Mülkiyet, toprak, dönüşümlü başkanlık görüşmeleri tıkamıştır

<p class="MsoNormal">Rum Görüşmeci Mavroyannisin

Abone Ol

Rum Görüşmeci Mavroyannisin  18 Şubat tarihli Simerini gazetesinde yer alan açıklamalarına bakılırsa;   Kıbrıs sorununun  çözümü konusunda “kırmızı çizgilerini” sürekli artıran Rum Yönetimi , bu kez Türkiyenin  KKTCye vermiş olduğu kredilerin bağışlanmasını istedi. Türkiyenin   2014 yılına kadar KKTCye vermiş olduğu yaklaşık 8.5 milyar dolarlık kredinin tamamen bağışlanmasını isteyen Rum müzakereci Andreas    Mavroyannis , aksi halde   Kıbrıs sorununun çözülemeyeceğini   söyledi…

Mavroyannis, “Mülkiyetin  %90ı çözüldü  diyen  BM Genel Sekreterinin  Kıbrıs Özel Danışmanı   Espen Barth Eideyi de eleştirerek “saçmalıyor” dedi.

Mülkiyet konusunda  ortaya çıkacak  tazminattan  memnun kalmayanların  daha sonra  mahkemeye başvurabileceğini açıklayan Mavroyannis, “Hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar gidebilir” şeklinde  konuştu.

Gelinen aşamada “Yönetim ve Mülkiyet, müzakereleri kilitledi”. Müzakerelerde, “Yönetim ve  Mülkiyet” konularında yaşanan temel anlaşmazlıkların , süreci  frenlediği  ve görüşmelerin  tamamlanmasına  ilişkin  yapılan planlamaları etkilediği belirtildi.

Yönetim konusunda  , dönüşümlü başkanlığa  ilişkin  anlaşmazlık devam ederken , her iki taraf da  tezlerinde  ısrar ediyor. Mülkiyet  konusunda  ise  önceliğe kimin sahip olacağı  noktasında  anlaşmazlık bulunuyor.

Rum tarafı olası bir siyasi çözümde Federal devletin ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin dönüşümüyle oluşmasını istemektedir.  Kıbrıs Türk halkının ise bu Rum devletine ‘azınlık olarak yama olmasını istemektedir. Bu kabul edilemez durumu Kıbrıs Türk halkının acaba kaçta kaçı kabul ediyor?

Gün geçmez ki  Rum liderliği kırmızı çizgilerini artırarak sıralamasın !.. Türk tarafı ise Federasyona odaklanmış  siyasi bir çözüm adına    masada oturmaya devam ediyor…

Rum liderliği  federal devlet çözümünde Rumların ilk şartı, KKTCnin  ortadan kalkmasıdır.  Böyle bir çözüme gidilirken Kıbrıs Türk halkının, özgürlüğünden ,    siyasal  eşitliğinden, determinasyon  hakkından, toplumsal egemenliğinden vazgeçmesi istenmektedir.

Başpiskopos II. Hrisostomos: Bundan böyle müzakerelerin  kaplumbağa hızında devam edeceğini söyledi ve  “Türkiyenin uzlaşmaz tezlerinden geri çekilmemesi halinde çözüm zordur” dedi.

Kıbrıs Rum tarafı haritanın Annan Planındaki orandan fazla olması gerektiğini  savunuyor. Rum tarafı  Annan Planında  öngörülen  yerler dışında    başka toprak tavizlerinin olmasını isterken   Türk tarafı toprakla ilgili olguların 2004ten  bu yana  değiştiğini ve Annan Planı üzerinde   tartışılamayacağını  belirterek  , daha az topraktan söz ediyor.

Rumların hedefi en az 100 bin  kişinin  Kıbrıs Rum oluşturucu devletçiği idaresi altında geri dönmesidir. Bunun yanında Kuzeyde oluşturulacak devletçiğe de bir o kadar Rumun yerleştirilmesini ve  de Karpaza da ayrı bir Rum bölgesi oluşturulmasını istemektedir.

Kıbrıs Türk tarafı ,  Kıbrıs Türk  oluşturucu devletçiğinin  sarih toprak ve nüfus  çoğunluğuna sahip olması gerektiği tezinde ısrar ediyor. Rumlar ise bunu daha fazla Rumun    geri dönüşünü kısıtlayan  bir yaklaşım olarak  değerlendiriyor…Rum tarafı Toprağın  mülkiyetle birlikte  müzakere edilmesi gerektiğinde  ısrar ediyor. Kıbrıs Türk tarafı buna itiraz ediyor”…

Anastasiadis, “… Maraş ve .Güzelyurt (Omorfo) olmadan  Toprakta anlaşmaya  varılamaz…” diyor.  Rum Meclis Başkanı Omiriu da  Anastasiadis ile ayni düşünce  içinde  olup “Güzelyurt olmadan çözüm olmaz” diyor.

 GKRY eski Başkanı Hristofyas da yakın geçmişte  bir kayıp cenazesinde Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak yapmış olduğu konuşmada KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncıya gönderdiği mesajda: “Gerçekten çözüm istiyorsa  , nüfus  ve toprak çoğunluğu ile Güzelyurtun iade edilmemesi   gibi gerçeği tahrif eden söylemlere son vermeli” dedi.

Sonuç olarak; devam eden görüşmelerde iki toplumlu, iki bölgeli federal çözüm çerçevesinde oluşturulmak istenen Birleşik Federal Kıbrıs gibi bir siyasi çözümde KKTCne yer yoktur. Şimdilerde görüşme  masasında Rumların hedefi  BM parametreleri  yerine AB normları ve dört temel özgürlük çerçevesinde üniter bir devlet  oluşturmaktır…. Böyle bir siyasi çözüme Kıbrıs Türk Halkı asla ‘evet demeyecektir….

Mülkiyet, Toprak ve Dönüşümlü Başkanlık konularında kesinlikle uzlaşma yoktur ve olmayacaktır.  Günün sonunda Garanti Anlaşmaları da gündeme gelecektir. Tarafların garantiler konusundaki kırmızı çizgileri de ortada iken  taraflar  neden hala daha görüşme masasında oturmaya   devam ediyorlar?

 

Tek çare vardır!.. O da  Rumların  Kıbrıstaki gerçekleri kabul ederek bağımsız ve egemen iki devletin birbirini karşılıklı olarak tanınmasına giden  yolu açmasıdır…