KIBRIS’TA BARIŞ VE HUZURUN DEVAMI İÇİN KKTC TANINMALIDIR

Abone Ol

Kıbrıs’ta mevcut gerçekler vardır. Kıbrıs’ta dini, dili, kültürü ve ırkı tamamen  farklı   iki halk vardır; bağımsız ve egemen iki devlet vardır. Kuzey’de  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Güney’de 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla Rum devletine dönüştürülen Kıbrıs Cumhuriyeti…

BM Genel Kurulu, 13 Mayıs  1983 günü almış olduğu   37/253 sayılı çok ciddi kararında; Kıbrıs  Cumhuriyeti’nin   egemenliği,  bağımsızlığı,  toprak bütünlüğüne destek veriyordu. BM Genel Kurulu bu kararı ile  Kıbrıs Cumhuriyeti’nin  bütün ada toprakları üzerindeki  egemenliği ve kontrol yetkisi yeniden vurgulanıyordu.

Bu karar, Kıbrıs Türk halkı için  tek yanlı, olumsuz ve kabulü zor olan  bir karardı. Dolayısıyla bu kararın Kıbrıs Türk halkı üzerinde infial yaratmaması mümkün değildi.  Nitekim  KTFD’de bulunan bütün sivil kurum ve kuruluşlar   20 Mayıs  1983’te  KTFD Başkanı Rauf R. Denktaş’a  bağımsızlık talep eden  bir muhtırayı vermelerinin ardından  17 Haziran 1983’te  KTFD Meclisi aldığı   kararda Kıbrıs Türk halkının “self-determinasyon”  haklarının  göz ardı edilemeyeceğini  vurgulanmış  ve de bunun ardından da  15 Kasım 1983’te  oy birliğiyle KKTC ilan edilmiştir…

Bu kararın ardından BM Güvenlik Konseyi 541(1983) ve 550(1984) sayı ve tarihli kararları ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin  egemenliğine,  bağımsızlığına ve  toprak bütünlüğüne  saygı  göstermesini ve nihayet   “ bütün devletlerden”  Kıbrıs Cumhuriyeti’nden  başka bir devlet  tanımamaları  isteniyordu. Maalesef,  541 ve 550 sayılı  BM Güvenlik Konseyi kararları, KKTC’nin   yasal bir kuruluş      olmadığını ifade eden  en ciddi kararlardır!..

Ne yazık ki 15 Kasım 1983’te KKTC ilan  edildiği zaman sadece anavatanımız Türkiye tanıdı…

O günde Bengaldeş Müslüman Devleti , KKTC’ni Tanımasının ardından Pakistan  Devleti’nin de  tanıması gündemde iken ABD’nin baskıları ile Bengaldeş de  KKTC’ni tanımasını geri alırken Pakistan da yapılan  baskılar sonucunda KKTC’ni tanımaktan vazgeçiyordu. 

İslam Teşkilatı Örgütü (İTÖ) Devletlerinin  KKTC’ni tanıması beklenirken  gelen baskılar sonucu bu  gerçekleşmeyecek ve KKTC’ni sadece anavatanımız   Türkiye  tanıyor olacaktı!.. Halbuki İTÖ Devletlerinin 3-4’ü dahi, KKTC’ni tanımış olsalardı günümüzde Kıbrıs sorunu diye  bir sorun kalmaz ve de  Kıbrıs’ta bağımsız ve egemen iki devlet  neredeyse  aradan geçen yıllar içerisinde birbirini tanımış hale gelmiş olacaklardı!..  Zaten olması gereken de budur!...

KKTC, ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’nden daha yasal  ve meşru bir devlettir.  Kıbrıs Türk halkı  15 Kasım 1983’te KKTC’ni tamamen kendi iradesi ile  ilan etmiştir.  KKTC, demokratik, insan haklarına ve hukukun  üstünlüğüne dayalı  bir devlettir. KKTC, 34 yıldır anayasası, meclisi ve tüm  organları ile bağımsız ve egemen bir devlettir... KKTC uluslararası Hukuka göre tanınma hakkı olan bir devlettir…

KKTC,  uluslararası hukuka göre yasal bir devlettir. Çünkü 1960 Anayasasına göre  eşit olan iki halktan  birinin  özgür ve eşit  kalmak için kurduğu bir devlettir. Yasal olmayan  Kıbrıs Rum devletidir. Çünkü ırkçı ve terörist eylemler sonucu etnik temizlik planları  hazırlayarak (Akritas ve Iphestos Planları) kurulmuş bir devlettir. Kaynak: http://www.tanererginel.com/index.asp?page=3340332564&hid=73

Sonuç olarak uluslararası hukuk ilkeleri Kıbrıs Türk halkının  ayrı devlet kurma hakkı olduğunu göstermektedir. Ancak  buna rağmen  günümüzde maalesef  iki eşit  devlet zemininde değil de; iki halkın  karışık yaşamasını öngören tek devlet, tek egemenlik, tek halk , tek uluslararası temsiliyet’in olacağı , AB normlarının ve de 4 temel özgürlüğün  uygulanacağı, yüzbinlerce Rum’un mevcut KKTC topraklarına döneceği    bir çözüm hedefleniyor!..

Bu görüşleri ve düşünceleri hedefleyen siyasi çözüm şekli asla kabul edilemez… Kıbrıs Türk halkı böylesi bir siyasi çözüme asla onay vermez, vermeyecektir.. Kurucu Cumhurbaşkanımız merhum Rauf R. Denktaş’ın görevde olduğu günlerdeki  gibi  ‘Mülkiyet’ sorununun  toplu olarak /Global)  çözülmesi hedeflenmeliydi.

Görüşmeler Kıbrıs’ta var olan bağımsız ve egemen iki devletin birbirini karşılıklı olarak tanımasıyla ve iki devlet esası üzerine yapılmalıydı.

Dünyanın hiçbir  yerinde görülmemiş ve başarılı olmamış  Federasyon  ve/veya Birleşik Federal Kıbrıs gibi siyasi çözümler  Kıbrıs’ta mevcut barışı ve huzuru da  yok edecektir. Böyle bir siyasi çözüm Kıbrıs Türk halkını  ‘azınlık’ konumuna düşürecektir ve de Girit misali yok olmasına neden olacaktır…

1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur gelmiştir.  Bu barış ve huzur anavatanımız Türkiye’nin  sayesinde ve de Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığına borçluyuz… Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir barış  ve de siyasi çözüm ancak KKTC’nin tanınmasıyla mümkündür…