Kimliğimizden ve kültürümüzden ödün vermemeliyiz

<p class="MsoNormal">

Abone Ol

 Son zamanlarda  anavatandan, Türk ve Müslüman kimliğinden soyutlanması , kimliksizleştirilmesi amacı ile; halkımızın yoğun, çok profesyonelce ve sitemli bir saldırı altında bulunduğu görüşündeyim.

Bu kampanyanın tesadüfi olmadığı ve Anavatanın sınırları dışında kaldığımız dönemlerdenbaşlanarak,geçmişten günümüze sürdürüldüğü inkar edilemez.

İngiliz döneminde, baskı ve çeşitli entrikalarla, taşınmaz mal ve nüfus üstünlüğümüz elimizden alındı. Öğrenim yapmamız  ve yetişkin insan gücüne sahip olmamız engellendi.

Fakat tüm sistemli baskı ve uygulamalara rağmen, anavatanın yardımı ve liderlerimiz sayesinde,halkımızın ulusal kimliğinden, dininden ve anavatanına bağlılığından koparılamamıştı.

1974den sonra, anavatan sayesinde bize ait özgür bölgede toplanmamızdan sonra, adanın tümünü silah gücü ile elde edemeyeceğini anlayan dış düşmanların, bu kez yine kaleyi içerden çökertmek için KKTCde elde ettiği işbirlikçileri sahneye çıkardığı görülüyor.

Yaşanan dönemde ülkemizde demokrasinin hatalı yorumlanması ve yönetimdeki laçkalıktan da yararlanan bazı kişilerin, açık bir şekilde Kıbrıs Türkünü, içerden çökertmeye çalışıyor.

Bu amaçla da gençlerimizi Türk kimliğinden , dininden ve anavatanından koparmak ve onlara Kıbrıslılık kimliğini benimsettirilmek için yoğun ve profesyonelce kampanyalar yürütülmektedir.

Atalarımızın Türkiyeden, hatta hangi illerinden  geldiğinin tarihi belgelerde kayıtlı bulunmasına rağmen, Türkleştirilmek istenildiğimiz ilerisürülerek, gençlere Türk olmadığımız görüşünün benimsettirilmesine çalışılıyor;

İngiliz müstemleke döneminde bile Türk, Müslüman ve Hanefi kimliğimizin tanınmasına rağmen, şimdi anavatanın halkımıza  Türklüğü, Müslümanlığı ve Hanefi mezhebini dayatıldığını ileri sürüyorlar;

Oysa sadece bu söylemler bile, halkımıza karşı tezgahlanan oyunun, bizi kökümüzden koparmak olduğunu açıkça ortaya koymaktadırlar;

Atalarımızın Anadoludan geldiğinin ve kültürümüzün de oradaki halktan farklı olmadığının tarihi bir gerçek olmasına rağmen, kültürümüze saldırıldığı safsatası ile gençler aldatılıyor, anavatana karşı kışkırtılıyor;

Sürekli olarak anavatan elçiliğine karşı eylemler düzenlenerek, anavatana ve yöneticilerine küfrediliyor, hakaret ediliyor;

İngiliz  ve Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde bile halkımızın çıkarlarına karşı yapılamayan eylemler ve açıklamalar  şimdi pervasızca yapılabilmektedir.

Halkımızı Ruma yamalamak istediği bilinen kişiler bir de kimliğimize, egemenliğimize  ve kültürümüze sahip çıkmamız söyleminin arkasına saklanarak, anavatan saldırmaktadır.

Kuşkusuz, demokratik hukuk devletinde herkesin düşüncesini ifade etmesi en doğal hakkıdır.Ancak dayanaksızca ve iyi niyetli olmayan tutum ve eylemler ile halkımızın geleceğinin karartılmasına çalışılması demokratik hak değildir.

Bu nedenle devletimizin ve halkımızın uzun vadeli çıkarlarınıkorumakla  yükümlü olanlar, açık ve net bir şekilde devletimize zarar vermeye çalışanlar karşısında daha fazla umursamaz davranmaktan vazgeçmeli.

 

Gerekirse yasal düzenlemeler ile, geleceğimizi karartmaya  çalışanları engellemeli.