KKTCde bazı Kişiler sırf yabancılara yaranmak, bazı kişiler de ilerici , çözümden ve barıştan yana görünmek amacı ile, toplumlar arası görüşmelerde mülk konusunda, Rum tezlerini savunmakta ve KKTC koçanlarını tartışma konusu yapmaktadır.
Toplumlararası çatışmaları başlatan Rum tarafının, Türklere 1963-74 döneminde sebep olduğu maddi ve manevi zararları göz ardı ederek, bir de kuzeyde kalan eski mallarına yeniden sahip olmak istemesini haklı göstermeğe çalışıyorlar.
Oysa şimdiye kadar dünyanın hiçbir döneminde ve yerinde, saldırgan ve savaşı başlatan tarafın bir de kayıpları için tazmin edildiği görülmedi.
Yakın geçmişte Çekoslavakyadan sürülen 3 milyon Almanın taşınmaz mallarına hiç ödeme yapılmadan el konulmuştu.
Balkanlardan göç etmek zorunda bırakılan Türklerinmallarına da, hiç tazminat ödenmeden el konulmuştur.
KKTC uluslararası tanınmış olmamakla birlikte varlığı ve yasaları ABD Federal Mahkemesi http://online.wsj.com/pu…/resources/documents/PLOPAbrief.pdf) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(..(AİHM’in http:hudoc.echr.coe.int/sites/eng/gapes/search.aspx…) tarafından tanınmıştır. Bu nedenle KKTCnin verdiği tapular yasal ve geçerlidir. Elinde KKTC tapusu tutan Türklerin, bir de oluşturulacak komisyonda uğraştırılması hatadır.
Görüşmelerde sırf Rum tarafının anlaşmaya razı edilmesi amacı ile, ödün verilmesini savunan ve değişik görüşte olanları da çözüm istememek, hak yiyici, gaspçı diyerek haksızca suçlayıp susturmaya çalışanlara, istatistiki gerçekleri hatırlatmakta yarar görürüm.
Tarım ve Tabii Kaynaklar Üyeliği 1970 yılı raporuna göre:
1.Ada çapında ekilebilen tüm tarım arazi alanı: 2,698,000 Dönüm;
2.Türklerin sahip olduğu tarım arazisi alanı :751,200 Dönüm ( %26)
3.Tüm ada halkının hak sahibi olduğu orman alanı : 1,296,500 Dönüm (%8.8)
4.Tüm Kıbrısta Tarıma uygun olmayan arazi alanı :1,095,000 Dönüm(%15.9)
5.Yerleşim yerleri yollar, derelerin kapsadığı alan : 480,000 Dönüm (%7)
Türk mallarına ek olarak, adanın %27.5i olan orman, mera ve hali arazilerinde de hakkımız vardır. Ayrıca adanın her iki tarafında olağanüstü değere sahip, halen Evkafın adına kayıtlı olan ve sahtekarlıkla Rumlarca gasp edilen arazi alanı da dikkatealınmalı.
Toplumlararası çözüm görüşmelerinde evkaf malları konusunda bilim, hukuk ve belgelere dayanarak gerçekleri ortaya koyan eski Baş hakim Sayın Taner Erginel ile Evkaf Müdürü sayın Taner Dervişin görüşlerinden mutlaka yararlanılmalı .
Kuşkusuz ayni adada yaşayan iki halkın artık barış anlaşması yapmaları, tüm ilgili tarafların çıkarınadır.
Ancak sadece Türk tarafının istemesi ile Rumlarla bir anlaşma yapılması mümkün değildir.
Sadece Rum tarafının istediği ödünlerin verilmesi de , Türk tarafının savaşta yenilgiye uğratılmış taraf gibi, teslim anlaşmasını kabul etmesi anlamında olur.
Sonuç olarak, halen Rum yetkililerinin açıklamaları, yaklaşık yarım asırdan beri sürdürülen çözüm görüşmelerindeki tutumlarında değişiklik olmadığınıve adanın tümüne sahip olmasına zemin hazırlayabilecek çözüm peşinde olduklarını gösterir.
Bu nedenle halen yürütülmekte olan görüşmelerde, Rum tarafının adanın tümüne egemen olmak idealinden vazgeçmemesi durumunda, artık arkalarından daha fazla koşmaktan vazgeçerek, birleşme dışındaki çözüm seçeneklerine yönelmeliyiz.