KIBRIS’TA ADİL VE KALICI ÇÖZÜM KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN TANINMASI İLE MÜMKÜNDÜR
Yine, 19 Mayıs 2023 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; GKRY Başkanı Nikos Hristodulidis’in Avrupalı liderlerle temaslarını sürdürdüğü ve Avrupa Birliğinin (AB) Kıbrıs sorununa daha aktif ve esaslı katılımına ilişkin önerisini ortaya koydu.
Güney Kıbrıs’ta yayınlanan Politis gazetesi, “Başkanın Avrupa Katılımı Ekseninde Temasları -Hristodulidis Charles Michel ve Hollanda Başkanıyla Görüştü” başlıklarıyla yer verdiği haberinde Hristodulidis’in önceki gün, İzlanda’nın başkenti Reykjavik’te düzenlenen Avrupa Konseyi 4’üncü devlet ve hükümet başkanları toplantısı çerçevesinde Hollanda Başbakanı Mark Rutte ve Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel’le görüştüğünü yazdı.
Başkanlıktan yapılan açıklamaya göre; Hristodulidis’in temaslarının ana konusunun, AB’nin Kıbrıs sorununa daha aktif ve esaslı bir şekilde katılımına ilişkin gayrı resmi önerisi olduğunu yazan gazete, bu önerinin iki amacı olduğunu, bunun ilk olarak müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin çıkmazın aşılması ve sonrasında da Kıbrıs sorununun nihai çözümüne ilişkin diyaloğun yeniden başlaması için AB’nin sürece katılımı olduğuna işaret etti..
…Bu aşamada ufukta bir şey olmadığını, öte yandan Hristodulidis’in Güney Kıbrıs’ın Avrupalı ortaklarıyla görüşmelerinin fikir alışverişi düzeyinde sürdüğünü ve şimdilik Türkiye’deki seçimler tamamlanana kadar görünürde herhangi bir perspektif olmadığına işaret eden gazete, Hristodulidis’in önceki günkü temalarının da, bugüne kadarki manzaranın değişmesi için yeni bir şey getirmediğini kaydetti.
Hristodulidis’in Hollanda Başbakanı Rutte’la olan görüşmesinin, AB’nin Kıbrıs sorunundaki çıkmazın aşılması çabalarına daha aktif katılımına ilişkin önerisiyle ilgili olarak çok yapıcı bir ortamda gerçekleştiğini yazan gazete, görüşmede, önümüzdeki dönemde yapılması gereken hamleler konusunda fikir alışverişinde bulunulduğunu iletti. Gazete, Hristodulidis’in Michel’le yaptığı görüşmede ise, önerisi konusunda önümüzdeki dönemde yapılabilecek belirli eylemlerin ele alındığını ekledi.
Haravgi Gazetesi ise “Mevcut Durum Kabul Edilebilir Bir Çözüm Değil” başlıklı haberinde, Hristodulidis’in önceki gün İzlanda’nın başkenti Reykjavik’te düzenlenen Avrupa Konseyi 4’ncü devlet ve hükümet başkanları toplantısı çerçevesinde yaptığı konuşmada , Avrupa Konseyi üye devletlerinin Kıbrıs sorununun çözümsüz kaldığını, ayni zamanda mevcut durumun hiçbir şekilde kabul edilebilir bir çözüm olarak addedilemeyeceğini unutmaması gerektiğini vurguladığını aktardı.
Yine 19 Mayıs 2023 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; Almanya’nın önümüzdeki iki ay içerisinde, Kıbrıs sorunundaki müzakerelerin başlaması talebiyle hareketlilik istediği ve Hristodulis’in 25 Mayıs’ta Berlin’i ziyaret edeceği belirtildi. Almanya’nın Hristodulidis’in ülkeye yapacağı ziyarete özel bir önem verdiğini, ayni zamanda Türkiye’deki seçim sürecinin tamamlanmasıyla birlikte, Kıbrıs sorununda da hareketlilik görmek istediğini kaydetti.
Bir soruya ilişkin verdiği yanıtta Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Christofer Burger ise bir soruya verdiği yanıtında , Almanya’nın tezinin değişmediğini, BM çabalarını desteklediklerini, ayni zamanda “Diğer tarafların yaydığı iki devlet çözümünü” ise kabul etmediklerini sözlerine ekledi.
