KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN VARLIĞI KABUL EDİLMELİDİR (11)

Abone Ol

 

15 Kasım 1983 tarihinde Kıbrıs Türk halkı, self-determinasyon (kendi kaderini  tayin etme) hakkını kullanarak ve de  siyasi eşitliğini  vurgulayarak Kuzey Kıbrıs Türk   Cumhuriyeti’ni (KKTC) ilan etmiştir...

Bu yola gidilirken  federasyon tezi muhafaza  edilir ve de   Rum tarafına  barış ve çözüm  çağrısında bulunulurken; KKTC Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş, 17 Kasım 1983’te BM Güvenlik Konseyi’nde  iki bölgeli ve iki toplumlu Federal  bir Kıbrıs Cumhuriyeti’nden yana  olduğunu  beyan etmesine rağmen   BM Güvenlik Konseyi   18 Kasım 1983 tarih ve  541 sayılı kararı kabul etmiştir. 

18 Kasım 1983 tarih ve  541 sayılı kararı ile BM Güvenlik Konseyi, KKTC’nin bağımsızlık ilanını geçersiz sayar  ve de  Kıbrıs Cumhuriyeti’nin  egemenliğine, bağımsızlığına   ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini ve bütün devletlerden Kıbrıs’ta, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden başka  bir devlet  tanımamalarını isterken; anavatanımız Türkiye’nin, KKTC ile Büyükelçi teatisi üzerine, yine tek yanlı bir tutum izleyen   BM Güvenlik Konseyi, 11 Mayıs 1984 tarih ve 550 sayılı kararı ile de KKTC’nin bağımsızlık ilanının geri alınması isteklerini yineliyor ve  KKTC’nin  tanınmaması için yeniden çağrıda bulunuyordu..

1985 yılında  KKTC ve Güney Kıbrıs’ta  yapılan seçimler sonrası BM  Genel Sekreteri Cuellar,   taraflarla yapmış olduğu istişareler  sonrası 29 Mart 1986’da  “Taslak Çerçeve  Anlaşması”nı sunmuştur.

Söz konusu  Çerçeve Anlaşması, Kıbrıs’ta  iki uluslu, bir federal devlet kurulmasını,  Rum Cumhurbaşkanı   ve Türk  Cumhurbaşkanı    Yardımcısının   veto yetkilerinin olmasını    ve Türk tarafının   yüzde 29’un üzerinde bir oran   olarak  belirlenmesini  öngörmüştür.

KKTC Cumhurbaşkanı  Rauf R.Denktaş 21 Nisan 1986’da, Türk tarafı için önem arz eden   temel hususları   dile getiren  ve paketi bir bütün halinde  kabul ettiğini  bildiren  bir mektubu BM Genel Sekreteri’ne  göndermiştir.  Rum Lider  Kiprianu  ise  önerilere yanıt vermeyerek uluslararası  bir konferans   çağrısında bulunmuştur.

Kıbrıs sorununa çözüm arama çabaları 1990 yılının   ilk aylarından   itibaren tekrar hareketlilik kazanmış ve giderek  yoğunlaşmıştır.   BM  Genel Sekreteri   Butros Ghali, “Fikirler Dizisi”   adını taşıyan ve gayrı resmi nitelikte olan bir anlaşma çerçevesi taslağı oluşturarak   bunu taraflara iletmiştir.  

Ancak Rum liderliğinin hedefi Enosis’e  giden yolu açmaktı,  Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüme gitmek değildi!..

3 Temmuz   1990  tarihinde    Rum liderliği  uluslararası anlaşmalara aykırı davranarak,  tek taraflı ve hukuk dışı olarak Kıbrıs Türk halkı ve Türkiye’ye  karşı  siyasi  pozisyonunu güçlendirmek   amacıyla  AB’ne    üyelik başvurusunda bulunmuştur. Dolayısıyla Rum liderliğinin hedefi çok açıktı ve de Enosis’e kapalı olacak siyasi bir çözümü hiç ama hiç düşünmüyordu..

1992 Fikirler Dizisi iki federe devletten oluşan  bir federal yapıyı çözüme esas almış, 1960 düzeninde   de  öngörüldüğü üzere, 1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları muhafaza edilmiş, ayrıca  “Federal  Kıbrıs’ın Türkiye ve Yunanistan’a her konuda statü tanıyacağı belirtilmiştir. Taslak Çerçeve Anlaşmasının, iki tarafın mutabakatını takiben   yapılacak Dörtlü Konferans’ta nihai hale getirilmesi ve 30 gün içerisinde   de iki toplumda   referanduma sunulması öngörülmüştür…

Kıbrıs Türk tarafı 100 paragraflık Fikirler Dizisinin 91’ini kabul etmiş, diğer 9 paragrafı müzakereye hazır olduğunu açıklamıştır. Rum tarafı ise  , Kıbrıs  Türklerinin “federe bir birim” olarak da olsa, ayrı bir yapıya sahip olmalarını ve “Garanti Anlaşmasının” devamını kabul etmemiştir..

Sonuç olarak; bu önerilerin  KKTC tarafından kabul edilmesi , Ada’da siyasi çözüm umutlarını  arttırırken, bu umutlar  Rum tarafının uzlaşmaz  tutumları nedeniyle   son bulacaktı!.. Çünkü Rum liderliğinin hedefi Enosis’e  giden yolu açmaktı!.. Rum liderliğinin hedefi Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüme gitmek değildi!..

Nitekim Şubat 1993’te Glafkos Klerides’in  ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı olarak seçilmesinin ardından  Birleşmiş Milletlerin   Ghali Fikirler dizisini  bir kenara bırakarak  AB üyesi Yunanistan’la   “Ortak Savunma Doktrini” ve  AB üyeliğine  ağırlık vermeye   başladı.. Klerides’in hedefi;  Rum toplumunu  Ada’nın tek hakimi   ve temsilcisi  olduğu düşüncesinden hareketle  öncelikle 1960 Garanti Anlaşmalarını ortadan  kaldırmak ve de Enosis’e giden yolda önemli bir adım atmaktı!...

Neticede Rum-Yunan ikilisi  kirli oyunlar, taktikler  ve tehditler peşindeydi!..DEVAM EDECEK