MÜZAKEERELER ÇÖKÜŞÜN EŞİĞİNDE

Abone Ol

başarısızlıkla sonuçlanırken KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı, GKRY lideri Anastasiadis’i suçladı ve de  “Cenevre Zirvesinin   ön koşulsuz  olarak toplanmasını ve sonuca götürecek  paket yaklaşım  önerisinde bulunduk ancak karşılık  göremedik” dedi.

Sayın Akıncı: “Yapıcı  olmayan bir yaklaşım sergileyen  Anastasiadis, öneri değil, ön koşul ortaya koydu. Bu yöntemle müzakere yürütmek mümkün  değil. Hiçbir Kıbrıslı Türk liderin  böyle bir metodu  kabul etme imkanı yoktur” dedi.

Bu ne demektir? Bu anlayışla, bu kafayla  bugün de , yarın da  anlaşma olmaz, diğer bir değişle rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş da, sayın Dr. Derviş Eroğlu’nun da tutumlarının ne denli doğru olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Sayın Talat’ın da “Rum liderliği ellerinden gelse Kıbrıs Türk halkının nefes almasına bile engel olmak istiyor, ne yapayım yani gidip kendimi Saray Önünde asayım mı?” demek durumunda kalmıştı…

Gelinen noktada  tek tek konuları ele alarak onun etrafında dolanarak bir yere varmanın  mümkün   olmadığının  ortaya çıktığını dile getiren sayın Akıncı, sadece liderler değil, müzakereciler düzeyinde de bu şekilde  yol alınamadığını  dile getirdi. Sayın Akıncı,  “Artık incir ipi gibi uzayan bir sürecin  tekrarlayıcısı olmak istemem” diyerek, görüşme sürecindeki  beklentilerine  yanıt alamadığını üzülerek dile getirmeye başladı…

Özlü bir diyaloğa ve arzulanan  sonuca gidilmesi için yaratıcı  bir öneri sunduklarını iddia eden Anastasiadis,  bu konuda Türk tarafının  görüş ayrılığının olduğunu iddia etti. Sızan haberlere göre  Anastasiadis’in önerileri şöyle: Cenevre’de  önce toprak konusu görüşülecek. Toprak konusunun   konuşulup  anlaşılmasının ardından da harita çizilmesi ve  buraya kadar olumlu  sonuç alınması durumunda garantiler  masaya yatırılıp bu başlığın da  bitmesini  ve  daha sonra da dönüşümlü  başkanlık, mülkiyet  ve 4 temel özgürlük gibi konuların olduğu dört başlığın daha sonra masaya gelmesi öngörülüyor.

Sonuçta; olumlu ve yapıcı bir öneri sunmayan  Anastasiadis, ön şartlar ortaya koyuyor. Her iki tarafın   birbirine duyduğu   güvensizliği aşmaları için cesur  adımlar atılması gerektiğinin altını çizen Anastasiadis, garantilere ihtiyaç olmadığını dile getiriyor!...

Düşünebiliyor musunuz, ön koşulsuz Cenevre’ye gitmeye  hazır olduğunu  dile getiren sayın Akıncı bu yaklaşımına bile  Anastasiadis’ten olumlu bir yanıt alamıyor? Ancak, siyasi bir çözüm adına, yarım asırlık görüşme süreci sonrası olumlu bir sonuca varma adına çok iyi niyetle hareket eden sayın Akıncı, maalesef görüşme sürecinde ayni karşılığı Anastasiadis’ten görememiştir!...

Netice itibarıyla görüşme süreci sonlandırılmış olmalı ki BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kıbrıs sorunuyla  ilgili olarak  talep gelmesi halinde yeniden bir araya  gelebileceklerini söylemek durumunda kalmıştır..

Diğer yandan   DİSİ Başkanı Neofitu, Türkiye’nin gerçek irade  ortaya koymaması nedeniyle  Kıbrıs sorununun  çözümlenemediğini belirtti ve “İkinci bir konferansın ileriye götürülmesi için ilk önce müzakerelerde  ilerleme sağlanmalı” dedi.

Gelinen noktada  toplumlararası görüşmelerin  resmen sonlandığı ilan edilemedi ama  devam etmeyeceği de çok açık netleşmiş durumdadır. Bu gerçekleri herkes kabul etmeli ve de  her iki taraf kendi yoluna devam etmelidir…

Sonuç olarak; Kıbrıs’ta mevcut olan gerçekler  kabul edilmediği sürece Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir barışa varılması mümkün değildir.  Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüme varılması adına  24 Nisan 2004 Annan Planı referandumunda ‘evet’ diyen Kıbrıs Türk halkı cezalandırılmaya devam edilirken, referandumda ‘hayır’ diyen  Rumlar 1 Mayıs 2004 tarihi itibarıyla  AB’ne üye kabul ediliyorlardı. 

Gelinen noktada AB yapmış olduğu hatadan geri dönmeli ve de  Kıbrıs Türk halkına ve KKTC’ye uyguladığı ambargoları ve izolasyonları kaldırmalıdır….

Kıbrıs Türk halkı çaresiz değildir. Kıbrıs Türk halkı kenetlenerek tek ses vermeli ve de KKTC’nin yaşatılması; tanınması ve tanıtılması için harekete geçmelidir…