Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti erozyona uğratılmak istenirken (4)
26 Nisan 2015’te sayın Mustafa Akıncı’nın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından 24 Haziran 2015’te düzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu: “Garantiler konusu tartışılmaz bir konu değildir. Garantiler de tartışılacaktır ama önce Kıbrıslı Türkler ve Rumlar belli başlıklarda belli mesafe kat ettikten sonra” gibi sözleri son derece yanlıştı…
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın 41 yıl dönümü etkinlikleri için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gelen yabancı gazetecilere 23 Temmuz 2015’te KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı Mayıs 2015’ten bu yana müzakerelerde gelinen noktayı şöyle anlatıyordu. Sayın Akıncı; “Rumların ve Türklerin kuracağı yeni devlete “Birleşik Kıbrıs Federasyonu” adının verilmesinin planlandığını söylerken garantörlük ve toprak dağılımı dışında bir çok konuda ilerleme sağlandı” demişti..
Sayın Akıncı, yeni devlet için “Birleşik Kıbrıs Federasyonu” adının gündemlerinde olduğunu belirterek Mayıs ayından bu yana devam eden müzakerelerde garantörlük sistemi dışında tüm konuları ele aldıklarını açıkladı. Yeni devletin 2004’te Rumların reddettiği Annan Planı’ndaki adı “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’ydi”..
Akıncı, Rumlarla kurulacak federasyonun özelliklerini, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 41. Yıldönümü törenlerine gelen yabancı gazetecilerle buluşmasında anlattı. Müzakerelerin hızla devam etmesi halinde aylar içerisinde Kıbrıs sorununa çözüm bulabileceklerine dikkat çekti. Kaynak: https://www.hurriyet.comtr/dunyaadini-koydular-birlesik-kibris-federasyonu-29614266
Hristofyas; bulunacak bir siyasi çözümde Karpaz, İdaresi federal Hükümete ait olacak özel statülü bölge (kanton) ilan edilmeli, Maraş ve Güzelyurt (Omorfo) verilmeli, Annan Planındaki Harita değişmeli, yüz binin üzerinde Rum; Rum idaresine verilecek bölgelere geri dönmeli, bunlar olmazsa çözüm olmaz” diyordu..
Yine Hristofyas; “Devlet tek olacak, tek egemenliği, tek vatandaşlığı olacak; Annan Planında öngörüldüğü gibi yeni bir ortaklık olamaz” diyordu. Hristofyas: “Türklere yeniden Rumların, Ermenilerin, Maronitlerin , Latinlerin haklarını gölgeleyecek haklar verilemez” diyordu…
1950’de Enosis ile adı gündeme gelen Makarios ve ondan sonra lider konumuna gelen Klerides, Kiprianu , Vasiliu, Papadopulos, Hristofyas ve diğerleri şimdilerde Anastasiadis; Enosis haylleriyle yaşamışlar ve gelecekte de Enosis hayali içinde yaşamaya devam edeceklerdir..
Rum liderliği günümüzde federal devlet yapısı altında oluşturucu devletten konu ederken sayın Akıncı Kurucu devletlerden bahsediyor..
Yazdığı Yüksek Lisans tezinde Kıbrıs Kıbrıslılarındır diyen ve de Anavatanımız Türkiye’nin garantörlüğüne ve de tek taraflı müdahale hakkına karşı çıkan ve garantörlük konusunun tabu olmadığını gündeme taşıyan KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu:
Anavatanımız Türkiye 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nı Garanti ve İttifak Antlaşmalarına istinaden gerçekleştirdiği halde Rum-Yunan ikilisi 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı sonrası Türkiye Kıbrıs’ta işgalcidir demeye başlamıştı. Halbuki Türkiye’nin gerçekleştirmiş olduğu müdahalenin meşruluğu tartışma götürmemektedir.. Rum-Yunan ikilisinin ve aramızdan bazılarının sonlandırmak istedikleri “tek yanlı müdahale hakkına” bağlı kalınarak Türkiye Ada’ya gelmiş ve binlerce Türk’ü soykırımdan kurtarmıştır..
Unutmayalım ki; 19 Temmuz 1974 günü BM Güvenlik Konseyi’nde yapmış olduğu konuşmada Makarios; kendisine yapılan darbeden dolayı Yunanistan’daki Cunta Yönetimini ve Ada’daki RMMO ve EOKA-B teröristlerini suçlamış, Kıbrıs’ın Cunta Yönetimi tarafından işgal edildiğini ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkıldığını dile getirerek garantör devlet Türkiye ve İngiltere’yi göreve davet etmiştir..
Kim ne derse desin Anavatanımız Türkiye’nin 20 Temmuz 1974’te düzenlediği Barış Harekatı Uluslararası Antlaşmalar çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Nitekim; Barış Harekatı sonrasında Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin 29 Temmuz 1974 tarih ve 573 sayılı kararı ve de Atina’daki Temyiz Mahkemesi’nin 21 Mart 1979 tarihli kararı , Türk müdahalesinin yasal olduğunu vurgulamıştır.
Durum bu kadar net ve açıkken Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs sorununu “Bir işgal ve İstila” sorunu olduğunu öne sürerek , anavatanımız Türkiye’nin Adadaki varlığının son bulması halinde çözüme ulaşacağını iddia etmektedir.
Gerçek şu ki; KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı ve Barış Burcu’nun Anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisine bakış açısı ile Kıbrıs Türk Halkının Anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisine bakış açısı kesinlikle ayni değildir… Kıbrıs Türk Halkı olası bir siyasi çözümde Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü ile tek yanlı müdahale hakkı olmayan bir antlaşmaya asla geçit vermeyecektir.
Sayın Akıncı KKTC’nin yaşatılması ve tanınması gerektiğine dünden bugüne hiç ama hiç inanmadı… Rum liderliği günümüzde federal devlet yapısı altında oluşturucu devletten konu ederken sayın Akıncı Kurucu devletlerden bahsediyor..
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: “Uyuyan Milletler ölürler, Ya da uyandıklarında köle olurlar.” Demişti..
Yine bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’nin kuruluşunun ilan edildiği günde Liderimiz Dr. Fazıl Küçük: “Kıbrıs Türk Halkı Artık Hür ve Bağımsızdır” demişti..
KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş; “ömrünü Kıbrıs davasına adamış bir liderdi” Nitekim Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesinde ölüm döşeğinde “ Söyleyin Onlara Burası Bağımsız bir Cumhuriyettir.” Demişti.
Megali İdea hayalleri peşinde koşan ve Kıbrıs Türk Halkını kendine eşit, egemen ve ortak olarak kabul etmeyen ve Megali İdea hayalleri peşinde koşan Rum liderliğinin hedeflerinden vazgeçmesi asla söz konusu değildir.. Gelinen noktada Kıbrıs Türk Halkına düşen görev birlik ve beraberlik içinde hareket ederek bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması için Anavatanımız Türkiye ile birlikte harekete geçmektir..
Bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşatılması ve tanınması gerektiğine inanmayan sayın Akıncı’ya Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olması son derece düşündürücüdür. Kıbrıs Türk Halkı, 11 Ekim 2020’de Enosis’in yoluna taş koyacak, Kıbrıs Türk Halkının haklarını sonuna kadar savunacak , Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşatılması ve tanınmasının sağlanmasının mücadelesini verecek bir Cumhurbaşkanı seçecektir..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa… DEVAM EDECEK