Mağusa Eski Belediye yönetimi döneminde alınan bir karar uyarınca, kiracıların ödenmemiş su borçları ev sahiplerinden talep edilmektedir.
Bunun için de, Belediye bir başkasına kiralanan eve su bağlantısı yapmak için, daha önce evde oturan eski kiracının borcunun ödenmesini şart koşuyor.
Halkın oyları ile işbaşına gelen bir yönetimin, üstelik demokratik hukuk devletinde ve 21. asırda, böyle bir uygulama yapması oldukça ibret vericidir.
Çünkü her şeyden önce kimsenin özelikle de resmi bir kuruluşun, başkasının kullandığı suyun bedelini, kullanmayan mal sahibinden almak istemesi normal kabul edilemez.
Ayrıca Belediyenin, kiralanan bir eve su bağlantısını kiracının talebi üzerine yaptığı halde, su faturasına, kiracı yanında ev sahibinin adını da yazması hukuka aykırıdır.
Ayrıca, Belediyenin su bağlantısını, kiracı ile birlikte ev sahiplerinin de adına yapma uygulaması, tam da bir şark kurnazlığıdır.
Çünkü Amaç, yeni su bağlantısı yapmama tehdidi ile, haksızca ve bir nevi zorlama ile evden ayrılan kiracının kullandığı suyun bedelini ev sahibinden almaktır.
Bu uygulama, belki belediyenin su bölümünde görevli çalışanların hiç zahmetsiz eski borçların toplanmasında etkili olabilmektedir.
Ancak Belediyenin yeni su bağlantısı yapmak için, evden ayrılan eski kiracının borcunun ev sahibinden almak istemesi kolaycılık , hatta bir nevi şantajdır.
Belediyenin su bölümünde görev yapanlar ve Belediye yönetimi su bedellerini zamanında toplamak istiyorsa daha mantıklı çağdaş ve hakça yöntemler bulup uygulamalı.
Örneğin su bağlantısı yaparken, normal bir evde birkaç ayda kullanılabilecek su bedeli kadar, depozito alınabilir.Üst üste borcunu ödemeyenlerin su bağlantısı da kesilir.
Diğer bir çağdaş yöntem de Akıllı saat uygulamasına geçilmesi ve herkesin kullanacağı su bedelini peşinen ödemesidir.
Ülkemizde çok sayıda Sivil Toplum örgütleri bulunduğu ve çok sık eylem yapıldığından şikayet edilmektedir.
Fakat hükümetin ve Belediyelerin hatalı tutumu ve yapıcı uyarılara rağmen, şikayetleri dikkate almaması da, vatandaşların örgütlenmesini ve eylem yapmasını teşvik etmektedir.
Mağusa Belediyesi örneğinde görüldüğü gibi, ev sahiplerini temsil eden etkin bir dernek bulunmaması dolayısı ile, böyle yanlış vergi toplama kolaycılığına gidilmektedir.
Zaten gerek hükümet, gerekse belediyeler, ses çıkarmayan ve eylem yapmayanların taleplerini dikkate almamaktadır.
Aslında,Belediye başkanı ve Belediye Meclisi üyeleri halk tarafından seçilen,işbaşına getirilen özerk kuruluşlardır.
Bu nedenle,geçici bir süreliğine hizmet etmek amacı ile göreve getirildiklerinin bilinci ile hareket etmeleri beklenir.
Halk tarafından seçildiği gerekçesi ile iş başına gelen yöneticiler, hatalı, vatandaşların mağduriyetine sebep olan çağdışı ve yanlış uygulamalar yapmak hakkına sahip değildir.
Hükümet de kamu yararını korumak amacı ile Belediyelerin faaliyetlerini gözetip denetlemekle yükümlüdür.
Zaten bu nedenle ve kamu yararının gözetim ve korunması amacı ile, hükümetlerde yerel yönetimlerden sorumlu Bakanlık bulunmaktadır.
Aksi halde Lefkoşa örneğinde olduğu gibi,Belediyeler halka hizmet edemeyecek ve personelin maaşlarını ödeyemeyecek konuma sokulur.
Şehirlerimiz de bakımsız,dağınık, Kıbrıs Türk halkının imajına gölge düşüren yerleşim birimleri olur.
İşte bu nedenle,yapıcı uyarılara rağmen yeni Belediye yönetimi bu çağdışı ve yanlış uygulamayı düzeltmediğine göre, hükümetin ilgili makamları harekete geçmeli ve vatandaşları tedirgin eden bu yanlışın düzeltilmesi sağlamalı.