“Misafir odası” siyasetine tekrar döndük mü?

Abone Ol

Misafir odası evin en değerli yeridir.

Bir nevi evin içindeki “yatır” konumundadır misafir odası.

Gizli ve gizemlidir.

Kapısı kilitli olmasa da genelde kapalıdır.

Ev halkının durduk yere misafir odasına girmeleri, vakit geçirmeleri pek tasvip edilmez.

Perdeleri ve varsa pencere panjurları da kapalı olduğundan içerisi de loştur ve bunun için gizemini dışarıdan da korur.

Geleni gideni olmasa da yine de itinayla belli aralıklarla temizlenir ve korunur.

Temizliği yapan neme lazım odadaki çeşitli ata yadigarı maddi ve manevi değeri olan objeler kırılır, zarar görür, yeri değişir, odanın düzeni bozulur endişesi ile her seferinde “aman ha dikkatli ol” diye uyarılır.

Evin hanımı temizliği yaparsa da ayni endişeler geçerlidir ve evin geriye kalan kısmına göre bir başka itinayla temizlik yapar.

Hedef misafir odasının mistik havasını korumak ve devamlılığını sağlamaktır.

Uzaktaki yakın akrabalar, dostlar Bayramda ziyarete geldiğinde misafir odası açılır. Komşu geldiğinde oturma odası, balkon ya da varsa bahçede ağırlamak uygun kaçar. Nasıl olsa onlar komşu olmanın verdiği konumun avantajı ile sizin her türlü halinizi en az sizin kadar hatta sizin gözünüzden kaçanları da katarak çok daha iyi bilir.

Ev sakinlerinin vitrinidir misafir odası.

Özel günler ve davetler için her zaman hazır tutulur.

İşte o günlerde misafir odasının perdeleri açılır.

Mevsimine göre pencereleri de açılır.

O gün için ev halkı en şık elbiselerini giyer.

Davranışlar ve konuşmaların kimyası ve içeriği değişir o odada.

Bir yerde misafir odası ile birlikte o evin vitrin yüzü ortaya çıkartılır.

Duyduklarınıza kanmayınız “biz buyuz” denir.

Diğer odalardaki, balkon ve bahçedeki davranışlarımızla bizi değerlendirmeyin, üzerinde durmayın unutun denir.

Bu uzun uzadıya misafir odası tasviri da nereden çıktı diyeceksiniz.

Türkiye’nin ne zaman başı iyice sıkışsa ve çıkış yolunu Batı ile ilişkileri düzeltmekte görse bu “misafir odası” psikolojisi devreye girer.

“Misafir odası” gösterilir batıya.

Tahmin ettiğiniz üzere, “misafir odası” bir metafor.

Psikolojik bir zihniyet haleti ruhiye durumunu temsil eder.

Söylemde en güzel lisan ve tavır takınılır.

Misafirin duymak istedikleri sıralanır.

Batının kafasını meşgul eden, çıkarları doğrultusunda yük olan konuların çözümünün mümkün olduğu ansızın dile getirilir.

“Hukuk reformu” denilir.

“Ekonomik güven” denilir.

Başka şeyler de söylenir ama bir de bizim Kıbrıs sorunu gelen misafirin hoşuna gidecek şekilde ifade edilir.

Bizim Kıbrıs sorunu da misafir odasının parçalarından biridir.

Misafir odasındaki o ata yadigarı objelerden biridir.

Yine böyle bir dönemdeyiz.

Misafir odasının kapısı açılmış perdeler çekilmiştir.

 
Yunanistan’la ilişkilerde üslupta yumuşamayla yeni bir sayfa açılmak istenmektedir. 
“Siz yolunuza biz yolumuza” resti çekilen Haçlı AB, geleceğimizi ayrı düşünemeyip yeni sayfa açmak istediğimiz kulüp olma noktasına tekrar gelmiştir. 
Yakındır AB ile dalaşarak değil ama konuşarak çözülemeyecek hiçbir sorunumuz olmadığı söylenecektir.
Arkasından Nazi artığı denilenler, aklından zoru olanlar sağduyu timsali Avrupa liderlerine de dönüşebilir.  
Amerikan emperyalizmi ve üst aklına açtığımız savaş da sulha bağlansın diye ABD yönetimine dil dökülür duruma da gelinir. 
Daha önce söylenenlerden “misafir odasında” bir bir dönülür.

Ha bu arada temsili olarak misafir odasına gelenler kafayı yandaki odalara uzatıp baksa durumun misafir odasına göre çok daha farklı olduğunu görebilir.

Evin diğer odalarının havası ve uygulamaların günlük hayatı ve geneli temsil ettiğini anlarlar, birinci elden görürler.

Hoş bunu da bilmiyor değiller.

Yine de evin reisinin göstermek istediği “misafir odası” ısrarı içeride sırıtsa da bir şey vermeden soyut olarak ilişkileri düzeltmiş gibi görünmekten somut olarak ne kazanırız düşüncesi “uzaktaki yakın dostlar” nezdinde ağır basıyor.

Günün sonunda da önemli olan eve misafir gelenlerin ne görmek ve düşünmek ve nasıl yorumlamak istedikleri ile alakalıdır.

Sebebi ziyaretlerinin ne amaçla olduğu ile alakalıdır varacakları sonuç.

 
Bir bakarsınız AB ilişkilerinin düzelmesi Kıbrıs sorununun çözümü ile direk ilişkilendirilir.
Misafir odasına gelenler diğer odalardaki durumu görmezden gelip dile getirmenin karşılığı diplomatik dille” jest bekliyoruz” derler.
Karşılığı olacak şekilde Maraş jest olarak istenir.
Bir bakarsınız iki devlet söylemi de federasyon olsun diye ortaya atılan siyasi manevraydı denilir.
Bütünlüklü çözüm yerine federasyona ara çözümlerle ilerlenmesini konuşur oluruz.
Biz zaten işlenmeye hazır hamur haline getirildik.
Hangi kalıba sokmak istersen girmeye hazır hem sağda hem de solda siyasetçiler yetiştirmiş! durumdayız.
Varlığımız şaibeli, ağırlığımız havadaki tüy misali Türkiye nezdinde artık tartışma konusu bile değildir.
Bir bakarsınız iki devlet söylemi de federasyon olsun diye ortaya atılan siyasi manevraydı denilir.
Misafir odası performansı inandırıcılıktan uzak olsa da hiçbir temsili popülist söyleme dayalı şov bedavaya gelmiyor.