I.Dünya Savaşında İttifak devletlerinin mağlup olması üzerine Osmanlı Devleti de 4 gün devam eden görüşme süreci sonrası 30 Ekim 1918 akşamı Mondoros Ateşkes Antlaşmasını imzalamak durumunda kalmıştı..
Bu gelişmenin ardından Osmanlı Devleti toprakları resmen işgale hazır hale gelirken İtilaf Devletleri’nin Anadolu’yu işgale başlamasıyla asıl emellerini ortaya koyuyorlardı. O günde öncelikle Urfa, Antep, Maraş, Adana , Antalya ve Osmanlı Devleti’nin merkezi İstanbul düşman kuvvetlerince işgal edilmişti.
Nitekim, 30 Ekim 1918 Mondoros Mütarekesi’nin ardından 13 Kasım 1918’de İngiliz ve Fransız donanmalarının İstanbul Boğazı’na gelmeleriyle fiili işgal dönemi başlarken, bu işgal durumu kısa bir süre sonra ilan edilerek 16 Mart 1920’de resmiyet kazanacaktı..
23 Temmuz-7 Ağustos 1919 Erzurum Konferansı ve 4 Eylül-11 Eylül 1919 Sivas Kongrelerinde; “Milli sınırlar içerisinde ‘vatan’ bir bütündür, parçalanamaz.. Manda ve himaye kabul edilemez.. Kuvay-ı Milliye’yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak esastır” deniliyor ve de Kurtuluş Savaşı millete mal ediliyordu. Erzurum ve Sivas Kongrelerinde milli iradeye dayalı bir hükümetin kurulması ilk hedef olarak belirlendi ve de tüm şehirlere telgraflar gönderilerek halkların kendilerinin bir temsilci seçmesi istendi..
Türk Kurtuluş Savaşı’nın en iyi bir şekilde Ankara’dan yönetileceğini düşünen Mustafa Kemal Atatürk, gitmeyi kararlaştırdığı Ankara’ya 27 Aralık 1919 tarihinde saat 14.00’te Dikmen sırtlarından geldi..
..Ankara halkı, Atatürk’ü ve temsil heyeti üyelerini büyük coşkuyla karşıladı ve bu karşılama Ata’yı oldukça duygulandırdı. Atatürk, kendisini ve temsil heyetini coşkuyla karşılayan Ankara halkına teşekkür etti…
..Atatürk’ün Ankara’ya gelişi, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve Kurtuluş Savaşı’nın başlatılması için oldukça önemli bir olaydır. TBMM’nin kuruluşu ve Türk ordusunun kurulup çalışmalarına başlaması gibi birçok gelişme ve hazırlık yapıldı. Ankara o günde Milli mücadelenin merkezi haline gelmişti..
..Mustafa Kemal Atatürk, Heyeti Temsiliye’yi temsilen Meclisi Ankara’da toplanmaya çağırdı. Ve 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı bir bildiri ile meclisin 23 Nisan 1920 tarihinde toplanacağını duyurdu. 23 Nisan Cuma günü Hacı Bayram Camii’nde kılınan Cuma namazının ardından dualar ile Meclis açıldı. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i hukuk Cemiyeti ve Meclis-i Mebusan üyelerinden oluşan 324 milletvekili ile kurulan Meclis, zorluklar nedeniyle 115 milletvekili ile açıldı. Ayni gün gerçekleşen toplantıda meclis adının “Türkiye Büyük Millet Meclisi” olmasına karar verildi.. Kaynak: https://www.haberturk.com/tbmm-nin-acilisi-egemenlik-kayitsiz-sartsiz-milletindir-turkiye-buyuk-millet-meclisi-tbmm-nasil-acildi.2655918
23 Nisan 1920 tarihinde, parlamento geleneklerine göre, en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili Şerif Bey, Başkanlık kürsüsüne çıkarak yaptığı konuşma ile Meclis’in ilk toplantısını açtı. Şerif Bey, “Bu yüksek Meclis’in en yaşlı üyesi sıfatıyla ve Allahın yardımıyla milletimizin iç ve dış tam bağımsızlık içinde alın yazısının sorumluluğunu doğrudan doğruya yüklenip, kendi kendisini yönetmeye başladığını bütün dünyaya ilan ederek, Büyük Millet Meclisi’ni açıyorum” dedi.
Mustafa Kemal Atatürk; Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, Türk Milletinin temsilcileriyle kurarken 23 Nisan 1920 Türk Milleti için çok önemli bir dönüm noktası olacaktı..
Netice itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi, düşman işgali altındaki Anadolu ve Rumeli topraklarında, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Türk Kurtuluş Savaşı’nı başlatacak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda önemli adımlar atılmasını sağlayacaktı..
24 Nisan 1920 tarihinde TBMM yaptığı ikinci toplantısında Mustafa Kemal Atatürk’ü Meclis Başkanlığına seçti. Mustafa Kemal Atatürk, kendi öncülüğünde kurulan TBMM’nin başkanlığını; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak seçildiği gün olan 29 Ekim 1923 tarihine kadar sürdürecekti…
23 Nisan 1920’de Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde TBMM’ni kurulurken yeni bir Türk devletinin de temelleri atılıyordu… 23 Nisan 1920; egemenliğin Hanedandan alınıp Türk milletine devredilişinin resmen başlangıcını oluşturan bir devrimin tarihidir.. 23 Nisan 1920; sadece TBMM’nin kuruluş günü değil; ayni zamanda demokratik parlamenter rejimin temellerinin de atıldığı bir gündür…
23 Nisan 1920 Türk Milleti için olağanüstü önemde bir dönüm noktasıdır. 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasıyla yeni bir Türk devleti kurulmuştu. Türk milletinin egemenliğine dayalı bir yönetim benimsendiği için de adının doğal olarak Cumhuriyet olması gerekiyordu. Ancak o günde var olan siyasal ortamın uygun olmaması nedeniyle rejimin adı konulmadığı gibi devletin de adı o dönemde Büyük Millet Meclisi Hükümeti olarak adlandırılıyordu..
O günde hem Saltanata hem de işgal güçlerine karşı Milli Mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal Paşa, Parlamenter rejimi ve hukuk devleti ilkelerini bu tarihten itibaren resmen yürürlüğe koyuyordu..
Günümüzde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaktadır. Bunun yanında , Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın , uluslararası eğitim, bilim ve kültür konularının çatı organizasyonu olan UNESCO, Türkiye’nin önerisi üzerine, bunu dikkate alarak her yılın 23 Nisan gününü “Dünya Çocuk Günü” olarak ilan etmiştir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik bayramını çocuklara armağan ederken Atatürk’ün hedefinde genç nesillere , genç kuşaklara milli egemenliğin hangi zor şartlar altında kazanıldığını , ne denli büyük özverilerde bulunarak elde edildiğini anlatmak istiyordu.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “…Kurtuluşumuz ancak Türk ulusunun milli gücüne dayanan Tam Bağımsızlıkta ve Egemenliktedir …. Eşitliğin de Adaletin de temeli Milli Egemenliktir…” diyordu. DEVAM EDECEK…