Son zamanlarda sivil toplumda bireysel bazda başlayan sonrasında ise gruplar halinde gelişen bir hareketlilik seziyoruz. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Bir tanesi ve belki de en önemlisi siyasal kodlamamızda şiddete çok az meyil etmiş olmamız (74 öncesinde yaşanan olaylar bir kenara yazılması koşulu ile). Ama kimse filancı kişinin yaptığı bir açıklamadan ötürü hakkında tutuklama kararı çıktı diye bir haber okumamıştır. Bu tip hadiseler ülkemizde sınırlıdır hatta münferit demek daha doğru. Hal böyle olunca düşünce ve onun özgürce ifade edilmesi bakımından bizler özgür bir ülkede yaşıyoruz. Karşılıklı saygı temelinde, farklılıkları kabullenerek bir yaşam sürebileceğimize en azından toplum olarak bu kapasitemizin olduğuna ben inanıyorum.
Peki düşünen, sorgulayan bir toplum neden hak ettiği gibi yönetilmez? Bununda çeşitli sebepleri olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de Osmanlı sonrası gelişen siyasal kimlik bunalımı bizlerde bir başka anlamda kendini gösteriyor. Çeşitli alanlarda gösterilen başarısızlıklar, Türkiye ile girişilen edilgen ilişki biçimi, iradenin bizzat bizlerin siyasal iktidarları tarafından çarpıtılması, siyasal anlamda sorumluluğun üstlenilmesindense süreklilik arz eden bir biçimde bir suçlu aranması gibi çeşitli sebepler bir toplumun özgüven kaybına uğraması için yeterlidir.
De jure anlamda dünyada yok sayılmamız bu durumun oluşmasında da bir etkendir. Devlet adaleti temsil etmediği gibi yıllarca bu topraklarda yaşayan herkesi de kucakladığı söylenemez. Yaraları sarmayan, halkını sarıp sarmalamayan, güven vermeyen bir yapı bu topraklarda inşa edildiğinden, hor görülenler için onun üzerinden inşa edilen bir kimlik algısı da haliyle oluşmadı. Coğrafi bir temelimiz olsa da bu coğrafyanın tanıtımı için hangi yapıya atıfta bulanacağımız konusunda kararsısız.
Buradan devam edecek olursak olay ne yapılması gerektiği noktasında düğümleniyor. Aslında sanılandan çok daha basit bir cevabı var. Ne yapmak istiyoruz? Ben şahsen iyi bir eğitim veren Devlet’im olsun istiyorum. Fakirin de çocukları doktor, avukat, mühendis olabilsin istiyorum. Sağlık alanında bırakın kendi yurttaşlarına gereken hizmeti vermesini diğer ülkelerden de hasta kabul edebilecek kadar iyi bir sağlık sistemi hayal ediyorum. Bazen istemediklerimizde ne istediğimizi işaret edebilir. Torpil istemiyorum, adam kayırmacılık istemiyorum, ayrımcılık istemiyorum.
Yukarıda saydıklarım ve sayamadığım daha onlarca talebim dururken ne istediğimi ortaya koyduğumu düşünüyorum. Bunları yapmak için ne lazım? Bize siyasal irade lazım. Kararlılık lazım ve inanmak lazım. Başarabileceğimize inanmak. Neden olmasın ki sorusuna hangimizin verecek makul bir yanıtı var. Hiçbirimizin. Eğer yoksa karar verip yürümek lazım. Biz yapacağız demek yeterli değil elbette ama biz yapacağız demeyi ve yapmayı öğrenmeliyiz. Daha güzel bir ülke için hep birlikte yürümek lazım. Hep birlikte omuz omuza, dayanışarak, kardeşcesine yürümek… İşte tüm mesele bu…