MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE 19 MAYIS 1919’A GİDEN YOL (3)

Abone Ol

 Mondoros Ateşkes  Antlaşması 30 Ekim 1918 günü saat 20.03’te imza edilirken 31 Ekim 1918 günü ö.s  yürürlüğe girmesi  kararlaştırılmıştı..

Osmanlı Devleti toprakları üzerinde menfaatleri olan ve bir an önce bu topraklara  sahip olma  isteğini duyan I. Dünya Savaşı galibi Sömürgeci Devletler , 30 Ekim  1918  Mondoros Antlaşması ile beklentilerine  ulaşıyorlardı.  Mondoros  Ateşkes Antlaşmasına göre Boğazlar, Limanlar, Ulaşım ve Haberleşme araçları, Silahlar İtilaf devletlerine teslim edilecekti..

Mondoros Ateşkes Antlaşmasının 7. Maddesine göre; İtilaf Devletleri  güvenliklerini  tehdit eden bir durum olursa istedikleri yeri işgal  edebileceklerdi. Antlaşmanın 24. Maddesine göre de  6 Doğu İlinde herhangi bir  karışıklık çıkarsa buralar işgal edilecek deniliyordu. Bundan  da amaç Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurmaktı..

 30 Ekim 1918  tarihi, Osmanlı Devleti’nin parçalanıp dağılmasını ve işgal edilmesinin başlangıcı ve  Osmanlı Devleti’nin sonu olacaktı. Atatürk:  “Bu işgalle Osmanlı Devleti kendisini kayıtsız ve şartsız teslim etmiştir” diyordu.

Atatürk, 30 Ekim 1918 Mondoros Mütarekesi’ne karşı direnecekti. Nitekim,   30 Ekim 1918’de mayın tarama  bahanesiyle  İskenderun’a çıkmak isteyen  bir Fransız  müfrezesine izin vermeyen Atatürk,  31 Ekim 1918’de   Reyhaniye’nin, 3 Kasım’da Antakya’nın  işgal edilmek istenmesi karşısında ateş edilmesi emri verecekti..  Yine  Atatürk  5 Kasım 1918’de de  emrindeki 7. Ordu, 3. Kolordu ve 41. Tümen Komutanlığı’na çektiği telgrafla İskenderun Körfezi’ne çıkarma yapmaya  kalkacak İngiliz kuvvetlerine  ateşle karşılık verilmesini emretti..

Sadrazam Ahmet İzzet Paşa, 6 Kasım 1918’de Atatürk’e gönderdiği telgrafta İngilizlerin, Halep’teki ordularını  besleyebilmek  için İskenderun’dan yararlanmalarının   mütareke sırasındaki “İngiliz centilmenliğine” verilecek bir  karşılık olduğunu söyledi..

…Atatürk, 6 Kasım 1918’de “Geciktiren idam edilir” notuyla Sadrazam Ahmet  İzzet Paşa’ya gönderdiği şifre-telgrafta “İngiliz centilmenliğini” ve “Gönül alma yoluna gitmeyi anlamak nezaketinden yoksun   olduğunu” söyledi ve “Hoşgörülü olmayı çok sakıncalı bulduğunu” belirtti. “İskenderun’a her ne sebep ve bahane ile asker çıkarmaya  teşebbüs edecek İngilizlere ateşle karşılık verilmesini emrettim” dedi. “İngilizlerin aldatıcı muamele, teklif ve  hareketlerini, İngilizlerden fazla haklı ve  nazik  gösterecek ve buna karşılık gönül alıcı emirleri uygulamaya yaradılışım elverişli değildir” diye de ekledi.  Görevden ayrılmak istediğini söyledi..

..Ahmet İzzet Paşa, 6 Kasım 1918’de Atatürk’e gönderdiği telgrafta İskenderun’a çıkacaklara “silahla karşılık verme” emrinin “devletin siyasetine ve memleketin menfaatine aykırı” olduğunu söyleyerek “Bu yanlış emrin derhal düzeltilmesini” istedi. Mütarekede bu olumsuz şartları kabul ettiren “gaflet değil, kesin yenilgimizdir.” Dedi..

..6 Kasım 1918’de düşman çıkarma birlikleri İskenderun Körfezi’ne girdiklerinde Atatürk’ün    emri doğrultusunda  41.Tümen uyarı atışı yaptı. Kaynak:sozcu.comtr/2019/yazarlar/sinan-meydan/ataturkun-bagimsizlik-yolu-1-adanadaki-yedi-gun-4684078/- 

Atatürk, 7 Kasım 1918’de Ahmet İzzet Paşa’ya gönderdiği telgrafta “İngilizler  bir çıkarmaya yeltenmediklerinden ateş edilmesine gerek kalmamıştır.” Dese de  7. Ordu Harekat Şubesi’nde görevli Muzaffer Ergüder’in Samet Kuşçu’ya  anlattıklarına göre 6 Kasım 1918’de İskenderun Körfezi’ne girmeye  çalışan Fransız donanması, topçu ateşiyle   körfezden  uzaklaştırıldı. Kaynak: Süleyman Hatipoğlu, Filistin Cephesinden Adana’ya Mustafa Kemal Paşa,  s.80, Yedi Tepe Yayınevi, 2004.  Kaynak:  Süleyman Hatipoğlu,Yeniadana.net/kose-yazilari/_mustafa_kemal_pasa_turk_bagimsizlik_savasinin_ilk_ates_emrini_adanada_verdi_4094.html

Milli Mücadele döneminde cephe gerisindeki hayatın bilinmesinde önemli katkıları olan  Türk tarihçi, öğretmen Enver Behnan Şapolyo bu olayı,  “İşte İskenderun’da işitilen bu ilk kurşun sesi Milli Mücadele’nin  ilk emaresidir” diye yorumluyordu..

