banner913
banner932
banner1032

Bülent Günkut’tan muhteşem bir anı kitabı 70.yaş

banner1020

banner1045
Bülent Günkut’tan muhteşem bir anı kitabı 70.yaş

banner971
Sayın Bülent Günkut’tu her halde Ada’da tanımaya yoktur;öğretmen olarak olarak yıllarca öğrenci yetiştirmiş,ilk defa düzenlenen güzellik yarışmasının “Miss Kuzey Kıbrıs’ın” yaratıcı bir organizatör  ve radyoda 5.çayı olarak bilinen programın yapımcısı. 70 yıllık bir ömre birçok şey sığdırmış renkli bir kişilik, değerimiz.
            Bülent Günkut’la ilk gençlik yıllarında tanıştım, BRT’de gençlerle ilgili yapmış olduğu Daldan Dala programına beni konuk etmişti. Sayın Günkut’la , benim doğduğum şehir olan Larnaka’dan dolayı ortak noktamız çoktur. Onun da bir Larnakalı oluşu, ailemi çok iyi bilmesi, yeğenim Turgay Akalın’la sınıf arkadaşı olması,bitmek bilmeyen bir Larnaka sohbetimiz ve Larnaka aşkımız. Yeğenim Turgay Akalın’ın doğum gününde böylesi bir kitap yazdığını duyunca çok heyecanlandım. Bana kitabı okuyabilir miyim?önerisini hemen kabul ettim. İlk okumadan sonra ona önerilerimden sonra, bu kitabın güzel bir dizaynla düzenlenirse çok ilgi göreceğini söyledim ve bu işin ustası olan Ceyhan Özyıldız’a onu yönlendirdim. Meğerse Ceyhan’da Bülent hocanın öğrencisiymiş. İkisi kafa kafaya verdiler ve böylesi değerli bir eser bizlere ulaştı. Geçen gün AKM’de tanıtımı yapıldı, büyük ilgi gördü. Fotoğraf sergisine ve kitap tanıtıma birçok değerli insanımız katıldı. 200 sayfalık fotoğraflı eseri okumanızı salık veririz. Böylesi anılarla yüklü eserlere çok ihtiyacımız var. Aşağıda eserden küçük küçük anıları sizlerle paylaşıyoruz.
              
 
 
