KIBRIS’TA ADİL VE KALICI SİYASİ ÇÖZÜM KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN TANINMASI İLE MÜMKÜNDÜR

Abone Ol

O günde Kıbrıs Türk Halkı, Türk Mukavemet Teşkilatı  (TMT)  etrafında bütünleşerek, Anavatanımız Türkiye’ye güvenerek  direnişe  geçerken Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs Türk  Halkını Girit misali yok etmek için  silahlı saldırılarını  Ada geneline yayarak toplu katliamlarda bulunacaklardı.
15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası desteğinde RMMO ve EOKA-B’nin Makarios’a karşı  düzenlediği darbenin  esas hedefi   Enosis’in en kısa sürede  gerçekleşmesini sağlamaktı. Nitekim o günde Makarios’un yerine getirilen NikosSampson; 17 Temmuz 1974’te  Rum Televizyonunda yaptığı konuşmada  Kıbrıs Helen Devletini ilan ediyordu..
Bu gelişmelere Anavatanımız Türkiye’nin sessiz kalması mümkün değildi.Nitekim, Başbakan Bülent Ecevit’in kararlı tutumu sonucu Anavatanımız Türkiye’nin düzenlediği 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur geldi.. Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluşturuldu. Yıllarca devam eden toplumlararası görüşme sürecinden olumlu bir sonuç çıkmaması üzerine  KTFD Meclisinin oy birliği ile aldığı kararın ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunu  Kurucu Cumhurbaşkanı sayın Rauf R. Denktaş Meclis balkonundan ilan ederken Özgürlük ve Mücadele Liderimiz  Dr. Fazıl Küçük: “Son günlerimde hayata yeniden doğmuş gibiyim” diyor ve de    bu mutlu aşamada halkını selamlarken  göz yaşlarını tutamıyordu..
Yıllarca devam eden   toplumlararası görüşme sürecinde Rum liderliğinin Enosis rüyalarına karşı  bağımsız ve egemen devletimizi yaşatmak ve tanınmasını sağlamak isteyen KKTC’nin Cumhurbaşkanı sayın Rauf R. Denktaş’ı aramızda uzlaşmaz olarak görenler vardı!... Ancak, unutmayalım ki; 2005’te KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı olarak seçilen ve Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayallerini görmezden gelen sayın Mehmet Ali Talat, çok kısa bir sürede Rum Lideri Hristofyas ile siyasi çözüme varabileceğine inanıyordu. Ancak neticede  sayın Talat: “Daha Ne Yapayım ? Gidip Kendimi Saray Önünde Asayım Mı?” demek durumunda kalacaktı!..
Yıllarca devam eden görüşme sürecinde Rum-Yunan ikilisi; Garanti Antlaşmalarının iptal edileceği, Türk askerinin Kıbrıs’tan gideceği, tüm Rum göçmenlerin evlerine, mülklerine döneceği hayali ile yaşamaktadırlar. Rum liderliği; tek devlet,  tek egemenlik, tek vatandaşlık,  tek uluslararası temsiliyet’in olacağı Birleşik Kıbrıs hayali içindedir.  Rum Meclisi dünden bugüne  sağcısı ile solcu ile çeşitli vesilelerle Enosis kararı almaya ve de  geçmişte alınan Enosis kararlarını kutlamaya devam etmektedir..
26 Nisan 2015’te KKTC Cumhurbaşkanı olarak seçildiği günlerde sayın Akıncı;  Anastasiadis ile  siyasi çözüme varacağına o kadar inanmıştı ki;  ilerleyen günlerde Anayasaların yazımı 2017’ye sarksa da    siyasi çözüm için   son tarih 2016” demişti.  Ancak Rum lideri Anastasiadis’inEnosis hedefleri nedeniyle Kasım 2016 Mont Pelerin ve Ocak 2017’de  Cenevre’de  gerçekleşen Konferansın ardından 28 Haziran-07 Temmuz 2017 tarihleri arasında yer alan CransMontana  Kıbrıs Konferansını Rum-Yunan ikilisinin sabah 02.00’de   terk etmesi sonucu sayın Akıncı: “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” demek durumunda kalacaktı!.
