LİDERİMİZ DR. FAZIL KÜÇÜK’Ü ÖLÜMÜNÜN 39’NCU YIL DÖNÜMÜNDE SAYGI İLE ANIYORUZ (2)
Milli mücadele uğruna yılmadan ve usanmadan , büyük bir özveriyle çalışan Liderimiz Dr. Fazıl Küçük; halkı ile güler ve halkı ile ağlardı.
Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ü; “Unutulmaz bir Lider” konumuna getiren mücadelesi, Kıbrıs’ta tarihin akışını değiştirecek ve de Kıbrıs Türk halkının yazgısına yepyeni ve aydınlık bir yön kazandıracak bir nitelikteydi..
O günde verilen mucizevi mücadele sonunda Kıbrıs Türk Halkı “İtilip Kakılan Bir Cemaat” statüsünden kurtularak devletleşme sürecine ulaştırıldı. O günde Kıbrıs’ta İngiliz Yönetiminin baskıları vardı ve bu süreçte Kıbrıs Türk halkı, korkunç bir yoksulluğun ve çaresizliğin içine sürüklenmişti.
İngiliz Sömürge Yönetimi döneminde; Liderimiz Dr. Fazıl Küçük, Kıbrıs Türk Halkının milli davasının anavatanımız Türkiye’de benimsenmesi ve Kıbrıs Türk halkının tezinin dünyaya tanıtılmasında tarihi görüşmeler ve de anavatanımız Türkiye genelinde gerçekleşen konferanslarda Kıbrıs Türk Halkını şerefle temsil etmiştir.
19 Şubat 1959 tarihinde Londra’da, Zürih ve Londra Anlaşmalarını Kıbrıs Türk Halkı adına Liderimiz Dr. Fazıl Küçük, Rum Halkı adına Makarios, Türkiye Cumhuriyeti adına Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Yunanistan adına Yunanistan Dışişleri Bakanı Averof’un imzalamasının ardından; Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Adnan Menderes, Yunanistan Başbakanı Karamanlis ve İngiltere Başbakanı Harold Mac Millan imzalamışlardı.
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluş Anlaşmalarına göre Cumhurbaşkanı Rum olurken, Cumhurbaşkanı Muavini de Türk oluyordu. Cumhurbaşkanı olarak Makarios seçilirken Liderimiz Dr. Fazıl Küçük de tek aday olarak Cumhurbaşkanı Yardımcısı oluyordu.
11 Şubat 1959 Garanti Anlaşmaları çerçevesinde 16 Ağustos 1960’ta Mağusa Limanından 650 kişilik Türk Askeri Alayı ve 950 kişilik Yunan Askeri Alayı adaya ayak basarken Kıbrıs Türk Halkı 82 yıllık bir ayrılıktan sonra yeniden Türk askerine kavuşmanın mutluluğunu yaşıyordu.
Ama ne var ki bu antlaşmaları Enosis’e sıçrama tahtası olarak gören Rum-Yunan ikilisi, Kıbrıs Türk Halkını ‘azınlık’ hakları ile Kıbrıs Cumhuriyetine yamalama adına, Enosis’e giden yolu açma adına Anayasa’da değişiklikler yapmak isteyecekti. Rumların bu girişimlerini Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ün reddetmesinin ardından Makarios, 22-26 Kasım 1962 tarihleri arasında Ankara’ya kadar gidecek ancak eli boş dönecekti.
Bu gelişmelerin ardından Rum-Yunan ikilisi şiddete başvuracaktı. Nitekim, Rum-Yunan ikilisinin 21 Aralık 1963 Kanlı Noel silahlı saldırılarının ardından 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinden dışlanan Kıbrıs Türk Halkı; Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşerek mücadeleye geçerken; Liderimiz Dr. Fazıl Küçük oluşturulan Genel Komite’nin Başkanlığını yaptı. 27 Aralık 1967 tarihinde kurulan Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi’nin Başkanlığına getirilen Liderimiz Dr. Fazıl Küçük, 18 Şubat 1973 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Muavinliğinden ve de Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanlığından ayrılarak yerini Rauf R. Denktaş’a bıraktı..
