Mayın konusu ve ilgisizlik

<p class="MsoNormal">Rum yönetimi başkanının güven artırıcı önlemler paketi çerçevesinde, KKTC sınırları içinde bulunan, mayın döşenmiş 28 alanın yerini gösteren haritaları da vereceğini açıklaması, oldukça önemli bir konudur.</p>...

Abone Ol

Rum yönetimi başkanının güven artırıcı önlemler paketi çerçevesinde, KKTC sınırları içinde bulunan, mayın döşenmiş 28 alanın yerini gösteren haritaları da vereceğini açıklaması, oldukça önemli bir konudur.

Çünkü bu mayınlar,kırsal alanlarda yürüyüş yapan, ağaçlandırma faaliyetlerinde çalışan kişiler, hayvanlarını otlatan ve avcılar için çok ciddi bir tehlikedir.

Aslında mayın döşenmiş alanlarının haritalarının bize verilmesi, güven artırıcı önlemden çok,bir insanlık görevidir.

Basına yansıyan haberlere göre, KKTC sınırları içinde bu güne kadar mayınlar nedeniyle 3 kişi yaşamını kaybetmiştir.Bazı kişiler de mayınların barış kuvvetlerimiz tarafından etkisiz duruma getirildiğini ileri sürüyor.

Fakat tüm mayınların etkisiz duruma getirilip getirilmediği resmen açıklanmadığı için, gerçeğin ne olduğu bilinmiyor.

Aslında barış harekatından bugüne aradan 41 yıl geçmesine rağmen, güneydeki yönetimin mayın döşenmiş alanların yerini açıklamaması, insancıl olmaması bir yana büyük bir insanlık suçudur.

Bu nedenle, sırf gerginliğe sebep olmamak safsatası ile, güneydeki yönetimin mayın konusundaki bilgileri bugüne kadar açıklamaması karşısında ses çıkarılmaması, barış severlik değildir.Bizim yerimizde Rum tarafı olsaydı, dünyayı başımıza yıkacaktı.

Özellikle hükümet,derhal gerekli bilgileri Birleşmiş Milletler aracılığı ile talep etmeli,mayın döşenmiş alanların temizlenip temizlenmediğini saptamalı ve bu konuda halkımızı bilgilendirmelidir.

Sırf gerginlik yaratılmaması düşüncesi ile konuya el atılmaması durumunda, ortaya çıkabilecek can kayıplarından hükümet sorumlu olacaktır.

Böyle vatandaşlarımızın yaşamını tehdit eden tehlike karşısında muhalefetin, Sivil toplum Kuruluşlarının  ve basının duyarlılık göstermemesi de oldukça üzücüdür.

Hele Anavatanın nükleer elektrik santrali kurma girişimleri karşısında bile, orantısız tepki gösteren, Rumlarla eylem düzenleyen ve Anavatanı yabancılara şikayet eden sivil toplum kuruluşlarının, böyle somut ve ciddi  tehdit karşısındaki suskunluğu ibret vericidir.

Çünkü, nükleer enerji santralleri sadece anavatanda değil, Ürdün, İsrail ve Mısır gibi komşu ülkelerde de yapılıyor.Bilim adamlarına göre de, son yıllardaki teknolojik ilerlemeler nedeniyle,nükleer santrallerde bir kaza çıkma ve insanlar için risk meydan getirme olasılığı yok denecek kadar azdır.

Ayrıca başka ülkelerde nükleer enerji santralleri kurulmasını önleme yetki ve gücümüz de yoktur.

Öte yandan sınırlarımızın içinde mayın döşenmiş alanlar bulunması, doğrudan doğruya insanlarımızın yaşamı için ciddi tehdittir.Bu potansiyel tehlikeyi ortadan kaldırmak da elimizdedir.

Hele sayın T.C Cumhurbaşkanı R.T Erdoğanın yaptığı samimi ve iyi niyetli uyarıcı açıklamayı bahane ederek, günlerce anavatanı kötüleyen ve eleştirenlerin, böyle ciddi ve yaşamsal tehlike karşısında güneydeki yönetime hiç tepki göstermemesi,anlaşılması zor bir tutumdur.

 

Kısaca belirtmek gerekirse, hükümet konu hakkında açıklama yaparak halkımızı bilgilendirmelidir.