Rum basınında yer alan ve ardından yerel basınımıza konu olan “Mülkiyet ve Toprak” konusunda varılan ilke anlaşmasının detayları ortaya çıkmaya başladı. Rum basınına göre Mülkiyet hakkı temel ilke olarak tanınıyor ve artık iki bölgelilik ilkesinden çıkartılıyor. Rumlar geri dönecek deniliyor...
Rum basınına göre Kıbrıs Türk tarafı , toplu mal mübadelesi tezini değiştirip etnik köken temelinde iki bölgelilik anlayışını iptal etti…. Bir göçmenin öteki toplumun oluşturucu devletinde dahi malına geri dönme olasılığı açık bırakıldı…. Buna göre toprak düzenlemeleri temelinde daha çok Rum göçmenin Rum idaresi altında geri dönmesine olanak tanınacak. Mülkiyette kişisel mülkiyet hakkına saygı duyulacak. Mülklerin sahiplerinin ve bugünkü kullanıcılarının önünde tazminat, takas ve iade seçenekleri olacak deniliyor.Mahkeme niteliğindeki “Bağımsız Mülkiyet Komitesi” 1 Türk, 1 Rum ve gerektiği hallerde 1 de yabancı üyeden oluşacak…
Müzakere sürecini değerlendiren Rum Hükümet sözcüsü Hristodulidis: “… Anastasiadis, ‘bireysel mülkiyet hakkının tanınması konusunda anlaşmaya vardı, Türk tarafının , daha önce mülkiyette bütünlüklü takası savunarak hak sahipliliğinde ‘kişisel hakkın tanınmasını kabul etmediği göz önünde bulundurulduğu zaman , bu çok önemli bir gelişmedir…..” dedi.
3 Ağustos 2015 tarihli Diyalog Gazetesinin manşet haberi aynen şöyle idi : Rumların açıkladığı ‘mülkiyet Planının gerçekleşmesi durumunda ‘Türk ve Rum mülk sahipleri arasında yaşanabilecekler konusunda uyarıyoruz : “ÇATIŞMA ÇIKAR”.
Güney Kıbrısta yayımlanan Politis gazetesinin ‘güvenilir kaynaklardan elde ettiği bilgilere dayanarak yakın geçmişte manşetinde yayınladığı haberde, esas sorunların Kıbrıs Türk sınırları içerisinde başlayacağı , hak sahipliliğinin burada da var olmaya devam edeceği , ancak kriterlerin kullanıcı haklarını da göz önünde bulunduracağı belirtilmektedir.
Örneğin Girne kökenli bir Kıbrıslı Rumun buradaki evini talep etmesi ve evin kullanıcısının Baf göçmeni Kıbrıslı Türk olması durumunda , bunu hemen alamayacağı, evin yeni statüsünün Komite aracılığıyla müzakere edileceği bildirildi. Kıbrıslı Türkün Bafta mülkü bulunması halinde takas talep edebileceğini savunan gazete , ayni şeyin Limasoldaki evini talep eden Kıbrıslı Türk için de geçerli olacağını belirtti.
Gazete ayrıca, Rumların , çözüm sonrasında evlerini ziyaret edebileceklerini, eğer evlerinde birinin oturmaması durumunda buna hemen sahip olabileceklerini , eğer oturuluyorsa kira isteme , satma veya kalanların taşınması için belli bir süre verme haklarına sahip olacağını ileri sürdü.
6 Ağustos 2015 tarihli Diyalog gazetesi manşetten verdiği “DİRENİZ” başlıklı haberinde: Diyalog Medyayı ziyaret eden Güzelyurt Sivil Toplum Platformu Temsilcileri , müzakerelerden duyulan rahatsızlığı dile getirerek , hem Türk ve hem de Rum liderliğine , “DİRENME” mesajı gönderdi. Taviz söylentileri yüzünden herkesin huzursuz olduğuna dikkat çeken heyet üyeleri , “Bir daha göçmen olmak istemeyiz” diyerek Güzelyurtu terketmeyeceklerini söyledi. Gazete, BMnin huzurunda Nüfus Mübadelesi yapıldığını anımsatan Güzelyurt Heyeti olası bir çözüm durumunda yeniden Bafa dönmek istemediklerini belirterek, “Hiç kimse bizleri Rum İdaresi altına sokacak bir anlaşmaya zorlayamaz. Her ne pahasına olursa olsun direneceğiz” mesajını verdi diyor.
Yazılanlar çizilenler doğruysa 40- 41 yıl önce Baftan Güzelyurta göçmen olarak gelenlere şimdilerde evlerinizi boşaltınız, Güzelyurttan göçmen olan Rumlar gelip yerleşecektir denilebilecek. Güzelyurta Baftan göçmen olarak gelen Türk belki de Baftaki evinde 3-5 sene oturmuştur ama Güzelyurtta 40-41 yıldan beri ikamet ediyor. Konu Kıbrıs Türklerinin 40 yıldan beri kurulu bir düzeni vardır. Şimdi bu adam evinden nasıl çıkacak ve/veya nasıl Rum idaresinde kalacak!..
