Konuşurken kelimeleri boğazına düğümlenen acılı dede, torunu Hayal’i ‘Menekşem’ diye anlatırken gözyaşlarına boğuldu.
Bir neslin yok olduğunu anlatan acılı dede, 3 Şubat tarihinde koşa koşa bindikleri uçağa son kez bindiklerini KKTC’ye isimlerinin ‘altın’ harflerle yazıldığını söyledi.
Deprem anından itibaren çocuklarının Adıyaman’a enkaza koştuğunu kendilerinin de burada uykusuz her an gelecek bir haber için beklediklerini anlatan Gençalioğlu, “Nereden bilirdim Menekşem arabaya giderken bana son kez elini salladı” diyerek uzun uzun sustu.
Deprem sonrası hayli bilgi kirliliği olduğunu, depremden kurtulan öğrencilerin ilk uçakla ülkeye geldikleri akşam Havaalanı’na koştuğunu gözü yaşlı anlatan dede, “Çok bilgi kirliliği vardı. Alana geldik kimse bizi cevaplamadı, o gelen uçakta Hayal’im var umudu ile baktım uzun uzun ama benim Menekşem enkaz altındaydı” dedi.
Her bir ailenin evladını, torununu gözünden sakındığını yaşanan bu felaketle onlarca evin ışığının söndüğünü ifade eden acılı dede, “Ülke gelecek olan bir nesil kaybetti” dedi. İlk göz ağrısı torunu Hayal’in çok başarılı bir çocuk olduğunu anlatan Gençalioğlu, onlarca kişiye mezar olan otelin soruşturmasının ivedilikle yapılmasını, suçluların da en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.