Kıbrıslı Türklerin Çanakkale savaşı niteliğinde Erenköy Direnişi özellikle aydın kesimin mücadelesi anlamında çok değerlidir. Geçen hafta yaşanan piyango bileti üzerine Erenköylü mücahitler yerine Rumların düzenli ordusu (RMMO) fotosunun konması, ülkemizin insanlarının kendi kültür ve tarihlerinden ne kadar uzak olduğu ,belli yaştaki kuşağın hiç bilmediğini bizlere göstermektedir. Okunmasa bilinmez, kitaba değer verilmese olacağı buydu.
Bu direnişte şehit olan, Kıbrıs Türk şiirinin genç yaşta şehit olmasına rağmen en büyük isimlerinden birisi olan Süleyman Uluçamgil, kullandığı sözcüklerle ve yarattığı şiir diliyle, yazınımızda her zaman ayrı bir yeri olan büyük bir ustadır. Onu lise yıllarında yetiştiren Türkiye’nin usta şairi Arif Nihat Asya’nın elbette gelişiminde çok büyük bir katkısı vardır ama M.Kansu hocanın aktardığı bilgilere göre Arif Nihat Asya, sürekli Süleyman Uluçamgil’le ilgilenir ve onun ileride çok büyük bir şair olacağını etrafındaki öğretmen dostlarına söylermiş. Hocanın yanılmadığını Uluçamgil’in şiirlerini okuyunca çok iyi anlıyoruz.
Emekli savcı, deneyimli hukukçu Hakkı Celal Önen, o gün yaşananlara şöyle aktarıyor: “1964 Temmuz ayında birçok arkadaşım gibi ben de Erenköyde gönüllü mücahitlik yapıyordum. O günlerde (20 Temmuz tarihinde) Mansurada olan Mangamızdan ayrılarak Bozdağ'da (Aytotoro) bulunan Rah. Naci Talat'ın mangasına görev yapmak için köyden ayrıldığım sırada Naci'nin Mangasında görevli Salâhi ile karşılaştık ve birlikte Bozdağ'a yürümeye başladık. Yolumuzun üstünde küçük bir Rum köyü olan Mosfilari köyüne yakın yol içinde Middle East takvim sayfasına sarılı kırmızı mantinli bir kutu bulduk, aldık ayni zamanda şüphelendik tuzak olabileceği konusunda. Hatta dere içinde koyup piyade tüfeği ile üstüne ateş etmeyi bile düşündük ama öyle de yapmadık ve elimizde köye doğru yürüdük. Bir ara Salahi mantini çözüp takvim kâğıdını da açtı ve bana çinko bir kutu olduğunu gösterdi, daha da çok süphelendik ve o şekilde Manganın olduğu yere geldik. Arkadaşlara "bakın ne bulduk" diye gösterdik. O sırada ben de sırt çantamı çıkarmak için odaya girmiştim, Naci "açmayın be bomba olabilir "diye o gür sesi ile bağırıyordu. Hüseyin Celâl da yatağında yatıyordu. Odada diğer manga arkadaşlarımız da vardı. Başımı kapıdan dışarı uzatıp baktığımda Süleyman’ı şüpheli kutuyu Salâhi’den alarak olmayabilir de dediğini ve açmak için hamle yaptığını gördüm ve odada hepimiz "açma " diye bağırıyorduk. Veee aniden bir büyük, kulakları sağır eden bir patlama sesi duydum ve karşıdaki çamaşır ipinin koparak yere düştüğünü gördüm, panik içinde idim/idik , dışarıda iki arkadaşımız yerde yatıyordu, panik içinde evin dışına çıkıp yardım diye bağırıyordum. Hemen bir van araba geldi ve iki yaralı arkadaşımızı koyarak gönderdik ancak Şehit olduklarını öğrendik. Olayın olduğu yerden bazı vücut parçalarını toplayıp oradaki ağacın altına gömdüğümüzü hatırlıyorum. Hüseyin Celâl arkadaşımız da bu olaydan yaralanmıştı. Şehit olan Süleyman ve Salâhi arkadaşımıza Işıklar içinde huzurlu istirahatler diliyorum. İlerleyen günlerde de Erenköy Savaşları ve Türkiyenin Uçaklar ile müdahalesi oldu ve topluca ölümden kurtulduk. Bu vesile ile Erenköy’de o dönemde mücahitlik yapmış komutan ve arkadaşlarımdan vefat edenlere huzurlu uykular sağ olanlara sağlıklı bir yaşam dilerim.”
Yattığı yer nur olsun. Şiiri ve sanatıyla sonsuza dek yaşayacak.