…”Bir deniz kasabasında sıcak bir 3 Haziran günü 1954 yılında ,kerpiç damlı bir Akdeniz evinde dünyaya gözlerini açan ben Bülent Günkut.. 1954  Haziran’ın yakıcı sıcağında ,gencecik iki Kıbrıslı Türk; Kadın  henüz  20 yaşında Emine , Adam da aynı, 20 yaş  K.Kaymaklı’dan Mehmet…İlk çocuklarını kucaklarına almanın onur ve gururunu yaşamakta …Annem,Larnaka’daki Amerikan Akademi Orta Okuluna gitmiş ama sonradan Kadın Terzisi Kurslarından,Mahalleden Şakir’lerin Zehra Hanım Teyze Eğitimi ile  mezun 20 yaşında gencecik bir Emine...Babam Kaymaklılı İlk Okul mezunu henüz 20 yaşında  Makinist Mehmet..İşte böyle bir hikayeyi dinledim hep  bütün ömrümde ta ki bu güne ,dünde kalanları aktaracağım  sonrası  ve  hikayenin  bütün evrelerinde”…
Bu gün yine bir  3 Haziran ama yıllardan 2021....Yeni Millenium’lar başlamış  hayat türlü  doğal afetlerle,dünya  farklı  sorunlarla çalkalanırken o gün  dünyaya  gözlerini açan  Larnakalı  3 Haziran bebeği   bu gün  dolu dolu 67 yaşında....Dile kolay bir yaşam yolculuğu  yarım asırı geçmiş...Bebeklik,çocukluk,ergenlik,üniversite,yaşam,evlilik ve şimdi orta yaşlılık desek 67 yaş için bence  doğru bir latife.....Nasıl geçti  söz konusu yarım asırı aşan  yıllar....Nereden nereye....Bu duyguları  bu masalları adeta  destansı bir Kıbrıs hikâyesinde nasıl yaşadı bu gönül....
Larnaka’da geçen unutulmaz çocukluğumuz...1954  doğumum ile başlayan  şu müthiş  savaş yılları...Direniş ve Varoluş öykümüz....Bir avuç Kıbrıs Türkü olarak   adanın  Larnaka  adlı bir deniz  liman kasabasında, genelde İskele  olarak bilinen ve adlanan  Türk mahallesi sakinlerinden....Sokağa adını veren Seyit Mehmet Ağa Hanı uzantılarında Klasik Kıbrıs  kerpiç ve taş evlerden   biri...Ki Hanın uzantısı birkaç haneden  biri idi doğduğumuz  ev…......Bitişiğimizdeki  Zalihe Abamın Mustafa Dayımın  evinden sonra zaten  Han başlardı  asırlık tarihi.....Karamanni’nin Hanı diye  bilerek  büyüdüğüm....Geniş sofa ve sofaya açılan  2 büyük oda ile bir büyük  mutfak.....Toplamda 3 kapı vardı  sofaya açılan ....Genelde  tuvalet  evden uzakta bahçe sonunda  alaturka idi....Tavşan kümesleri  ve tavuk kümeslerimiz  arasında....Unuttuğum bir iki  ağaç ve arka komşuların bizim deyimimizle ‘ Zenginlerin, Ragıp Kenanların ,Zekiye Hanımların  bahçe duvarları  ve üzerinde  koşuşan  kocaman  büyük Fareler.....Gömeç Sıçanları..Bitişik komşumuz Zalihabamlar ve karşı Komşumuz Sinekçi Salih dayımız ,Ayşabamailesi ile nasıl da geçiyordu  ilk yaşlarımız...Uzun soğuk  Kışlar  yakıcı sıcak yazlar...Baharı, bir başka tad  geçiyordu 1950 li yıllar...Ana Okula  gidiş ..
Artık belleklerde  en büyük eksik olan BABA....Hiç bilemedik hiç göremedik Baba  ....Ben  13 aylık ,Kızkardeşim Kezban ise henüz 1 aylık iken  elim bir  iş kazası ve henüz  21 yaşında hayattan koparılan genç bir Makinist Mehmet ve  Dul kalan  aynı yaş  bir Ana, Annem....
Hiç bilemedik hiç sevinemedik ilk yaş bayramlarımızda,hatta  yaşam boyu her Bayram her özel günde Baba  hissedilen veya  Baba anıları  gereken olaylarda...Gözyaşlarımız  hep içimizde kaldı uzun yıllara...Bir köşede Babasız  olmanın acı burukluğu ama  başımızda  Anne Annemiz ve Annem olarak  yıllara inadına dimdik durmak adına  biz iki   öksüz....
Bu gün bile   70 yıllık ömrümde   geriye baktığımda aynı burukluk  hep  içimde...Ama inadına sevmek inadına dost olmak  adına yaşanan nice yıllar...
 
BENDEKİ  BAYRAMLAR….
Yarın yine Bayram…Ramazan ayı sonlandı..Oruçlarla geçen  bir ayın  sonunda Yarın Bayram…Bugün Arefe…Yıllarca farklı yaşlar  farklı konumlarda yaşadık bu unutulmaz tekelerlemeyi…Bugün Arefe Yarın Bayram…Neresinde olursak olalım yaşamın hayat sahnesindeki  rolümüzde hep en iyisinden oynadık rollerimizi…Çocuk iken en yeni  bir giysi bir ayakkabı ve veya  yeni bir  Tarak veya Kemer ile bile mutlu çocuklar idik…1960 lı yıllarda…Oysa şimdiki Çocuklar…Tamamen  Z Kuşak  dedikleri Alemde, Annede Babada varmı yok mu  ebeveynlerin maddi gücü iyi mi kötü mü  hiç bilemiyorlar.Özellikle  2000 li yılların çocukları…Diyorum ki  sanki Biz böyle mi idik….Asla…60ların çocukları  ki bugünün   60 lı yaşların sonlarındayız …Ne mutlu ne sessiz ne kendini bilen evlatlar idik…Şu müthiş Savaş Yılları diyelim…Komşularım Ayşabalarım,Zalihabalarım,HamideNenemlerin,Haticanım Teyzemlerin mutlak koruyucu  şefkatli bakışları  ve Arslanlar gibi duran Nenemin Baba   duruşu ile  canım Anamın  ömründe hiçbir gün  tek kelime etmediği Yoksulluk  Yokluk kavramlarından uzak hayata  sımsıkı sarılmış  2 öksüzünü  Babasız büyütmenin   muhteşem saygısı ile bana ve kızkardeşime  sahiplenmesi…Biz böyle bir kuşak böyle bir yılların çocukları olduk ki…Analı babalı komşular da aynen biz gibi idi…Asla Zengin Fakir  ayırımı yok…Yetim Öksüz  ikilemi yok…Komşu olmak  Dost olmak  ve saygılı Larnakalılar olarak Seyit Mehmet Ağa Sokak  sakinleri olarak  mutlu huzurlu  Larnaka tüm Kasaba olarak Türk Halkı  adeta birbirimize  sımsıcak  duygularla  Kasaba Halkı olmanın  erdeminde insanlardır…Bayramlar bizde  o yıllarda  saygı idi sevgi idi …Savaşın soğuk yüzünden uzak  dileklerimizle  sımsıcak  komşuluk  ilişkileri içinde  yaşadığımız  yaşamımın ilk  20 yılı ta ki  1954  den  1974   olsun…İşte öyle bir şey…
Bayram hazırlıkları  Arifeden başlardı…Mutlaka Bayram öğlesi Nohutlu Pilav  Fırın Makarnası  ve Tel kadayıfı…Değişmez  Bayram Menüsü idi…Kasabanın Fırınlarında özel isimlerimiz yazılı işaretli Tepsilerde
pişen Fırın Patatesleri  Makarnaları misler gibi bütün Kasabaya yayılırdı…Fırın sırası bile hayali Cihan Değer bir olay idi…Fırın Kapısı önünde elimizde  1 şilinler  ile  beklemek işaretli tepsilerle yemekleri alıp  kimileri  bisikleti kimileri  el arabası  veya çocuk arabaları içine koymak suretiyle…Masal tadında Bayramlardı o yıllar…..Tut ki  yıl 1960ların sonuna dek…..
 