18 Ekim 2020’de KKTC’de gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimini  “Eşit egemenlik temelinde  iki devlete dayalı çözüm” modeli ile yola çıkan sayın Ersin Tatar  kazanır ve de  Federasyonu savunan   sayın Mustafa Akıncı seçimi kaybederken 52 yılı aşan federasyon görüşme süreci de tarihe karışıyordu..
 Sayın Ersin Tatar’ın  KKTC Cumhurbaşkanı olarak  seçilmesiyle birlikte “Eşit egemenlik temelinde, iki devlete dayalı çözüm modeli” gündeme gelecekti. Nitekim 27-29 Nisan 2021 tarihleri arasında Cenevre’de düzenlenen 5+BM  Konferansında  KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ın Anavatanımız Türkiye’nin  desteğinde gündeme getirdiği 6 maddelik çözüm önerisi ile birlikte sadece Cenevre değil, dünyanın her yanında yer yerinden oynayacaktı..
Anavatanımız Türkiye’nin önerisi ile  yakın bir gelecekte toplanması hedeflenen 5’li Konferansta Türk tarafının “Egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm kararı”  ilgili devletlere resmen  bildirilmeli, geri adım atılmamalı, taviz verilmemeli; geçmişteki gibi sonuç alınması mümkün olmayacak süreçlere bir kez daha girilmemelidir.
Gelinen noktada KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ın ve Anavatanımız Türkiye’nin iki devletli   çözümü gündeme getirmeleri  karşında çılgına dönen Anastasiadis; İki devletli çözüme şiddetle karşı çıkarak görüşmelerin Güven Yaratıcı Önlemler üzerinde yoğunlaşmasını  talep ederek BM Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri  Guterres’e   gönderdiği  mektupta, kapalı bölge Maraş’ın ve Ercan Havaalanı’nın yönetiminin Birleşmiş Milletlere  devredilmesi   koşulu ile açılmasını   talep etti. 
Kıbrıs Türk Halkının bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’den vazgeçmesi demek  Rum’a yama olmayı,  Rum devletinin çatısı altına girmesi demektir..  Kıbrıs Türk Halkının  bunu kabul etmesi mümkün değildir..  Kıbrıs’ta dini, dili, kültürü ve ırkı tamamen farkı iki halk vardır..   Kıbrıs Türk ve Rum halkları arasına kan girmiştir, ölüm girmiştir. Rum-Yunan ikilisi  Kıbrıs Türk Halkına soykırım uygulamıştır, katliamlar uygulamıştır.  Kıbrıs’ta Türkler ve Rumlar tek devlet çatısı altında değil; ancak yan yana  bağımsız ve egemen iki devlet çatışı altında yaşayabilir.
16 Ağustos 1960’ta Kıbrıs Türk  ve Rum Halklarının   siyasi eşitliğine, egemenliğine ve ortaklığına dayalı olarak  kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti  günümüzde tamamen Rumlardan oluşan bir devlet haline  getirilmiştir.   Günümüzde  Rum liderliğinin oluşturmak istediği siyasi çözümde  tek egemenlik, tek devlet, tek uluslararası temsiliyet vardır.. Garanti  ve İttifak Antlaşmalarının iptali vardır.. Türk askeri adadan ayrılması isteniyor.. Tüm Rum göçmenlerin evlerine dönmeleri yönünde talepleri vardır..
Federal devleti hedeflemeyen  Rumlar, yıllardan beridir aralıklarla devam eden görüşme sürecinde    Milli Kıbrıs davamız, Uluslararası bir dava haline gelmiştir.. Rum Liderliğinin     Enosis hayali sonucu dünden bugüne  Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüme varılamamıştır..