Süleyman Uluçamgil kimdir? (Dağyolu (Fota),1944, - Bozdağ ,1964)
1944 yılında Dağyolu(eski adı Fota)’nda doğdu. Lefkoşa Türk Lisesi'ni bitirip, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Adadaki toplumlararası çatışmalar şiddetlenince, Erenköy'ü savunmak için, üniversiteli arkadaşlarıyla Kıbrıs'a döndü. Ne var ki, bir saatli bombanın patlaması sonucu 21 Temmuz 1964 yılında şehit oldu. Şiirleri, 1960-1963 yıllarında Nacak, ölümünden sonra 1967- 1968 arasında Akın-Sanat gazetelerinde yayımlandı. Arkadaşı Orbay Deliceırmak'ın girişimiyle kitapları basılan Süleyman Uluçamgil yetenekli bir şair olarak değerlendirilmektedir. Adanın havasını, son derece canlı, akıcı ve duyarlı bir biçimde ve de Kıbrıs ağzına şiirinde yer vererek, kendine özgü bir şiir dili yarattı.
YAYIMLANMIŞ ESERLERİ:
1-Bir Şehitten Seslenişler (Orbay Deliceırmak tarafından yayımlandı, Lefkoşa, 1964),
2-Asi (Orbay Deliceırmak tarafından, kendi şiirleriyle birlikte yayımlandı, Lefkoşa, 1966),
3- Bütün Eserleri (Orbay Deliceırmak'ın derlediği şiirler, mektuplar, oyunlar, yarım kalmış roman, Lefkoşa, 1989).
KIBRIS-TÜRKİYE
İnanıyorum bir tek vatana
Yüreklere değgin dibelikten
Ne çıkar aramızda Akdeniz varsa
Ne fark var aramızda
Hep aynı sınırlarda sıvanmışız
Kimimiz “ölürken” diyoruz
Kimimiz “ölürkana”.
HİSARLAR
Hisarlar şehir şehir yöremizde şahidimiz
Vatan olmanın tadını
Bizim zorlunun zorlusu gelişimizle
Tatmışlar
Evler köy köy içimiz, dışımız evler
Kerpiç evler, ak sıvalı evler, taş evler
Gönüllerimizle çöpelli köşelerinde
Gazi tuğlar, gazi kılınçlar
Bilirsiniz bizi
Sahiplerinizin torunlarıyız
Bilirsiniz...
Ve sen
İngiltere'nin sömürgeler bakanı
Bilmezsin
Bizi.
Kıbrıs'ta Süleyman derler bir Türk var
Soyu sopu bir boy toplumun
Tutsaklıktan içi kan ağlar
Bilmezsin
27 Ocak 1958 işte
Bugün için günü geldi
Öğrenmelisin.
Sen
İngiltere'nin sömürgeler bakanı
Bilmezsin
Lefkoşa'nın Girne Kulesi’ni
27 Ocak 1958 işte
Bu gün için günü geldi
Öğrenmelisin
Hisarlar hisarlar
Zorlu hisarlar
Yağ kazanlarının kızgınlığına
Taşı taşına şahit hisarlar
Gönlümüz kanımızla taşlarına hakkedilmiş
Ölürken gülenlere aşık hisarlar
Hey hisarlar hisarlar
Taşı taşına üzgün
Dert ortağı hisarlar
Verin taşınızı toprağınızı
Bunlar fethin insanları
Verin vatan olmayı onlarla tatmışlığınızı
Atsın Memedler İbrahimler
Düşmanın delikli tüfeğine,
Uçağına, topuna, zırhlısına
Atsın
Fırlatsın
Çarpışır da tutsaklığın dayanılmaz ağırlığı
Gönüllerin kutlu ereğiyle
Mahsun bakışlarımızla hisarlar
Dört yüz yıl önce o şanlı fethin azmiyle
Ufaldığı gözlerde
Büyür büyür de şimdi
Arkadan ecelsiz
Kara ölüm gibi
Zindan olurlar.
Çek telgrafçı telgrafını
Bugün için günü geldi
Benden selam söyle
O sömürgeler bakanına
Hangi hakla yerleşmiş vatanıma
Buradakiler insan mı değil
Zencir bileklere düşman mı değil
De ki tarih okusun
Tarih düşünsün
Düşünsün de kulakları aşınsın
Moskof olsun
İngiliz olsun
Fransız olsun
Ne olursa olsun
Söyle ki kendine, milletine düşmanlığım
Çoktur
Devamını isterse söyleyecek başka sözüm
Yoktur.
Süleyman Uluçamgil, 20 yaşında yitirdiğimiz yetenekli bir şairdir. Kısacık ömrüne çok şeyler sığdırabilmiştir. Yalnız şiir alanında değil, düzyazı alanında da eserleri vardır. Bütün eserleri; Orbay Deliceırmak tarafından derlenerek, şehit oluşundan 25 yıl sonra kitaplaştırıldı.