KKTC kalıcıdır

Abone Ol

Bugün Kıbrıs adasında gerçekleri görenler, 36 yıllık KKTC bağımsız, egemen Devleti’nin, her türlü çözümde kalıcı olacağını görmüş, anlamış ve kabul etmişlerdir. Konuya ilişkin olarak KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı’nın Rum lider Anastasiadis ile son görüşmeden sonraki açıklamasına vurgu yapmak lazım. Sn. Akıncı,  “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her alanda daha iyiye gitmesi için çalışmalarımıza bir gün bile ara vermemeliyiz. Ekonomisi ve demokrasisi ile gelişen bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gelecekdeki olası bir çözümün de temel direklerinden biri olacaktır.” dedi. Böyle bir açıklamayı her türlü “çözüm”de KKTC Devleti’nin kalıcı olacağına ilişkin bir açıklama olarak görmek doğaldır.

Gelelim siyasi eşitlik ve etkin katılıma: “Kurucu devlet” bağımsız, egemen devlet değildir. Tanınmayan, kendi kendini idare eden ve kurulacak bir “federal cumhuriyette” Merkezi hükümete bağlı bir yerel yönetimdir. Kurucu devletlerin daha fazla yetki ile donatılması ne anlama gelir acaba? Böyle bir “kurucu devletin” KKTC olarak tanınması söz konusu olabilir mi? Hayır. Rumlar bunu  asla kabul etmez. Bu durumda, kurucu devletlerin daha fazla yetki ile donatılması, Kıbrıslı Türklerin kurucu devletine kendi kendini idare ederken kendi kararlarını vermesi anlamına gelebilir. Ancak bu durumda bile, böyle bir kurucu devlet hep Rumların çoğunlukta olduğu Merkezi hükümete bağlı kalmak durumundadır. Federal çözüm ile ortaklık bunu gerektirir. Böyle bir “federal ortaklık”ta “siyasi eşitlik” olası değil. Rumların “siyasi eşitliği” hep çoğunluk-azınlık sistemine bağlı kalacaktır. “Etkin katılım” Rumlara göre yine iki tarafın nüfuslarına göre yapılabilecektir. Yani kısacası “siyasi eşitlik” ve “etkin katılım” hiçbir zaman yüzde 50’ye  50 olamaz.

Bazı çevrelere göre Rumlar “statüko”nun değişmesini istemiyormuş. Bu görüş, yani Rumların “statüko”nun değişmesini istememesi KKTC’ye veya  Rumlara bir avantaj mı sağlar? Tartşılacak bir konu. “Statüko” bugünkü geçerli durum anlamına gelir. “Statüko”, bir bakıma KKTC Devleti’nin devamını ve kalıcılığını içinde barındırır. “Statüko”nun bir adım ötesi, eğer KKTC tanınma yoluna girecekse, tanınmadır. Eğer, “statüko”nun KKTC’nin tanınmasına yönelik olarak ortadan kalkmasını istiyorsanız, o zaman mesele yok. Rumlar, eğer “statüko”nun değişmesini istemiyorsa, bu durum onların uluslararası diplomaside ve çözüm üretme politikalarında ne kadar aciz kaldıklarını gösterir. Rumların, “statüko”nun devamını istemesi pek mantıklı gibi gelmiyor bana... Doğrudur. Bir bakıma “statüko”nun devamı, KKTC Devleti ve halkının sürüncemede kalan ve çözümlenemeyen “Kıbrıs Sorunu”nun bir parçası olarak ortada durması anlamına da gelebilir. Ancak sorun, yine de dönüp dolaşıp KKTC’nin devamı, kalıcılığı ve sonunda tanınmasına yönelik olarak ortada durmaktadır. Bir çözümde Kıbrıslı Türklerin “kurucu devleti”  KKTC’nin bağımsız, egemen statüsüne sahip olabilecek mi?  Hayır... Sadece Rumların çoğunlukta olduğu Merkezi hükümete bağlı bir yerel yönetim olarak kalacak. KKTC halkı böyle bir “çözümü” kabul edebilir mi ? Bu sorunun yanıtını yine KKTC Halkı verecek...