21 Aralık 1963’te Kıbrıs Türk halkını çok kısa bir sürede bir soykırımla ortadan kaldırıp adayı Yunanistan’a bağlamak için Akritas Planı çerçevesinde harekete geçen Rumlar, hiç beklemedikleri bir dirençle karşılaşır. Lefkoşa’daki Türk direnişini çökertemeyen Rum saldırıları kısa sürede tüm adaya yayılır.
1964’e gelindiğinde 30 000 Kıbrıs Türkü 103 karma köyden göç etmek durumunda kalırken Adanın %3 lük bölümünde kuşatma altında tutulan küçük bölgelere sığınmak durumunda kalıyordu.. Toplandıkları yerde ve kantonlarda tecrit edilen Kıbrıs Türk halkı, salt silahlı saldırılara değil, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi baskıların da hedefi oluyordu…
Rumlar, Türk Kantonlarının bağlarını koparmak için her türlü önlemi alıyorlardı. Kıbrıs Türk halkı utanç barikatlarında bin bir hakarete uğrarken Kantonlar arası gidiş-gelişlerinde hayatlarını kaybedenler vardı. Bugün hala daha mezarları bilinmeyen kayıplarımız vardır.
General Grivas, direnen Türk Kantonlarını stratejik bir saldırı programına göre teker teker hedef alıyordu. 6 Şubat 1964’de Arpalık’ta, 11-13 Şubat’ta Limasol’da, 20 Şubat’ta Serdarlı’da ve Gönendere’de, 23 Şubat’ta Mağusa’da, Poli’de ve Malya’da, 4 Mart’ta Ozanköy ve Zeytinlik’te, 9 Mart’ta Baf’ta, 19 Mart’ta Çamlıköy ve Gaziveren’de , 1-10 Ağustos 1964’te Erenköy’de, 17 Kasım 1967’de Geçitkale ve Boğaziçi’nde Kıbrıs Türk Halkı Rumların silahlı saldırılarına uğradı. Bu saldırılar yetmezmiş gibi bazı soydaşlarımız evlerinden , bahçelerinden, otobüslerinden toplanarak kurşuna dizildiler…
O günde Kıbrıs Türk halkı bu adada en az Rumlar kadar hak sahibi olduğunu ve egemen bir halk olarak yaşamak istediğini kanıtlamak için adanın her yanında direnişini sürdürüyordu.
Erenköy bölgesine ilk Rum saldırıları 26 Ocak 1964’te başlar. Aralıklarla devam ederken Rum saldırılarına karşı Kıbrıs Türk halkının direnişine destek vermek ve vatanlarını savunmak için İstanbul ve Ankara’daki üniversitelerde yüksek öğrenimlerini sürdüren Kıbrıslı öğrenciler ile Londra’da bulunan öğrenci ve gençler örgütlenerek; Kıbrıs’ın Anadolu’ya açılan kapısı ve silah ikmali için bir köprü başı konumunda olan Erenköy’e bir an önce çıkmak için çırpınıyorlardı.
Nitekim 40 kişilik ilk öğrenci grubu 30 Mart 1964’te Erenköy’e çıkar… Neticede toplamda 497 üniversite öğrencisi ve İngiltere’den gelen 71 gencimiz Türkiye’den hücumbotlarla Erenköy’e çıkarak Mansura,Bozdağ, Süleymaniye, Alevkaya ve Erenköy’lü toplam 200 kadar mücahidimizle bütünleşirken onların Erenköy’e çıkışlarından anne ve babaları bile habersizdi.
4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı Güvenlik Konseyi kararının ardından Kıbrıs’a dönüşünde Rumlar tarafından girişi yasaklanan Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş ve TMT’nin ilk Komutanı Rıza Vuruşkan, gazeteci Ömer Sami Coşar ve bir grup öğrenci 31 Temmuz 1964 günü Deniz Kuvvetlerine ait bir botla Erenköy’e çıkmışlardı.
1 Ağustos 1964’te Rum saldırıları Erenköy’e karşıtüm şiddetiyle yeniden başlarken 6 Ağustos’ta E. General Grivas komutasında yaklaşık 4500 kişilik Rum-Yunan askeri birlikleri karadan ve denizden hücum ediyordu. Erenköy’ü kuşatan 800 Zırhlı Araç , 3 adet Hücumbot ve 4 adet Helikopter Grivas ve askerlerine destek veriyordu…
8 Ağustos günü Erenköy’de savunma hattında durum giderek kötüleşiyordu. Erenköy savunma hatları da büyük çaptaki düşman saldırısına dayanabilecek durumda değildi.. Rumların yapacağı daha büyük bir saldırı, tüm Mücahit ve sivil halkın yok olmasına neden olabilecek kadar tehlikeli bir durumda idi. Durumun ivedilikle Türkiye’ye bildirilmesi gerekiyordu.
Nitekim 8 Ağustos’ta Rauf R. Denktaş Ankara’ya telsizle şu mesajı gönderiyordu: “Saldırı bütün şiddeti ile devam etmektedir. Rumlar kesin sonuç almak kararındadır. Yarın sabaha kadar direnebiliriz. Yardıma gelmezseniz, bunu engelleyen büyük bir milli neden olduğuna inanarak öleceğiz” diyordu..
8 Ağustos 1964 günü ö.s saat 16.15’te 2 Türk savaş Uçağının yaptığı ihtar uçuşuna rağmen Rum saldırılarının devam etmesi üzerine ayni gün 17.30’da 64 Türk Savaş Uçağının katıldığı Türk Hava saldırısı yeri göğü inletirken uçağı düşen 4. Filo Komutanı Pilot Yzb. Cengiz Topel de şehit düşüyordu..
Sonuç olarak; Kıbrıs Türk gençliği ve bölgenin mücahit halkı canını verdi, kanını akıttı ama , Erenköy’ü düşmana çiğnetmedi ve de bir destan yazdı…
Anavatanımız Türkiye Garanti Anlaşmalarının kendine verdiği müdahale hakkını ilk kez kullanarak Kıbrıs Türk halkını özgürlük mücadelesinde yalnız başına bırakmayacağının ve gerekirse savaşacağının mesajını verirken; ilk kez gerçekleşen böyle bir müdahale; Erenköy Direnişimizin milli mücadelemizdeki yerini büsbütün arttırıyor ve de Ağustos 1974 Erenköy Savaşları ve Türkiye’nin askeri müdahalesi Kıbrıs Türk halkının özgürlük savaşının bir dönüm noktası oluyordu…
Şu bir gerçek ki; Erenköy Direnişimiz, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatına ve KKTC’nin kuruluşuna giden yolun temel taşlarından olacaktı… DEVAM EDECEK…