KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EROZYONA UĞRATILMAK İSTENİRKEN (5)

Abone Ol

 Sayın Akıncı KKTC Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından  23 Mayıs’ta  GKRY Başkanı Nikos Anastasiadis ile  Lefkoşa’da Türk tarafında Arasta’yı gezdiler, Büyük Han’da Türk kahvesi içerken ayni gün Rum tarafında Uzun Yol’u gezdiler ve orada Zivaniya içtiler. Her iki lider yaptıkları bu gezide her iki tarafta  hedeflerinin Kıbrıs sorununu en yakın zamanda  çözmek  olduğunu  yeniden vurguladılar..
Yine her iki lider, 8 Haziran 2015’te Limasol’da Lefkoşa Belediye Tiyatrosunun sahnelediği “Kıbrıs, Rumca Küstüm, Türkçe Kırıldım” oyununu birlikte izlediler ve  ilerleyen günlerde daha  bazı etkinlikleri paylaştılar..
3 Aralık 2015 tarihli Kıbrıs Gazetesi’nin 17. Sayfasında büyük puntolarla yer alan  haberde sayın Akıncı’nın: “ Çözümü Biz Yaratacağız ve Yaşatacağız” sözleri yer alıyordu.. O günde parametrelerin belli olduğunu söyleyen ve iki kesimli, iki toplumlu federatif sisteme işaret eden  sayın Akıncı: “Bunun altını doldura doldura ilerliyoruz. Ben bir  çıkış yolu bulabileceğimize  dair umutluyum” diyordu… Kıbrıs sorununu çözme zamanının geldiğini vurgulayan  sayın Akıncı, müzakerelerin 1968’den beri sürdüğünü anımsattı ve  “Her şeyin bir doyum noktası vardır. Kıbrıs konusunda bu doyum noktasına çoktan ulaşıldı”  ifadesine yer vermişti..
O günde  “Tozpembe bir tablo çizemem ama  bu tablo karanlık değil. Tünelin  ucunda ışığı görebiliyorum..” diyen sayın Akıncı: “İşin başı bizleriz, Kıbrıslı Türkler ve Rumlar.  Hiçbir zaman dışarıdan birilerinin bize  paraşütle çözüm indiremeyeceğini bilmemiz lazım. Biz yaratacağız, yarattığımızı da  biz  yaşayacağız. İyi, güvenceli bir çözüm  bulmamız lazım. Parametreler belli, iki kesimli, iki toplumlu federatif sistem. Bunun altını doldura doldura ilerliyoruz. Ben bir çıkış yolu bulabileceğimize dair  umutluyum..” diyordu…
Neticede  sayın KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ve GKRY Lideri Anastasiadis ve ekiplerinin yaptığı çalışmalar sonrası; Ekim 2016’da sayın Akıncı ve Anastasiadis’in üzerinde  henüz uzlaşı sağlanamamış konularda  ilerleme  elde etmek ve toprak düzenlemesi başlığının kriterlerini tespit etmek ve de  güvenlik ve garantiler başlığının da görüşüleceği 5’li Konferans’ın   gerçekleşmesini sağlamak amacıyla Ada dışında bir toplantıda  bir araya  gelinmesi  kararı alınması sonrasında 7-11 Kasım 2016 tarihleri arasında İsviçre’nin   Mont Pelerin kasabasında BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un  da katılımı ile  Mont Pelerin’de toplantılar gerçekleştirilmiş ancak başarısızlıkla sonuçlanmıştı..
 Benzer şekilde, 20-21 Kasım 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen  2. Mont Pelerin toplantısında  da Türk tarafının  tüm açılımlarına  rağmen Rum tarafının maksimalist tutumu neticesinde  olumlu bir sonuç alınamayacaktı..
Yine, Kıbrıs konusu ile ilgili müzakerelere ilişkin olarak  Cenevre’de 9-10-11 Ocak  2017 tarihleri arasında yer alan görüşmelerde taraflar karşılıklı olarak ‘harita’ sunarken  sayın Akıncı’nın verdiği ve BM  kasasına konulan Harita ile ilgili KKTC Meclisinin bilgisi yoktu ve bu kabul edilemez bir durum olacaktı.. Neticede 12 Ocak’ta gerçekleşen 5’li Konferans’ta  Rum liderliği masadan kaçacaktı, çünkü nasıl olsa yıllardan beridir alamadığı haritayı   KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı’dan kapıp kaçmış ve de zamana oynayacaktı..
28 Haziran  2017’de Crans  Montana kasabasında büyük umutlarla  başlayan 5’li görüşme süreci   7 Temmuz’da Rum-Yunan ikilisinin sabahın  erken saatlerinde  görüşmeleri terk etmesiyle bir antlaşmaya varılamadan Kıbrıs Konferansı  sona ererken  BM Genel Sekreteri iyi niyet misyonu çerçevesinde federasyon oluşturma çabaları bir kez daha başlamamak üzere sona eriyordu!..
