Sayın Akıncı’nın 27 Nisan 2015’te KKTC Cumhurbaşkanı seçildiği günlerde Rumlar bayram ediyor ve ona büyük övgülerde bulunuyorlardı. O günde, KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı ve Rum lideri Nikos Anastasiadis, adada bir ilki gerçekleştirerek 23 Mayıs 2015’te birlikte Türk ve Rum çarşılarını gezdiler. Türk tarafında barış ve şarkılarıyla karşılanan liderlere nazar boncuğu, zeytin dalı ve çiçekler hediye edilmişti. İki lider önce Kıbrıs Türk tarafında Osmanlı döneminden kalan Turistik Büyük Han’ı ziyaret ettiler. Liderlere Büyük Han’da kahve ve ekmek kadayıfı ikram edildi.
O günde yapmış olduğu konuşmada sayın Akıncı: “Kıbrıslı Türkler ve Rumlar ayni masada oturarak yemeyi ve içmeyi iyi bilirler. Şimdi birlikte içtiğimiz gibi… Ancak müzakere masasında o kadar iyi değiller. Biz şimdi müzakere masasını da bu ziyaret gibi başarılı bir şekilde tamamlamayı hedefliyoruz. Çok uzun süredir devam eden sorunu gelecek nesillere bırakamayız. Kıbrıs sorununu çözmeye kararlıyız” diyordu.
Bu etkinlikler yanında Haziran 2015’te her iki lider eşleriyle birlikte Limasol’da tiyatro izlediler, daha başka sosyal etkinliklerde birlikte bulundular. Taa ki bir noktaya gelene kadar!.. Neden çünkü Anasatasiadis, görüşme masasında almayı hedeflediklerini büyük bir oranda taviz olarak almayı başaracaktı!...
Yine 2015’te Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma Gemisi’nin geri çekilmesinde sayın Akıncı’nın önemli bir rolü olmuştu. Ancak yine de Anastasiadis bu geri çekilişi yeterli bulmuyor ve de “Navtex’in yenilenmemesi ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarının görmezden gelinmemesi gerekir, Rum tarafının enerji programı devam edecek” diyordu..
Gelinen noktada AB normlarının ve de 4 temel özgürlüğün sınırsız uygulanmasının kabulü, Mülkiyette ilk söz hakkının 1974 tapu sahibinde olmasının kabulü ve de nüfus oranının 4 Rum’a karşı 1 Türk olması üzerinde uzlaşılmasının ardından; 11 Ocak 2017’de KKTC Hükümetine ve Kıbrıs Türk halkına rağmen ‘harita’ vererek Türk topraklarının sadece %29,2 kalacak şekilde toprak tavizine ‘evet’ demesi yanında sayın Akıncı’nın ısrarları ile 12 Ocak 2017’de garantörlerin bir araya gelmesi sağlandı ve ne yazık ki 1960 Garanti Anlaşmaları ilk kez tartışmaya açıldı. Günümüzde, Anastasiadis rüyasında bile göremeyeceği tavizleri almasının mutluluğunu yaşıyor…
10 Şubat 2017’de Rum Temsilciler Meclisinde “15 Ocak 1950 Plebisitinin” Rum okullarında okutulması ve kutlanması yönünde alınan karar sonrası 16 Şubat günü liderler toplantısında konu Enosis kararı konuşulurken Anastasiadis’in masadan kalkması, kapıyı vurup çıkması sonrası görüşmeler tamamen kopmuştur.
Anastasiadis hiçbir şey olmamış gibi sayın Akıncı’yı görüşme masasına davet ederken sayın Akıncı “Meclis kararını geri alınız hemen ertesi gün masaya dönerim” diyor ama bu kararın alınmasında önemli bir rolü olan Anastasiadis’in böyle bir adım atması söz konusu olamaz!..
Rum tarafında Lefkoşa Üniversitesi tarafından yapılan ve 12 Mart tarihli Simerini Gazetesi’nde yer alan ve de yerli basınımıza yansıyan anket sonuçlarına göre ankete katılanların %91’i sayın Akıncı’nın müzakerelerden ayrılma nedenlerini yeterli bulmadığını , %82’sinin ise Akıncı’nın endişelerinin yersiz olduğunu, %71’nin ise Akıncı’ya hiç güvenmediklerini belirtiyor. Desenize KKTC 2’nci Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat’ yakıştırdıkları gibi sayın Mustafa Akıncı için de “Denktaş’laştı” diyecekler.
Sonuç olarak; Rum Meclisi’nin söz konusu ‘Enosis’ kararı sonrası sayın Akıncı’nın yeter artık diyerek dik durması ve aldığınız meclis kararını geri alınız demesi üzerine her şey unutuldu ve de bir anda sayın Akıncı kendisine methiye yağdıran Rumlar nazarında istenmeyen adam ilan edilecek duruma gelindi!...
KKTC Cumhurbaşkanlığına seçildi günlerde vermiş olduğu mesajlarda “..Kıbrıslı Türkler ve Rumlar geçmişte büyük acılar yaşadılar, önemli olan bu acıların yeniden yaşanmayacağı bir çözüm olmasıdır” diyen sayın Akıncı; barışın gerçekçi koşullarını bu adada, bu topraklarda yaratmanın görevleri olduğunu vurguluyordu. Sayın Akıncı dün olduğu gibi bugün de ayni duygular içindedir. Ancak unuttuğu bir gerçek vardır, Rum liderliği kendisi gibi düşünmüyor!.. Tek taraflı iyi niyetle olmuyor!... Çünkü, Rum-Yunan politikasının ana hedefi Megali-İdea’dır, Enosis’tir.
O halde tek çare KKTC’nin tanıtılmasını ve tanınmasını gündeme getirmektir.15 Kasım 1983’te KKTC’nin ilanı sonrası bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’nin tanınmasını isteyecek yerde, Rumlarla federal bir devlet çatısı altında siyasi bir çözüme adım atmamız büyük bir hata idi. En azından 34 yıl sonra da olsa yapılan hatadan geri dönme zamanı gelmiştir….