Sahibi olduğu Halkın Sesi gazetesinde mücadelesini sürdüren Liderimiz Dr. Fazıl Küçük, Halkın Sesi gazetesini Kıbrıs Türk halkının davasına bayrak yapmaya devam edecek ve de Kıbrıs Türk Halkının haklı taleplerini savunmaktan geri kalmayacaktı.
1980’li yılların başında rahatsızlanan Liderimiz Dr. Fazıl Küçük, yine de Halkın Sesi Gazetesinde makalelerine devam edecekti.
15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunu ilan eden dava arkadaşı Rauf R. Denktaş’ın yanındaki yerini diğer dava arkadaşı Osman Örek’le birlikte alan Liderimiz Dr. Fazıl Küçük, büyük bir sevinç yaşıyor ve de göz yaşlarını tutamıyordu.
İngiliz Yönetimi döneminde mücadelesine başlayan ve de bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilan edildiğini görmenin mutluluğunu yaşan Liderimiz Dr. Fazıl Küçük, ölümünden önce verdiği son demecinde hastalığının geçtiğini söylüyor ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanını görmesi ve de törende yer alması ile hayata yeniden kavuştuğunu vurguluyordu..
15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ilan edildiği o günde hasbelkader ben de bu mutlu günde yer alan binlerce kişi arasındaydım.
Ne yazık ki Liderimiz Dr. Fazıl Küçük; 15 Ocak 1984 tarihinde, Londra’nın Westminister adlı bölgesinde tedavi gördüğü hastanede henüz 78 yaşında iken yaşamını yitirdi. Cenazesi, Lefkoşa yakınlarındaki Hamitköy’de bulunan ve oraya gömülene kadar Mumcu Tepesi olarak bilinen yere defnedildi. Günümüzde Anıt Mezar’ın yer aldığı bu tepeye o günden sonra Anıt Tepe adı verildi.
Liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve Halkın Sesi. Bunları birbirinden ayırmak mümkün mü? Dr. Fazıl Küçük derseniz, insanın aklına derhal Halkın Sesi gelir; Halkın Sesi derseniz, Dr. Fazıl Küçük.. Bunlar, yapışık ya da ikiz kardeşler. Biri, ulusal davanın sesi. Biri Başmücahit, öteki Mücahidin Sesi.. Kaynak: Fuat Veziroğlu, Dr. Küçük ve Halkın Sesi, 14 Mart 2004 tarihli Halkın Sesi Gazetesi..
14 Mart 2004 tarihli Halkın Sesi Gazetesinin 18. Sayfasında yer alan haberde “Bir Tarihin Doğuşu” başlıklı yazısında Liderimiz Dr. Fazıl Küçük: “Ortaköy’de İlkokul arasındayken duyduğum ve beynime çakılan , “Halkın Sesini İşiten Yok” Sözleri Beni , Çıkaracağım Gazetenin İsminin Halkın Sesi Olmasına Teşvik Etmiştir” diyordu..
..Yıl 1942 . Söz Gazetesi’nin sahibi Remzi Bey, 25 yıl verdiği mücadelenin yorgunluğu ile hasta düşmüştü. Bütün uğraşmalar sonuç vermedi. Türkiye’ye götürüldü, tedavisine devam edildiyse de maalesef hayata gözlerini kapamış, gazetesiz kalmıştık. Bir gazeteye büyük ihtiyaç duyulduğu günlerdi. Avrupa ateşler içinde yanıyordu. Radyoların verdiği haberlerden başka , yeni bir şey öğrenmek olanağı yoktu. Ada içinde olup bitenlerden Türk tarafı tamamen habersizdi. Karanlıklar içinde yüzüyorduk..