Bir zamanlar Larnaka…Bir sinema  gecesine  yol hali…
 
Paylaşmak istedim sizlere…Hazır mısınız…
Nasıl da heyecan nasıl bir hazırlık ve telaş  hemde tatlı bir telaş alırdı  insanları 1960 lı yılların sonu 70lerin tümünde..İlle de Sinema..Kıbrıs adasının Türk toplumunun  bulunduğu  bütün kasaba ve hatta köylerinde bile  Sinemalar  yazlık veya  kışlık bulunurdu..60 yıl önce özellikle sinemaya gitmek hele de Cumartesi geceleri sinema keyfi  muhteşem bir lüks idi…Biz Larnaka insanlarında da öyle….
Bu lüks  o yıllarda  ki  60 yıl önce de kalsa bile yıl olmuş …Köfünye,Gonedra,Larnaka,Leymosun,Mağusa,Şeher,Baf hep aynı duygularda idik  ve dahaları ile..Sinema gecesi…Kış mevsiminde Kışlık sinemaya Yaz mevsiminde  Yazlık sinemalara..Girişte  alınan  çerezler, arada alınan Et Pastırmalı leziz Sandviç ve Kolalar…Beyaz  çoraplı  erkekler,Tiftik tarzı  şekillendirilmiş veya ütüde  düzeltilmiş saçlarla  Kadınlar, Krimplin  dediğimiz kumaşlarla   Fiyonklu  elbiseler  ve  göğsü  düğmeleri açık Gömlekleri ile Gençlik…Hey yıllar hey…Kimimiz  belki de  abarttın şimdi  Bülent diyorsunuz  ama  inanın benim  usumda  dün sinemaları izlenimleri böyle…Hele de Film Kadın Asla Unutmaz  veya Ayşecik  ise  Hıçkırık  zaten filmden  salonlara inerdi..Loş karanlık içinde duyulan seslerle…Filmin akışına göre  sonunda  ya alkışlarla  sevinç  veya daha da  gözyaşları ile evin yolunu tutan insanlardık Biz..
Ben genelde yürüme yetisi olmayan Kasabanın çok asil ve eşrafından  Helvacıların  kızlarından  Destine Hala dediğimiz  çok değer verdiğim  o Abla  ile giderdim hem Destine Ablama eşlik eder, arabasının  hareketinde Yardımcısı  Havva Abla ile  ben ve Destine Halanın Kardeşinin  oğlu benim de  ta doğumdan yaşıdım  Behlül Helvacı ile  Destine Hala  ile Cumartesi Sineması  ekibi  dörtlüsü  olurduk…Tabii ki Sinema biletlerimizi  de  hep Destine Hala öderdi..Ben öyle bir çocukluğun  öyle bir deniz kasabası  onurlu ve gururlu  çocuklarından birisi  idim….Ömrümce sevmekle başlayan bir yolculuğun da insanı oldum, adamı oldum…Önce sevmek…Gerisi  gelir….Hayat  öyle bir yolculuk ki insana   sağlıkla  yaşandığı  süreç  senin  romanın  olur…
 
 
banner979
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.