Atatürk’ün “Direniş Telgrafları” teslimiyetçi Osmanlı  Yönetimini  çok tedirgin etmişti.. Öyle ki Sadrazam  Ahmet İzzet Paşa, 7 Kasım 1918’de Yıldırım  Orduları ile 7. Ordu’yu   kaldırdı ve  Atatürk’ü  İstanbul’a çağırdı… 

…Sadrazam Ahmet İzzet Paşa, 8 Kasım 1918’de İskenderun’un İngilizlere teslim  edileceğini bildirdi.. Atatürk, ayni gün Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’ya  gönderdiği telgrafta “Adeta geleceği görürcesine şöyle dedi: Bugün Payas-Kilis hattına kadar olan toprakları isteyen   İngilizlerin yarın Toros’a  kadar olan Kilikya  mıntakasını, daha sonra  Konya-İzmir Hattının işgal  isteklerinin birbirini kovalayacağını  ve sonunda  ordumuzun kendileri tarafından   sevk ve idaresi ve hatta Osmanlı Bakanlar  Kurulunun Britanya Hükümeti tarafından seçilmesi gibi  tekliflerinin karşısında    da uzak bir ihtimal değildir. Kaynak:sozcu.comtr/2019/yazarlar/sinan-meydan/ataturkun-bagimsizlik-yolu-1-adanadaki-yedi-gun-4684078/- 

Görüldüğü gibi Atatürk, daha  İstanbul’a gitmeden, Samsun’a çıkmadan aylar önce 1-8 Kasım 1918 tarihleri arasında, 7 gün boyunca Adana’da muhtemel bir emperyalist  işgale karşı hem yetkilileri uyarmış hem de  ilk direniş   hazırlıklarını yapmıştı…

Bunu takip eden günlerde; Ahmet İzzet Paşa Kabinesi, 25 gün süren iktidardan sonra 8 Kasım 1918’de  istifa etti. 9 Kasım 1918’de İngilizler İskenderun’u işgal etti.  

Mustafa Kemal Paşa  8 Kasım 1918 tarihinde Şakirpaşa’daki Aliye Hanım’a (Yerdelen) ait  evde toplantı düzenledi. Bu toplantıya  katılanlar şunlardı: 2’nci Ordu Komutanı Nihat Paşa (Anılmış),Ceyhan Askeri Fırka Komutanı Remzi Bey, Levazım Fırka  Reisi Avni (Doğan), Askeri İmalathaneler  Müdürü  Ahmet Remzi, Nalbantzade Ahmet, Ramazanoğlu Kadri, İsmail Safa (Özler), Mücavirzade Mustafa Efendi, Merkez Komutanı Hulusi (Akdağ) ve diğer  bazı zevat idi…

… Mustafa Kemal Paşa bu toplantıda; toplantıya katılanlarla  son durumu görüşerek , 10 Kasım 1918’de Adana’dan ayrılacağını belirtmiş  ve düşman gelirse ne yapacaklarını sorarak; memleketin durumunu iyi görmediğini, İtilaf Devletleriyle imzalanan mütareke hükümlerine bu devletlerin uymayacaklarını  , daha ağır şartlar altında  memleketi ezeceklerini ; bu yüzden büyük felakete  maruz kalan bölgelerden, hazırlıkta bulunmak için aralarında bir teşkilat kurmalarını, münasip yerlerde siper kazmalarını lazım gelen silah ve malzemenin, tarafından   temin edileceğini, istiklali görür gibi söylemişti. Kaynak: Süleyman Hatipoğlu, Mustafa Kemal Paşa Türk Bağımsızlık Savaşı’nın İlk  Ateş Emrini Adana’da Verdi, Yeni Adana, 08.01.2020 Kaynak: Süleyman Hatipoğlu,Yeniadana.net/kose-yazilari/_mustafa_kemal_pasa_turk_bagimsizlik_savasinin_ilk_ates_emrini_adanada_verdi_4094.html

Sonuç olarak o günde Atatürk; kendini dinleyenlerin gözünün içine baka baka çok açık ve net olarak şimdiden  işgal kuvvetleri karşı koymak için bir  teşkilat kurun, uygun siperler kazın, gereken  silah ve malzemeyi ben temin edeceğim derken   Anadolu’ya geçerek  düşmana karşı büyük bir mücadele vererek vatanı kurtarmak azminde ve kararındaydı… DEVAM EDECEK…