..Bu sıralarda Türkiye Cumhuriyeti Konsolosu Recep Yazgan bana, bir yemekte neden ortaya atılmadığımı sormuştu. Düşünmemiş değildim, ama bir numaralı İngiliz aleyhtarı olarak tanınan bir kişiye izin vermeyeceklerini bildiğimden girişimde bulunmadığımı söylediğim zaman “Tecrübe bir şey kaybettirmez.” Deyince ertesi gün dilekçeyi hazırlamış, müsteşarlığa müracaatımı yapmıştım..
..Günler geçiyor “Ne Bir Ses , Ne De Bir Seda”. Bir hatırlatma mektubu daha yazdım. Yine cevap yok. Randevu talebinde bulundum, Müsteşar Yardımcısı “Müsteşar hazretleri çok meşgul, bugünlerde vakit yok, biz sana ileride bildiririz” deyip telefonu kapattı..
..Davet beklemeden müsteşarlığa uğradım. Özel Kalem Müdürü’nü gördüm. Acele olarak görüşmek istediğimi söyledim. Randevum olup olmadığını sordu. “Yoktur ama burada bekleyebilirim” dedim. “O halde biraz bekleyiniz” dedi.
Bir paket sigarayı bitirdim, dakikalar değil, saatler geçiyor, haber yoktu.. Sabahın saat 9’unda başlayan bekleyiş, saat 13’e yaklaşmasına rağmen son bulamıyordu. Daire saati sona ermiş, ‘Müsteşar hazretleri” odasından çıkarken karşısına dikilerek, kendimi tanıttım. “Evet dedi. , gazete izni için geliyorsun, değil mi? Başımı ‘evet’ anlamında sallayınca , “Gel İçeri Bakalım” diyerek masasının önüne oturttu. “Bak dedi. Bugün İngiltere çok büyük gaileler içinde çırpınıp duruyor. Sizin kim olduğunuzu biliyoruz!..
..Başımızda bin bir dert varken, bir de seninle uğraşamayız” diyerek yerinden kalkıp, odasından çıktı. Eve döndüğüm zaman büyük bir üzüntü içindeydim. Ümit kalmamıştı. Ertesi gün kliniğimin telefonu çalınca kulaklarıma inanamaz oldum. Bir ses; “Hemen geliniz, müsteşar hazretleri sizi görecek”. Hastaları bir kenara bırakıp, yıldırım süratiyle dairesine koştum. Müsteşar bana “Çok düşündüm. Kimliğini pekala biliyorum, dosyan epeyce kabarık. Diğer taraftan Türk toplumunu da gazetesiz bırakmak istemiyorum. Ama şartlarım var, nazik bir zamanda hükümeti boş yere meşgul etmeyeceksin, bizlere yardımcı olmasan bile, kamuoyunu alet olarak kullanmayacaksın, gidebilirsin” demişti. Ayrıldım ve birkaç gün sonra da yazılı olarak Halkın Sesi’ni çıkarabileceğim bildiriliyordu. Kaynak: https://haberkibris.com/olumunun-35inci-yil-donumunde-ozgurluk-mucadelesi-lideri-doktor-fazil-kucuk-ozel-haber-dosyasi-2019-01-14.html
Sonuç olarak; Liderimiz Dr. Fazıl Küçük, dün olduğu gibi bugün de yarınlarda da Kıbrıs Türk Halkının kalbinde, yüreğinde yaşamaya devam edecektir.
Kıbrıs Türk Halkının varoluş ve özgürlük mücadelesinde Ulu Önder Atatürk’ün mazlum milletlere ışık tutan, eşsiz mücadelesini örnek alan Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ü unutmadık, unutmayacağız.
Kıbrıs Türk Halkı olarak ölümsüz Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ü bir kez daha saygı, minnet ve şükranla anıyoruz. Ruhu Şad Olsun ..