Sabahın altısında evin giriş kapısını açarak, telaş içinde bahçeye dalan ve “Hasan Hoca günaydın” diye bağıran bizim Bahçıvan Veysi, buralara ta Mardin’den geldi…
Onun sabah telâşı, tam bir ekmek telâşıdır…
Gün işleyip gün yediği için, erkenden işbaşı yapmak, gündeliği garantilemek zorundadır…
Öğleye kadar bir evde ve bahçede, öğleden sonra bir başka evde ve bahçede çalışmak zorundadır…
Yoksa “kurtarmaz…”
Bahçıvan Veysi, geçen hafta “bahçe işleri”ne okkalı bir zam yaptı…
“Neden?” diye sordum…
“Artık 15 gün veriyorlar da ondan” dedi…
“Ah be Veysi” dedim… “Bu kadar insanı geçmiş Hükümet vatandaş yaptı, sen becerip de bir vatandaş olamadın…”
Veysi, “vatandaş” olsaydı “Gündelik” fiyatı daha az olacaktı…
Nereden mi biliyorum?
Hemşehrisi ve rakibi Bahçıvan Şehmuz’dan…
Şehmuz; seçimlerin arifesinde elinde pırıl pırıl bir “KKTC Kimlik Kartı” ile gelmişti…
“Bak Hasan Usta” dedi… “Falan abim işimi bir günde yaptı… Tanrı nasip ederse hanımı da vatandaş yapıyoruz…”
“Aman” demiştim… “Elini çabuk tut… Bu Hükümet giderse işin olmaz…”
Şehmuz koştu ama hanımını “vatandaş” yapmayı yetiştiremedi…
Veysi’nin, bahçesine baktığı bir “tanıdık” siyasetçisi yoktu, o yüzden “vatandaş” olamadı… 15 günde bir “çıkış” yapmak zorunda ve her girişin, her çıkışın “maliyeti”ni hesaplayarak “gündeliğinin” üstüne ekliyor…
Kısacası; serbest piyasa tıkır tıkır işliyor…
Kıbrıslı, bu işleri yapacak “yerli” bulamadığı için de Mardinli Veysi dilediği “fiyatı” uyguluyor…
Bu; eve temizlik için Türkmen kadın çağıranlar için de geçerli…
Onlar da memleketlerine gönderecekleri “dolar” üzerinden fiyatlarını ayarlayarak Kıbrıslı’nın karşısında “hak”larını savunuyorlar…
Yabancı “işgücü” içinde bu iki “kesim” nisbeten iyi durumda…
Asıl “sömürü”ye muhatap olanlar ise “müteahhit” yanında inşaatlarda çalışanlar… Benzincide, dükkânlarda, marketlerde, dağıtım işlerinde olanlar…
Pakistanlılar, Nepalliler, Nijeryalılar…
Dönelim bizim bahçıvanlara…
Çitleri budama ve bahçeyi temizleme işini “vatandaş” Mardinli Şehmuz’a mı yoksa “vatandaş” olamayan Mardinli Veysi’ye mi vermeli?
Bizim “sol” söylemleri anımsayacak olursak, şöyle diyordu sendikacılar:
“Kaçak işçiler fiyatları düşürüyor, yerli işçilerin ekmeğini küçültüyor…”
“Saha”daki durum ise bambaşka… 15 günlük “izin”le gelen bahçıvan, vatandaş yapılan bahçıvandan çok daha fazla para istiyor…
Aklıma ilk gelen soru şu: Neden belediyeler ev ve bahçe temizliği için bir “mekanizma” oluşturmuyor?
Neden bir “şirket” kurarak kendi kentlerinin temizliğinde “ağırlıklarını” ve “standartları” koymuyorlar?
Bu kadar “liberalizm” belki sağ partiler için “mesele” değil ama neden “solcu” belediyeler bu alanda bir “adım” atmıyorlar?
“Ev temizliği” ve “bahçe temizliği” işlerini “sertifika”ya bağlamak, özellikle kentlerde düşünülemez mi?
“Temizlik” ve “çevre” ciddi bir iş ise buradan başlanamaz mı?
Neyse… Mardinli iki rakip bahçıvanın “vatandaşlığı”na dönelim…
Şehmuz, Ercan’daki muhaceret polisine hep yalvarır dururmuş…
Son gelişinde görevli acımasız çıkmış, 15 günlük “mühür” vurmuş…
“15 gün kurtarmaz…” diyormuş ama “anlayış” görmüyormuş…
Şehmuz’un tüm hesapları alt-üst olmuş… Gündeliğine “zam” yapmaya başvurması da bu yüzden olmuş…
Yoksa onun “dolar”la falan işi yok…
Bir tek derdi Ercan-Adana uçak bileti…
Şimdi Şehmuz diyor ki:
“Ya Veysi’nin kimliğini iptal edin, ya da bana da vatandaşlık verin… Yoksa birbirimizin gırtlağına sarılacağız… Ekmek parası bu…”
Haydi bakalım… “Dörtlü” bu işin içinden nasıl çıkacak?
Geçmiş Hükümet’in “vatandaş” yaptıklarının bir bölümünü “iptal” etmek elbette “doğru” bir politika idi…
Ama belli ki “süzgeç” çok iyi çalışamadı… Yanlışlıklar yapıldı…
Bence “adaletli” bir Yönetim “iptal” yaparken, bir başka uygulamayı da yapmalıydı…
Geçmiş Hükümet döneminde bir yığın “vatandaş adayı” Bakanlığa çağrılmış ve kendilerinden “gerekli evrakları” hazırlamaları istenmişti. Bu insanlar hastanelere koştular, raporlara dünya kadar paralar ödediler. Belgeleri tamamlayıp müracaat ettiler. Listeler hazırlandı. Bakanın önüne kondu. Her hafta “gollifa”lar dağıtıldı. Ama yüzlercesi de bu kadar hazırlıktan sonra tam “gol” olacağı sırada kaleden döndü…
Yani; kandırıldılar…
İçişleri Bakanlığı “iptal”leri yaparken, bekletilen listelerde hakkı olduğu halde yeterli “torpil”i olmadığı için bekleme listesinden öteye gidemeyenler için de bir çalışma yapmalıdır…
O listeleri gözden geçirmeli ve birilerine “haksızlık” yapılmasının önüne geçmelidir…
Ancak o zaman bu iş “adaletli” biçimde temize havale edilmiş olur…