Günümüzde Rum liderliği, buna AKEL de dahil olmak üzere; adil ve kalıcı bir siyasi çözümü hedeflemiyor. Rum liderliği ‘sözde’ bir federasyonu dile getirerek Garanti Anlaşmaları İptal Edilmeli Türk Askeri Adadan Gitmeli, diyerek ‘sözde’ iki toplumlu Federal bir siyasi çözümü hedeflerken Kıbrıs Türk Halkına siyasi eşitliğin, dönüşümlü başkanlığın , eşit egemenliğin, ‘veto’ hakkının olmayacağı bir çözüm hedefliyorlar. Diğer bir değişle Rum liderliği Kıbrıs Türk halkını olası bir ‘sözde’ federasyonla ‘azınlık’ hakları ile Rum devletine dönüşen ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyetine yamalamayı hedefliyorlar.
Dün olduğu gibi bugün de askersiz ve silahsız bir Kıbrıs’tan söz eden bazı 3. Ülkeler günümüzde Rumların Adada silahlanmasına ve de çeşitli vesilelerle Rum-Yunan ikilisinin silahlı tatbikatlarına göz yummakta hatta ve hatta birlikte askeri tatbikat yapmaktadırlar.
Ne yazık ki günümüzde hala daha aramızda siyasi eşitlik ve egemenlik haklarımızı görmeden gelenler, bağımsız ve egemen iki devletli, siyasi eşitliğe ve egemenliğe dayalı çözüm yerine sözüm ona Federasyonu dile getirenler vardır. Dahası Kıbrıs sorununun, Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea hayallerinden kaynaklanan bir sorun olduğunu kabul etmeyenler vardır. Rum EOKA tedhiş örgütüne karşı kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT)’yi kabullenemeyenler ve de bu yönde verilen mücadeleyi hazmedemeyenler vardır. Sayıları az da olsa 20 Temmuz 1974 Barış Harekatını kabullenemeyenler vardır; 15 Kasım 1983’te ilan edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ve de bağımsız ve egemen iki devletli siyasi çözümü kabullenemeyenler vardır. Hala daha ‘sözde’ Federasyon peşinde koşanlar vardır. Yıllarca devam eden görüşme süreçlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının nedenini Türk tarafının garanti anlaşmalarında ve de Türk askerinin adadaki varlığında ısrar edilmesinde arayanlar vardır!..
1968’de başlayan ve yıllarca devam eden görüşme sürecinin ardından 24 Nisan 2004 Annan Planı Referandumunda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ın karşı çıkmasına rağmen Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde Kıbrıs Türklerinin çoğunluğunun ‘evet’ Rumların ‘hayır’ demelerinin ardından Rumların 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti olarak 1 Mayıs 2004’te AB’ne üye olduklarını görmezden bilmezden gelenler vardır!.. Bu referandumla Rum-Yunan ikilisinin iç yüzünün ortaya çıkmasının ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Rauf R. Denktaş KKTC Cumhurbaşkanlığına aday olmayacak ve de yapılan seçimlerin ardından Şubat 2005’te sayın Mehmet Ali Talat, KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı olacaktı..
Rumlarla yapacağı görüşmeler sonunda kısa bir sürede adil ve kalıcı bir siyasi çözüme ulaşacağına inanan sayın Mehmet A. Talat siyasi çözüm adına kabul edilemeyecek tavizler vermesine karşı hedefine ulaşamayacaktı. Geriye dönüp baktığımızda konu görüşme süreçlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat: “Daha Ne Yapayım, Gidip Kendimi Saray Önünde Asayım mı? demek durumunda kalırken, ilerleyen günlerde 18 Nisan 2010’da KKTC’nin 3. Cumhurbaşkanı seçilen sayın Dr. Derviş Eroğlu döneminde de yıllarca devam eden görüşmelerde olumlu bir sonuca varılamayacaktı.