7 Ağustos 2015 tarihli Volkan gazetesi ön sayfadan verdiği “Av Tüfekleri Hazır” başlıklı haberinde : Rumlar, Rum Kurucu Devletinin Yönetimine bırakılacağı açıklanan bölgelere akın etmeye başladı…. Mallarının ellerinden alınacağı tehlikesiyle karşı karşıya kalan vatandaşlar büyük tepki içinde denilmektedir.Bu arada Volkan gazetesi yaşananlarla ilgili olarak ayni sayfada şu örnekleri verdi:
AKDOĞAN: Vatandaşların tedirginliği her geçen gün daha da büyürken , önceki gün bir Rum, elinde eski tapusu ve haritayla Akdoğandaki bir işyerinin kapısına dayandı. “Ben bu dükkanın sahibiyim, sen burayı ne zaman terk edeceksin” diye soran Ruma vatandaş çok sert tepki gösterdi.
GÜZELYURT-AKÇAY: Bu arada Güzelyurtta bir eve giden bir Rum da “bu ev benimdir” diyerek söz konusu evde oturan vatandaştan aylık 200 Euro kira istedi. Bazı Rumlar da Akçaya giderek , portakal bahçelerinde incelemelerde bulundu.
YEŞİLKÖY-TÜRKMENKÖY: Yeşilköyde ise bazı Kıbrıslı Türklerin rehberliğindeki Rumlar eski evlerini ziyaret etti ve “yakında döneceklerini” söylediler. Bazı Rumlar ise Türkmenköye giderek evlerini ziyaret ettiler.
VATANDAŞLARIN TEPKİSİ: Gazetemizi arayan bazı vatandaşlar da yaşanan bu olaylara çok sert tepki gösterirken , “ölüm pahasına da olsa Ruma ne para vereceğiz , ne de evimizden çıkacağız, av tüfeklerini de hazırladık” dediler.
Yine 9 Ağustos 2015 tarihli Volkan gazetesi Ön Sayfasında yer alan habere göre elinde 1974 öncesi eski tapusu olan bir Rum Karaoğlanoğlu Muhtarı Hüdaverdi Tutkunun kapısına dayanarak “Bu mal benim, hemen boşalt. Bu araziyi başka birine satacağım” dediğini yazıyordu.
Bu ve buna benzer örnekler KKTCnin her yanında yaşanmaya başladı!... Daha bunlar başlangıç!...
Kritik bir süreçten geçiyoruz. Rum basını kanalıyla gelen mesajlar özellikle mülkiyet konusunda kabul edildiği iddia edilen kriterler; Kıbrıs Türk halkının yaşamını alt-üst edebilecek kadar önemlidir.
Şahısların bire-bir yaşayacakları ve yaşatacakları sorunları düşünmek bile istemiyorum. Dahası böylesi bir siyasi çözümde iki bölgelilik çok kısa bir süre içinde ortadan kalkacaktır. Kıbrıs Türk halkı “Azınlık” durumuna düşecektir.
Büyük güçlerin bilgisine getirmek durumunda olduğumuz konular vardır. “… Rum yanlısı tutumunuzdan vazgeçiniz... Önce İnsanın yaşam hakkı gelir, mülk hakkı ikinci planda kalır... Kıbrıs Türk halkı için de “İnsan Hakları”nın var olduğu düşünülmelidir…”
Sonuç olarak; Olası bir siyasi çözümde Rumun mülkiyet hakkının temel sayılması durumunda Kıbrıs Türk halkı Girit misali yok olup gidecektir!...1974 Barış Harekatıyla ve Türk askerinin Kıbrıstaki varlığı dolayısıyla Kıbrısa barış ve huzur gelmiştir. Bu barış ve huzuru Kıbrıs Türk ve Rum halklarına çok görenler vardır. Orta Doğu kaynarken Kıbrısta niye barış ve huzur olsun diye düşünen büyük güçler Rum liderliğine destek ve umut vererek ve de onları kışkırtarak Kıbrıs Türk ve Rum halklarını huzursuz etmeye başladılar.
KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı ile KKTC Başbakanı sayın Kalyoncu, “Endişeye mahal yok” açıklamasını yaptılar. Ancak bilinmelidir ki Kıbrıs Türk halkı diken üzerinde oturmaktadır!...
Kıbrıs Türk halkı olarak bize düşen görev birlik ve beraberlik içinde hareket ederek siyasi eşitliğimize ve egemenliğimize sahip çıkarak anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantisi altında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini geleceğe taşımak , tanınmasını ve tanıtılmasını sağlamaktır….