Rum liderliğinin hedefi olası bir siyasi çözümde Enosis’e açık kapı bırakmak olmazsa olmazıdır.. Rum-Yunan ikilisi, Kıbrıs Türk Halkını ve Anavatanımız Türkiye’yi dünya kamuoyuna  uzlaşmaz, antlaşmaz ve barış karşıtı olarak göstermeye çalışıyorlar.. 
Gelinen noktada Türk tarafı her vesileyle, “Anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili   garantörlüğünün” devam ettiği bağımsız ve egemen iki devletli siyasi çözümün gündeme getirilmeli ve bundan geri adım atılmamalıdır..
09 Şubat 2020 tarihli  “Kıbrıs İçin DoğalÇözüm” başlıklı makalesinde  E. Büyükelçi Tugay Uluçevik: “Doğal siyasi çözüm şekli, Türkiye Cumhuriyeti’nin Torosların zirvesindeki şanlı ve  şerefli al bayrağı ile Girne Beşparmak dağlarının tepesindeki bağımsız ve egemen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin şerefli bayrağının birbirine bakarak ve birbirini selamlayarak ebediyen dalgalanmalarını sağlayacak çözüm şeklidir” diyordu..
Günümüzde Anavatanımız Türkiye’nin de desteğinde  KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar;  iki eşit egemen devletin işbirliğine dayalı  bir çözüm önerisini tutarlı ve sağlam gerçeklere dayalı olarak ortaya koymuştur.. 
Rum-Yunan ikilisi, bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ni yok sayarak  Kıbrıs Türk Halkının  kurulmasını hayal  ettikleri Federal bir yapı içinde   ‘azınlık’ bir ‘Cemaat’ olarak görmeye devam etmektedirler.  Rum liderliği  olası bir siyasi çözümde ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında  değişiklikler yapılarak Federal bir içerik kazandırarak Kıbrıs’ta Türk Halkını bu devlete ‘Azınlık’ olarak  yamalamak istiyorlar..Kıbrıs Türk Halkının  böylesi bir antlaşmaya ‘evet’ demesi   Kıbrıs Türk Halkının  150  yıllık egemenlik ve bağımsızlık mücadelesinden  vazgeçmesi demektir..
Şu bir gerçek ki; Rumların hedeflediği bir çerçevede yapılacak bir  antlaşmada   Kıbrıs Türk Halkı; elde edeceği haklar kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur ve bunun sonucunda 1814 yılında kurulan FilikiEterya ile gündeme gelen  Megali İdea hayalleri çerçevesinde  Enosis’e  giden yol açılmış olacaktır.   Hem de kendi elimizle Enosis  kapısını  Kıbrıs Türk Halkı açmış olacaktır!..
Sonuç olarak; Kıbrıs’ta yan yana bağımsız ve egemen iki devlete  dayalı bir siyasi  çözüm,  en doğrusudur. Böylesi bir siyasi çözüm, Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözümü de  beraberinde getirecektir.  Yıllardan beridir  gündemde olan   Federasyon seçeneği üzerinde  ısrarcı olmanın bir yararı yoktur. Dolayısıyla   Kıbrıs’taki gerçeklere dayalı  bir siyaset  zamanıdır.   Gerçeklere dayalı siyaset ise  egemen eşitlik temelinde   yan yana  yaşayan   ve zaten   günümüzde var olan bağımsız ve  egemen   iki devletin işbirliğidir.
Bu bağlamda   Kıbrıs’ta artık  iki devletli   siyasi çözümün  gerçekçi bir yaklaşımla  masaya getirilmesi  Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm için şart olmuştur.. Kıbrıs Türk Halkı; Türk-Yunan  dengesi ve Anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili   garantörlüğünün korunacağı bir antlaşma istiyor.  
Kıbrıs’ta adil ve kalıcı demokratik bir çözüm olabilmesi için  bağımsız ve egemen  iki devlet temelinde bir siyasi çözüm olmalıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vardır ve var olamaya devam edecektir Kıbrıs’ta barış ve huzur ancak bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasıyla mümkündür..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa…