KIBRIS’TA BAĞIMSIZ VE EGEMEN İKİ DEVLET ÇÖZÜMÜNDEN BAŞKA ÇÖZÜM YOLU YOKTUR
Bu gelişmelerle birlikte 11 yıl boyunca adanın her yanında Kıbrıs Türk Halkı Rum-Yunan ikilisinin silahlı saldırılarına ve toplu katliamlarına maruz kalırken Kıbrıs Türk halkı 103 köyden göç etmek durumunda kalmıştı.
Gerilere dönüp baktığımızda 21 Nisan 1967 sabahında saat 06.30’da Atinalılar Yunanistan’da top sesleriyle uyanırken radyolarında yapılan açıklamada Yunan Cuntasının iktidara el koyduğu ifade ediliyordu.. Yunan siyasi tarihine Albaylar Cuntası olarak damgasını vuran darbe Alb. Yorgios Papadopulos, Alb Nikolas Makarazos ve kıdemli Alb. Stylianos Patakos’un öncülüğünde gerçekleşmişti.
Ekim 1967’de Kıbrıs’ı ziyaret eden Yunanistan Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı General Spadidakis 21 Ekim’de verdiği demecinde Kıbrıs meselesine Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesinden başka bir çözüm yolu bulunamaz” demişti. Kaynak: Hilmi Dincer, 1967 Kıbrıs Buhranı ve Keşan-Dedeağaç Görüşmeleri 01.12.2017, Devrim Gazetesi
15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntasının Makarios’a karşı düzenlediği darbenin esas hedefi Kıbrıs’ın bir an önce Yunanistan’a bağlanmasını sağlamaktı. Nitekim, Makarios’un yerine getirilen Nikos Sampson ayni gün Kıbrıs Helen Devletini ilan hemen ilan ederken kendisine yapılan darbeden sağ kurtulan ve İngilizler tarafından adadan çıkması sağlanan Makarios, 19 Temmuz’da BM Genel Kurulunda yapmış olduğu tarihi konuşmasında “Ülkem Yunanistan’ın işgali altındadır. Kıbrıs’ta Türklerin de hayatları tehlikededir, müdahale ediniz” demişti.
Bu gelişmelerin ardından anavatanımız Türkiye’nin gerçekleştirdiği 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu, Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. Yıllarca devam eden toplumlararası görüşme sürecinden olumlu bir sonuç alınamamasının ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi.
Ancak ne var ki; bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’nin ilanının ardından Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde devam eden federasyon görüşmelerinde Rum-Yunan ikilisinin Enosis’e giden yolu açmak istemeleri nedeniyle olumlu bir sonuca varılamayacaktı.
Neticede 24 Nisan 2004 Annan Planı Referandumunda KKTC Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ın ‘Hayır’ demesine karşın Kıbrıs Türk Halkı Türkiye’nin desteğinde ‘Evet’ derken Rumlar ‘Hayır’ demelerinin ardından bir hafta sonra Rumlar ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB üyesi olacaklardı!..
15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilan edilmesinin ardından yıllarca devam eden federasyon görüme sürecinde bir sonuç alınamadı. Ne yazık ki aramızda KKTC Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş’ı suçlayanlar oldu.
Yine 14 Ekim 2023 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; Bu Memleket Bizim Platformu, BM Genel Sekreteri Guterres’e Kuzey Kıbrıs’taki örgütlerin “Federal çözüm” istencini ileteceği bir mektup hazırladı. Türkiye’nin ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın sürdürdüğü “İki Devletli Çözüm” politikasının Kıbrıslı Türklerin çoğunluğunun iradesini temsil etmediği öne sürülen mektupta “Uzun süredir devam eden Kıbrıs uyuşmazlığının tek gerçekçi ve sürdürülebilir çözümü ilgili BM kararları ve AB’nin temel değerleriyle tam uyumlu birleşik Federal Kıbrıs’tır” denildi.
Gerilere dönüp baktığımızda anavatanımız Türkiye’nin desteğinde yeniden başlayan görüşme süreci adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılamadı. Dahası 24 Nisan 2004 Annan Planı referandumunda Rumlar ‘Hayır’ derken, anavatanımız Türkiye’nin desteğinde Kıbrıs Türk Halkı ‘Evet’ demişti. Diğer yandan ‘Hayır’ sloganı ile yola çıkan Rauf R. Denktaş çok üzülmüş ve de bu gelişmenin ardından yapılan KKTC Cumhurbaşkanlığına yeniden aday olmayacak ve siyasi hayatına son verecekti..
Bu gelişmelerin ardından maalesef Rumlar 1 Mayıs 2004 itibarıyla 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB üyesi olurken Rum-Yunan ikilisinin uzlaşmaz tutumu ve Enosis hayalleri tavan yapacaktı. Geriye dönüp bakacak olursak Rum liderliği dünden bugüne olası bir siyasi çözümle birlikte Enosis’e giden yolu açma hedefinde!. Dolayısıyla Kıbrıs’ta Rumlarla adil ve kalıcı bir siyasi çözüm hayaldir
Gerilere dönüp baktığımızda Rum Ortodoks Kilisesi Enosis’e giden yolu açma adına AKEL Partisi desteğinde 15-22 Ocak 1950 Enosis Plebisiti düzenledi. düzenlemelerinin ardından 15-22 Ocak 1950 tarihleri arasında oy kullanan 224700 Rum’un, 215000’ni diğer bir değişle %96’sı Enosis’e ‘evet’ demişlerdi.
Keza ayni AKEL Partisi, Rum Meclisinin 1967’de aldığı Enosis Plebisitine de destek verdiği çok açık ve net olarak bilinmektedir. Ama ne yazık ki CTP, AKEL’in peşine takılmış iki bölgeli, İki toplumlu siyasi eşitliğe ve Tek egemenliğe dayalı Federasyon peşinde koşmaya devam ediyorlar. CTP’nin tek egemenlik peşinde koşması gerçekten çok önemli. Kıbrıs Türk Halkı olarak çok iyi bilmeliyiz ki; “Tek Egemenlik” Rum Ulusal Konseyi tarafından belirlenen bir hedeftir.
Çok iyi bilindiği gibi, dünden bugüne Rum politikası da “Tek Halk, Tek Devlet, Tek Egemenlik şeklinde sloganlaştırılmıştır. Rum liderliğine göre bu tek halk da %82 Rum, %18 Türk’ten oluşmaktadır. Diğer bir değişle de Rum halkı adanın yönetimini üstlenecek, Kıbrıs Türk Halkı ‘azınlık’ haklarına razı olacak.. Garanti Anlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri adadan gitmeli. Türkiye’de gelen göçmenler geri dönmeli, Rumlar Kuzey’deki mallarına mülklerine geri dönmeli diyorlar!. Diğer bir değişle olası bir siyasi çözümle birlikte Enosis’e giden yolu açmaktır.
Ancak ne var ki şimdilerde aramızdan bazıları her gün için Rumlarla Federasyon görüşme sürecine oturması için KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’a mesajlar yağdırıyorlar, gazetelerde, TV’lerde konuşma yapıyorlar!.. Yazık hem de çok yazık. Tüm yaşananlar ortada iken, Rum-Yunan ikilisi Megali-İdea hayalleri içinde yaşamaya devam ederken aramızda hala daha ‘sözde’ Federasyon peşinde koşanlar vardır,
Dahası KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet A. Talat Rumların uzlaşmaz tutumu karşısında “Daha Ne Yapayım, Gidip Kendimi Saray Önünde Asayım Mı? demek durumunda kalmıştı. Keza KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı sayın Mustafa Akıncı Kıbrıs’ta siyasi çözüm adına, verdiği tüm tavizlere karşın Rum-Yunan ikilisi Crans Montana Konferansını 07 Temmuz 2017’de sabahın erken saatlerinde 03.30 Konferansı terk etmeleri sonrası sabahleyin basına yapmış olduğu açıklamada “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” demişti.
Yine o günde hatırlardadır Türkiye Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu “Federasyon görüşme süreci bir daha başlamamak üzere sona ermiştir” demişti.
Gelinen noktada hedefim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır sloganı ile yola çıkan Sayın Ersin Tatar’ın 23 Ekim 2020 tarihinde KKTC Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından 23 Ekim’de yemin ederek göreve başlamasının ardından KKTC’nin tanınması yönünde anavatanımız Türkiye’nin desteğinde adımlar atılmaya başlanmıştır.
25 Ekim 2023 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre Afyon Kocatepe Üniversitesinde verdiği “Güncel Sorunlar Işığında Kıbrıs ve Geleceği” konulu derste Filistin’de yaşananlara dikkat çeken KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “Türkiye’nin Garantörlüğünden Vazgeçilemez” dedi.
Kıbrıs adasının Osmanlı Devleti zamanında 80 bin şehit verilerek alındığını, uzun yıllar burada Türklerin hüküm sürdüğünü ifade eden KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: Kıbrıs adasının İngilizlere kiralanması sonrasında yaşanan Rum-Yunan saldırılarıyla “Büyük Yunanistan Yaratmak” hayaliyle Türklerin adadan atılması için yapılan silahlı saldırıları anlattı.
Filistin’de bugün yaşananların ortada olduğunu ifade eden sayın Ersin Tatar; bazı çevrelerin “Garantörlük artık çağ dışı kaldı, Türkiye’nin adada kalmasına gerek yoktur” gibi söylemlerine karşı asla Türkiye’nin garantörlüğünden vazgeçmeyeceklerini söyledi.
Kıbrıs Türk Halkının gözünün ve gönlünün hep Türkiye’de olduğunu ve Türk halkının her şartta büyük önder Atatürk’ün yanında olduğunu ifade eden sayın Ersin Tatar; tarihte Türk milletinin ayrılmaz bir parçacı olduklarını belirtti. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile adaya barış ve huzur geldiğini, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin temellerinin atıldığını ifade eden sayın Ersin Tatar bugün Türkiye’nin desteğiyle güçlü bir Türk Devleti olarak yer aldıklarını söyledi.
Gerçek şu ki; 18 Ekim 2020 tarihinde sayın Ersin Tatar’ın KKTC Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından anavatanımız Türkiye’nin desteğinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adımlar atmaya devam etmektedir. Gerilere dönüp bakacak olursak; 28 Nisan 2021’de Cenevre’de yer alan Kıbrıs Zirvesinde KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar BM’e 6 maddelik bir öneri sunarak “İki Devletli Çözüm” için BM Güvenlik Konseyi’nden açılım istedi.
20.09.2022’de gerçekleşen 77. BM Genel Kurulunda konuşan TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün adada iki ayrı halk ve iki ayrı devlet vardır. Kıbrıs Türk Halkının egemen eşitlik ve eşit uluslararası toplumun BM prensipleriyle çelişir şekilde, ambargolarla dünyadan koparılmaya çalışılan Kıbrıs Türklerine zulme son vermeye ve bir an önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni resmen tanımaya davet ediyoruz” demişti.
Keza, 19.09.2023 tarihinde BM’nin 78. Genel Kurulu’nda da yapmış olduğu konuşmasında TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanıyınız” çağrısında bulunurken bu çağrı Kıbrıs Türk halkını bir kez daha mutlu etmiştir.
Sonuç olarak; Kıbrıs Türk Halkı anavatanımız Türkiye’nin desteğinde bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınması yönünde adımlar atmaya devam edecektir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..