etmemiz gerekir….

2 Mart 2015tarihli Volkan Gazetesindeki “Gerçeklere Bakış”  köşesinde , “Kıbrıslı” mı, “Kıbrıslı Türk” mü? Başlıklı yazısında sayın Aydın Akkurt “Kıbrıslı olmak coğrafi bir tanımdır. Kimlik olarak iseKıbrıslı  Türk öne çıkmaktadır” diyordu.

 Sosyolog Kudret Akayın  bir süre önce  yayınladığı  kamuoyu  araştırmasının  sonuçlarına  göre de  KıbrıslıTürkler , kimlik olarak kendilerini “KıbrıslıTürkolarak tanımlamakta  ve ‘Türklük belirleyici  olmaktadır” diyordu.

Diğer yandan Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos , Güneyde  yeni bir  Kıbrıslılık bilinci yaratılmak istendiğinden şikayetçidir. Hrisostomos, “Biz Heleniz bundan utanmamalıyız” demiş. Hatta bir de genelge yayınlayıp bütün Kiliselerde okutmuş ve halka “Helen Olmanın Gururunu” anımsatmış . Kaynak:   Gürdal Hüdaoğlu, Kıbrıslılık Yükseliyor; Ada  bölünüyor . 8 Şubat 2012 , Haberdar Gazetesi . www.haberdarkibris,com/kibrislilik-yukseliyor-ada-bolunuyor-3013yy.htm

05.05.2008 tarihli Volkan Gazetesinde “Denktaşın Gündemi” köşesinde yer alan “Biliyorum-Unutmuyorum” başlıklı yazısında rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanımız sayın Rauf R.Denktaş :“…Rum gençliği Türklerle bir arada yaşamak istemediğini , Türklerin geldikleri yere gidebileceklerini , Kıbrısın bir Yunan adası olduğunu , Türkiyenin Kıbrısın tümünü almak planı bulunduğunu   , Kıbrıs Türklerini bu maksatla kullandığını ‘bilerek ve ‘işgali unutmayarak yetiştirilmektedir.

Bunların karşısında canlarını ve namuslarını , hürriyetlerini ve devletini savunmak için  yıllardır uğraşmış  , can ve kan vermiş , göçü yaşamış Anavatan sayesinde zor kurtulmuş insanlarımızın çocuklarına ve torunlarına  “Kıbrıslılık” öğretilmekte ve  “barış” adı altında hikayeler söylenerek “Rum tarafı ile bütünleşme masalları” anlatılmaktadır.  Lokmacı Barikatının   açılışında Davul Zurna ile bayram yapanların  “Devletsiz ve Türkiyesiz”  bir uzlaşmanın bizi kimlerle karşı karşıya bırakacağını düşünme ve  kendilerine çeki düzen verme  zamanıdır.   Karşı tarafa düşman olmaksızın  karşı tarafın “milli siyasetini”  bilmek , bize yapılanları unutmamak ve devletimize  sahip çıkma mücadelesine  bilinçli bir şekilde  devam edebilmek için Tarih Öğretmenlerimize büyük görevler düşmektedir……Unutmayacaksak, bilerek  yaşayacaksak, Rumun Yunanın  kulu kölesi  olup haritadan silinmeyeceksek kendimize gelmeliyiz…”  diyordu

 

Özetle  belirtmek gerekirse Kıbrıs Türklerini “Türklüğünden” uzaklaştırmak gayretleri boşunadır.Kıbrıs Türk halkı  bugüne kadar Türklüğünden vazgeçmedi,  bundan sonra da asla vazgeçmez ve vazgeçmeyecektir ve Kıbrıs Türk Halkı  Kıbrıslılık bilinci ile yola çıkmayacaktır…..