Müdahalenin anatomisi: Minare de köy de gözüktü (3)
Meclis Başkanlığı seçiminde bir yol kazası yaşanmıştır ama şu anda siyaseti meşgul eden parti genel sekreteri seçimi ile ilgili yazılanlardan da görüldüğü üzere bunun bir şekilde telafi edilmesi için büyük bir telaş ve çaba vardır, çünkü bu denklemin önemli bir parçası Eroğlu soyadıdır.
Meclis Başkanlığı yol kazasından sonra öyle genel sekreterlik ile değil bakanlık ile taçlandırılacaktır. Bu konuda muhatap da Eroğlu değildir. UBP-HP koalisyonu kurulurken başarılamayan ne oldu da şimdi bu kadar elzem hale gelmiştir diye sormak ve düşünmek bile hangi istikamette yol aldığımız için yeterli bir veri değil midir?
Ankara’dan kişi bazında gelen siyasi tercihi emir telaki edip oluşturduğu baskıyı yönetemeyenler bildiklerini bile yapmaktan aciz duruma düştüğü için Meclis Başkanı seçme konusunu da başlarına giymiş olmaları aslında müdahalelerin niye yapıldığı ve bunun arkasından daha nelerin gelebileceği ile ilgili ipucu değil midir?
Resmi tamamlamaya devam edelim.
UBP’ye tavır alıp seçim sonrası da kendi kurucusu olduğu partisinden yediği kazıktan sonra DP ile arasına mesafe koyan Serdar Denktaş’ın dönüp hükümet kurulmasındaki etkin sonuç alıcı rolü ve bunun içerisinde hükümet kurulması aşamasında oğlunun UBP saflarında gözükmesi DP’nin siyasi geleceği ile ilgili de anlamlı bir veri değil midir? Şu anda gündemde olmayan T.C. Dış işlerinde diplomat olan diğer bir Denktaş’ın bu denklemin içerisine dahil olması da ihtimal dahilindedir.
Yeni nesil Eroğlu ve Denktaş soyadlarını, temsil ettikleri özgül ağırlıklarıyla UBP’yi dönüştürmek istedikleri noktaya getirecek “Truva atının” toplum tarafından görünen ayakları olarak kullanmak istiyorlar.
Bu resmin içinde olurda uyumsuzluk yaşanırsa yeri geldiğinde basit bir telkin ile Eroğlu ve Denktaş’ a karşı tavır almaktan çekinmeyecek Tatar ve Saner var. Kendi kendini sigortalamış bir yapı ile hareket ediliyor.
YDP ve DP ile bu “dörtlü” ayni çatı altına girseler de aralarındaki değişkenlik gösteren güç dengesine dayalı rekabeti istenilenleri yasama ve yürütme yoluyla yapmak için kullanılacakları siyasi bir algoritmanın çıkmasına sebep olmuştur.
Hem Ersin Tatar hem de Ersan Saner’in yeri geldiğinde Eroğlu’na karşı duruşları da elbette bilinen ve bundan dolayı her ihtimale karşı onları tercih sebebi olarak bir adım öne çıkaran unsur olmuştur.
Tüm bu unsur ve gelişmeleri toplayıp yanına da UBP’yi topluma “aksi halde maaşlar ödenmez para akışı durur ha” denilerek hem kamuya hem de özel sektöre tek alternatif olarak sunmak “niye müdahale” sorusunu farklı bir anlam taşır duruma getirip basit bir adam kayırmacılığının ötesine taşımıyor mu?
Toplumun sağ kesimine mal olmuş ‘’sembol’’ soyadları üzerinden laiklik de yerli İslami unsurlar ile bir sonraki seçimlerde birlikte devreye sokulursa şaşırır mısınız?
Gidişat bu yöndedir. Olacaksa böyle olur.
Son 20 yılda 70 km kuzeyimizde nelerin hangi oluşumlarla nasıl yaşandığını hiç mi fark etmediniz? İlle de kendi başınıza geldikten sonra mı ders alınması lazım?
Bundan dolayı münferit gibi gözüken gelişmelerin büyük resimde neye hizmet ediyor olma ihtimalini göz önünde tutarak yorumlamakta bundan dolayı fayda vardır.
Bir süredir seyir eylediğimiz, benimdir denilecek siyasi oluşumun nasıl hayata geçirileceğinin operasyonel planıdır.