Neticede çok büyük iddialarla 19 Nisan 2015’te KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı seçilen sayın Mustafa Akıncı; siyasi çözüm adına taviz üstüne taviz verdi , dahası KKTC Meclisinin bilgisi dışında siyasi bir çözüm adına ‘Harita’ verdi, ancak Rum-Yunan ikilisi kendi bildiğini okumaya devam etti. Garanti Anlaşmaları iptal edilmeli Türk Askeri adadan gitmeli diyen Rum-Yunan ikilisi hedeflerine ulaşamayınca 07 Temmuz 2027 günü sabahın erken saatlerinde 03.30’da Crans Montana Konferans salonunu terk edeceklerdi.
O günde KKTC Cumhurbaşkanı sabah saat 10.00’da düzenlediği basın toplantısında Konferans “sıfır asker, sıfır garanti söylemleri ile başladı ve bitti. Biz Kıbrıs’ta hak ettiğimiz ve alnımızın akıyla onurlu bir toplum olarak yaşamanın yollarını bulacağız” diyen KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı: “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” derken Türkiye Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu: “Federasyon Görüşme Süreci Bir Kez Daha Başlamamak Üzere Sona Erdi” demişti.
Neticede Rum-Yunan uzlaşmazlığının ardından KKTC Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde hedefinin KKTC’nin tanınması için mücadele edeceğini dile getiren sayın Ersin Tatar’ın 11.10.2020’de KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasına giden yolda çookkk büyük gelişmeler olacaktı.
Nitekim, KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar, anavatanımız Türkiye’nin desteğinde yeni adımlar atacaktı.. 27-29 Nisan 2021 tarihleri arasında Cenevre’de gerçekleştirilen 5+BM toplantısı Kıbrıs sorunu ile ilgili yaşanan süreçte bir dönüm noktası olacaktı.
27-29 Nisan 2021 tarihleri arasında gerçekleşen 5+BM konferansında dünden bugüne gelinen süreçte gerçekleşen siyasi çözüm modelinin tarihin karanlık sayfalarına gömüldüğü KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar tarafından çok açık ve net olarak dile getirilmiştir. “KKTC’nin siyasi eşitliği ve egemenliği tanınmadan yeniden bir görüşme masasına oturulamaz . Kıbrıs Türk Halkının eşit statüsü tanınmalıdır” deniliyordu.
Yine o günde “Cenevre’deki toplantının 58 yıllık Kıbrıs sorunu tarihinde bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan “Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu: Türk tarafının egemen eşitlik talebinin bu toplantı sayesinde kayıtlara geçtiğini” ifade etmişti.
İki devletli çözümü güçlü bir şekilde dile getiren KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ın tarihi bir konuşma yaptığını dile getiren T.C Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu: “Biz de Türkiye Cumhuriyeti olarak KKTC’nin bu önerisine tam destek verdik” demişti. KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’a “kararlı duruşu için teşekkür eden” sayın Mevlüt Çavuşoğlu; görüşmelerde, egemen eşitliğin kabul edilmesi halinde yeni bir sürecin başlatılabileceğini vurguladıklarını ifade ederek müzakerelerin artık iki halk arasında değil, iki devlet arasında olması gerektiğini söylediklerini” kaydetmiştir.
Eşit ve egemen iki devletin işbirliğine dayalı siyasi çözümü; 27-29 Nisan 2021 Cenevre Konferansı günlerinde resmen gündeme getiren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “Egemen eşitliğimizin ve uluslararası eşit statümüzün tanınması halinde devletten devlete yapılacak görüşmelerle ancak Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir anlama sağlanabileceğini ifade ettik” demişti.
Dün olduğu gibi bugün de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tanınma yolunda ilerlemeye devam etmektedir. Nitekim, anavatanımız Türkiye’nin desteğinde; 11 Kasım 2022’de Türk Devletleri Teşkilatına Gözlemci üye olarak kabul edilen bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 28 Nisan 2023’te Türk Devletleri Asamblesi (TÜRKPA)’nın 12. Genel Kurulunda oy birliği ile alınan kararla “Gözlemci Üye” olarak kabul edilecekti.
Sonuç olarak; Kıbrıs’ta doğal ve adil ve de kalıcı siyasi çözüm, “Egemen eşitlik temelinde , iki devletli çözümdür. Kıbrıs’ta olası bir siyasi çözümde anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü olmazsa olmazımızdır.
Kıbrıs Türk Halkına düşen görev Bağımsız ve Egemen Devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini Yaşatmak ve Tanınmasını Sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..