KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN VARLIĞI KABUL EDİLMELİDİR (28)
Son günlerde dillerden düşmeyen Guterres Çerçevesi nedir? Guterres Çerçevesi, Kıbrıs Türk halkı ve anavatanımız Türkiye için bir felaket çerçevesidir.. Her şeyden önce Guterres Çerçevesi, anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisine son veren , tek taraflı müdahale hakkını ortadan kaldıran, Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesini öngören; siyasi eşitliği ve dönüşümlü başkanlığı içermeyen bir çerçevedir. Guterres Çerçevesi; Türk tarafının büyük oranda toprak tavizinde bulunmasını içeren bir çerçevedir.
Guterres Çerçevesi, Kıbrıs Türk halkını ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘azınlık’ olarak yamalamayı hedefleyen, Kıbrıs Türk halkının Girit misali yok olmasını ve Enosis’e giden yolu açmayı hedefleyen bir çerçevedir..
Ancak durum bu merkezde iken sayın Akıncı; Anastasiadis’e; Guterres Çerçevesi’nde “stratejik anlaşma” önerebiliyor!..
Anastasiadis, sayın Akıncı’nın önerisini kabul etmediği gibi yakın geçmişte Rum tarafının Müzakerecisi, Andreas Mavroyannis BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in adıyla anılan Guterres Çerçevesinin “Belge olmadığını ve BM’nin resmi bir önerisi dahi olmadığını” iddia ediyor ve de bunlar “Guterres’in düşünceleri ve fikirleridir” diyor. Mavroyannis , Guterres çerçevesinde yer alan altı maddeye ilk başta hiçbir tarafın itiraz etmediğini ve bu çerçevenin stratejik bir anlaşma değil, müzakere çerçevesi olduğunu belirtti..
Mavroyannis: “Türk tarafı Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımalı, Türk askeri gitmeli” derken sayın Akıncı: “sıfır garanti, sıfır askere karşıyım” diyor ama 1960 Garanti Anlaşmaları günün koşullarına göre ayarlanmalı diyebiliyor!.. Türk tarafının yeni bir garanti sisteminin konuşulmasına dahi fırsat vermemelidir.
Kıbrıs’ta çözümün tek adresi federasyondur demekle Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözüme varılması mümkün değildir.. Durum bu merkezde iken bazı siyasi partilerimizin ve de sivil toplum örgütlerimizin hala daha görüşme masasına dönülmesi isteklerini dile getirmeleri kabul edilemez. AB normlarının ve de 4 temel özgürlüğün uygulanacağı, neredeyse tüm Rum göçmenlerin evlerine döneceği, her şeyden önce Yunanlıların tüm Kıbrıs’ta serbest dolaşabileceği ve anavatanımız Türkiye’nin dışlanmak istediği bir siyasi çözüm asla kabul edilemez.
Her şeyden önce bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’nin varlığı görmezden gelinemez…
Günümüzde Anatasiadis, “çözüm , garantilerin kaldırılmasını içermeli” diyor.
AKEL Genel Sekreteri Kiprianu : “Kıbrıs’ı, Türkiye’ye hediye etmeyeceğiz” diyor.
Rum Ulusal Halk Cephesi (ELAM) Başkanı Hristos Hristu: “Dinive ulusal ayrılığa dayanacak olan bir federasyonun hayal edilmesi mümkün değildir.. Kıbrıs’lı Türkler azınlıktır… Kıbrıs Yunandır” diyor..
Dünden bugüne Rum liderliği müzakere sürecini kendi emelleri doğrultusunda hep kötüye kullanmış ve bunun bir sonucu olarak adil ve kalıcı bir çözümün gerçekleşmesini engellemişlerdir…Kıbrıs sorunu ile ilgili mevcut müzakere süreci Kıbrıs Türk halkının iradesine, kalkınma hamlelerine ve gençlerimizin geleceğini hep olumsuz yönde etkilemiştir..
Gelinen noktada müzakerelere devam etmeme kararı alınmalı ve gerekirse bu konuda referanduma gidilmelidir. Her ne pahasına olursa olsun, bir siyasi çözüm olsun düşüncesinden hareketle Rum’un hedefleri doğrultusunda gidilen bu yolda AB normlarının uygulanacağı bir siyasi çözüm Kıbrıs Türk halkına iyi bir gelecek değil; Girit misali yok olmasını hazırlayacaktır..
Şu bir gerçek ki dünden bugüne devam eden görüşme sürecinde Rum liderliği hiçbir zaman Kıbrıs’ta siyasi eşitliğe, iki eşit ve egemen halka dayalı, egemenliğin eşit iki kurucu halk ve eşit iki kurucu devlet tarafından paylaşılmasını öngören federasyona, adil ve kalıcı bir barışa hiçbir zaman razı olmamıştır ve de olmayacaktır…
Her şeyden önce çok iyi bilmeliyiz ki; Rum liderliği Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm istemiyor. Rum liderliğinin hedefi ; Kıbrıs Türk halkını ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamalamaktır. Garanti ve İttifak Anlaşmalarının iptalini sağlamak ve Türk askerinin adadaki varlığına son vermektir..
Böylesi bir siyasi çözüm çok iyi bilinmelidir ki Kıbrıs Türk halkının intiharı olacaktır!.. Kıbrıs Türk halkının böylesi bir siyasi çözüme ‘evet’ demesi kesinlikle düşünülemez… Kıbrıs Türk halkı olarak kırmızı çizgilerimizden vazgeçemeyiz.
Rum-Yunan ikilisi ve onlara destek veren AB ve diğer güçler ve de aramızdan bazıları hiç hayal kurmasınlar!.. Kıbrıs Türk halkı anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden , Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığından asla ve asla vazgeçmeyecek ve de kendi güvenliği yanında anavatanımız Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atmayacaktır.. Kıbrıs’ta adil ve kalıcı çözüm ancak bağımsız ve egemen iki devletin birbirini tanımasıyla mümkündür..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Varlığı Kabul edilmelidir… DEVAM EDECEK..