Bu süreçte,  Kıbrıs Türk tarafı ve Anavatanımız Türkiye, her türlü yapıcı ve iyi niyetli çabayı gösterirken   hatta ve hatta  Kıbrıs Türk tarafı bir çok konuda yapmış olduğu önerilerle makul uzlaşı sınırlarını da zorlamasına ve aşmasına karşın Crans Montana’daki son Konferansta bir uzlaşıya varılamamışsa  bunun tek nedeni, Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs  Türk Halkı ile  eşitlik temelinde bir yetki paylaşımını reddederek, süreci uzatarak sekteye uğratmak suretiyle uluslararası alandaki tanınmışlığını kökleştirmektir, Kıbrıs Türk Halkını,  KKTC’ni,  Anavatanımız  Türkiye’den koparmak Türkiye’nin sağladığı güvenceden ve garantilerden mahrum etmeye yönelik bir strateji izlemiş olmasıdır..
O günde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: “Kıbrıs’ta kapsamlı çözüme  ulaşılması hedefiyle İsviçre’nin Crans Montana Konferansı sonuçsuz kaldı.. Bu sonuç; BM iyi Niyet Misyonu parametreleri içerisinde bir çözümün imkansızlığını ortaya koymuştu. Artık bu parametrede ısrar etmenin anlamı da kalmamıştır” değerlendirmesinde bulunmuştu..
BM Genel Sekreteri Antonio Gurterres, “Ne yazık Ki   Bir çözüm olmamıştır ve  Konferans  bu uzun süreli soruna bir çözüm getiremeden kapanmıştır” demişti..
7 Temmuz 2017’de düzenlemiş olduğu basın toplantısında üzüntülü olduklarını  vurgulayan sayın Akıncı: “Elimizden  geleni yaptığımıza  inanıyoruz. Vicdanen müsterihiz.  Başarısızlıkla sonuçlanmasının  burukluğunu yaşıyorum” demişti..
50 yıllık bir süreçte, Cumhurbaşkanı olarak 2 yılında ben bulundum; bütün bu süreçlerin bu şehirlere taşınarak , 5’li Konferansların en büyük mimarı Kıbrıs Türk tarafıdır. Bizim bu istikrarlı ve ısrarlı çabalarımız olmasa bu süreç buralara gelemezdi diyen   sayın  Akıncı: “İki tarafın da kazanacağı bir nokta yaratmak mümkündü, çok yakındı ama maalesef  iki tarafın da  kaybettiği noktaya gelindi.  Dünyanın sonu değildir, alnımızın akı ile onurlu bir toplum olarak yaşamanın yollarını bulacağız…
.. Bugün  haksız bir  durumla  karşı karşıyayız. Dışında olduğumuz bir yapı var. Biz de  demokratik, layık bir toplum olarak yaşamanın  yollarını bulmalıyız..  Dünyanın sonu değildir, alnımızın akı ile onurlu bir toplum olarak yaşamanın yollarını bulacağız.  Sayın Akıncı: “ Bu Bizim neslin Son Denemesiydi!...” demişti .
Bu sözlerini sayın Akıncı  kendisi unutmuş olabilir ama Kıbrıs Türk Halkı unutmamıştır ..”
Gerçek şu ki; Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözümün tek yolu; bağımsız ve egemen iki  devletin yan yana yaşaması ve birbirini karşılıklı olarak tanımasıyla mümkündür..
Kıbrıs Türk Halkı olarak hedefimiz önümüzde yer alacak süreçte; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin önünü açarak tanınmasını sağlamak için  seferberlik ilan   etmek olmalıdır… Tek çıkar yol ; Anavatanımız Türkiye ile işbirliği içerisinde hareket ederek Kuzey Kıbrıs Türk  Cumhuriyeti’nin yaşatılması ve tanınmasını sağlamaktır..
Ama ne yazık ki; Crans Montana Kıbrıs Konferansını 7 Temmuz 2017’de sabahın erken saatlerinde Rum-Yunan ikilisinin   terk etmesi sonrası  düzenlemiş olduğu basın toplantısında “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi”  diyen sayın Akıncı; yaşatılması ve tanınması gerektiğine  inanmadığı  bağımsız ve egemen devletimiz  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığına yeniden aday olmuştur.  
Sayın Akıncı; yeniden  Cumhurbaşkanı  seçilebilmek için çıktığı yolda;  müzakere sürecini ve herkesin çökmüş ve gerçekleşmesi mümkün olmayan ; Kıbrıs Türk Halkı için adil ve kalıcı  bir çözüm olmayacak olan Federasyon gibi bir  çözüm modelini canlı tutmaya çalışmaktadır..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda kahraman Mehmetçiklerimizin ve gazilerimizin;  TMT etrafında bütünleşerek mücadele eden Mücahit Halkımızın  canı ve kanı vardır. KKTC’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamak boynumuzun borcudur..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamak azminde ve kararında olan Kıbrıs Türk Halkına düşen görev; bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin  tanınması için Anavatanımız Türkiye ile birlikte hareket edeceğine inandığı bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçmektir…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen  Çok Yaşa…