Son zamanlara kadar, sosyal medyada “Lefkoşa’yı umursayanlar” diye bir grup vardı…
Zamanla buhar oldu; uçtu gitti, kayboldu…
“Lefkoşa’yı umursadığını” zannedenler, umursamazlık uykusuna yattılar…
Horul horul uyuyorlar…
Bir süre önce, bir de baktım ki, Lefkoşa’nın göbeğinde yüzlerce dönüm araziyi işgal eden “Fuar Alanı”nın etrafını dikenli tel örgülerle çevreliyorlar…
Sordum, soruşturdum, tellemeyi Sanayi Dairesi yapıyormuş…
Tam bir “hapishane” görüntüsü…
Bir anda “Lefkoşayı umursayanların” son örneklerinden biri olduğumu duyumsadım…
Derhal; Sanayi ve Enerji Bakanı Sunat Atun’u aradım…
-Sayın Bakan, ne yapıyorsunuz? Böylesine devlet alanları “halka açık” olmalı, başkentin ortasında bir “getto” görüntüsü oluşacak. Üstelik, trafik de altüst olacak… Ne olur birşeyler yapın…
Bir yığın işinin arasıydı ve Sayın Atun gerçekten ilgi gösterdi… Derhal Sanayi Dairesi Müdürü’nü aradı ve benimle temas ettirdi…
Sanayi Dairesi Müdürü Salih Gökpınar’la buluştuk ve tellenen alanı birlikte gezdik… Bir Lefkoşalı olarak “hassasiyetimi” anladığını gözlemledim…
Bırakınız; başkente hiç de yakışmayan “görüntü kirliliği”ni, olayın bir de “trafik akışı” boyutu var…
Gönyeli Çemberi’nden Atatürk Stadyumu’na doğru giderken, iki tane kocaman “düğün salonu”nun arasından kuzeye doğru, topraklar ve molozlar içinden geçerek her gün TED Koleji’ne ve Yakın Doğu Üniversitesi’ne giden binlerce araç var…
Sanayi Dairesi, “Fuar Alanı”nı tellerken bu toprak yolu da kapattı…
Bu binlerce araç, tellemeden sonra Atatürk Stadyumu önüne yığılmaya başladı. Yani Ulaştırma Bakanı, Gönyeli Çemberi’nden “kaçış” yolları ile uğraşırken, doğal bir “sola kaçış” yolu, devletin bir dairesi tarafından bloklandı…
Ama; bu “telleme”nin yarattığı asıl sorun bu da değil…
Bu alanda; yarım kilometrekarelik alan içinde tam üç tane düğün salonu ve bir de nikah dairesi bulunuyor…
Düğün akşamları, bu bölgeye binlerce araç doluşuyor… Tellemeyi gördüğümde “Aman Tanrım, düğün akşamları ülkenin en büyük anayolu tıkanacak” diye kaygılandım ve ne yazıktırki birkaç gün sonra haklı çıktım…
Korktuğum başıma geldi… Yalnızca ben değil, binlerce insan geçen hafta düğün alanında topraklar içinde döğüşüp durduk… Araçlar birbirine girdi, Arapsaçı oldu…
Hepsinden kötüsü Gönyeli Çemberi ile Atatürk Stadyumu arasındaki ana cadde tıkandı. Bu yolu kullananlar, düğünler ve telleme yüzünden dakikalarca kuyrukta beklediler…
Bu stresli kuyruk işkencesi yetmezmiş gibi, aynı anda üç tane Ambulans, yolu kullanamadığı için siren sesleri ile ortalığı birbirine kattı…
Lefkoşa birkaç haftadan beri bu “curcuna”yı yaşıyor…
Ülkenin en işlek ana caddesi üzerindeki kocaman düğün salonu, yetersiz park alanını belli ki bir “sorun” olarak görmüyor. Kendi binasının etrafını bile birazcık temizlemek, düzenlemek yoluna gitmiyor…
Bu salon inşa edildiğinde, Fuar Alanı belediyeye aitti. Zamanın Belediye Başkanı, Fuar Alanı’ndan bir bölüm keserek, bu işletmeye park yeri olarak vermişti.
Şimdi, iki düğün salonu arasında “Çin Seddi” gibi tel örgüler dikilince, bu park alanına ulaşım da zorlaştı ve tüm bölge özellikle düğün geceleri tam bir “kaos” ortamına dönüştü…
Peki ama kendi kendimize, hem de devlet eliyle zorluk yaratarak, insanımıza, toz toprak içinde karanlıkta eziyet çektirerek işleri “Arapsaçı”na çevirmekle kim ne kazanacak?
Sanayi Dairesi Müdürü’nü dinleyince “Adam yerden göğe kadar haklı” diyorsunuz… Fuar Alanı’nı baştan sona düzenlemiş, kısacası; malına sahip çıkmış…
Ancak biz; olaya yalnızca bir “daire”nin gözü ile bakamayız… Hükümet de öyle bakamaz…
Aslına bakarsanız; böylesine değerli bir “kent alanı”nın Sanayi Dairesi’nin elinde olması da yanlış… Bu daire, yılda bir kez fuar düzenliyor diye, kentin en değerli alanı kontrolüne verilmemeliydi… Bu daire zaten “Sanayi Bölgeleri”ni yönetiyor. Keşke bıraksalar da enerjisini mezbeleliğe dönüşen sanayi bölgelerine harcasa…
Kısacası; bu telleme işi, yalnızca bir dairenin “insiyatifi” ile olmamalıydı…
Bir de şu var: Bu “telleme” işi belediyeden izinli mi? Başkan Harmancı ile konuştum, konudan haberdar değil…
Bir de “İyi İdare Yasası”var… Bu düzenleme; çevrede bundan etkilenecek olanlara soruldu mu? Sorulmadı ise, zaten mahkemeden geri döner…
Demek ki; bu gibi konularda birinci koşul, devlet organları arasındaki “eşgüdüm”dür…
Başkentte bir “telleme” yüzünden bir trafik “kaos”u yaşanıyorsa, özellikle Ulaştırma Bakanı ile Sanayi Bakanı ve Belediye Başkanı derhal oturup bu bölgeye yönelik bir “proje” üzerinde uzlaşmalıdırlar…
Bu iş de öyle zor, başarılamayacak bir iş değil…
Sanayi Dairesi Müdürü Salih Gökpınar, “olay yeri inceleme”mizde; her türlü işbirliğine hazır olduklarını, defalarca bana teyit etti...
Nitekim görevi olmadığı halde, TED Koleji’ne kısa yoldan ulaşılsın diye teller dışında mevcut olan, kimsenin haberdar olmadığı, haritada mevcut toprak yolun altyapısını düzenledi.
İnanıyorum ki, “işbirliği” ile tüm Dr. Fazıl Küçük Caddesi’ni, araç tıkanmasından, bir olası yaya ölümünden kurtaracak basit ama işlevsel çözümler bulunabilir…
Hatta Sanayi Dairesi’nin elindeki bu alanların bir bölümü “düğün”ler için park alanı olarak düzenlenebilir…
“Hapishane telleri” ise, daha estetiksel bir biçimde, fuarın yıllar önce oluşturulmuş peyzajını bozmadan düzenlenebilir…
Haydi ama… Birileri oralarda trafiğe kurban gitmeden, acil olarak birşeyleri başarın…