NE YAZIK Kİ KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDE İKİ DEVLETLİ SİYASİ ÇÖZÜMÜ KABULLENEMEYENLER VARDIR
21 Aralık 1963 Kanlı Noel silahlı saldırıları ile Rum-Yunan ikilisinin öncelikli hedefleri 8 saat içerisinde Kıbrıs Türk halkını Lefkoşa’da teslim almak ve 24 saat içerisinde de ada genelinde etkisiz hale getirmekti, ancak hedeflerine ulaşamayacaklardı.
25 Aralık’ta Ankara’ya gönderdiği mesajında Rauf R. Denktaş: “Son Mermilerimizi Atıyoruz, Vatan Sağ Olsun” diyordu. Bu gelişmenin ardından Türk savaş uçaklarının Lefkoşa üzerinde gerçekleştirdikleri ihtar uçuşunun ardından kısa bir süre de olsa ateş-kes uygulanacaktı.
O günde Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea hayalleri çerçevesinde yarattığı Kıbrıs sorunun BM Güvenlik Konseyi’ne taşınmasının ardından alınan 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı ile adaya Barış Gücü Askeri gelecek ancak, Rum-Yunan silahlı saldırıları karşısında etkin bir görev yapmayacaktı!..
Neticede Rum-Yunan silahlı saldırıları ve katliamları anavatanımız Türkiye’nin düzenlediği 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu, Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. Yıllarca devam eden görüşme sürecinden olumlu bir siyasi çözüme varılamamasının ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir.
Kıbrıs Türk halkı 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilan etmesine karşın anavatanımız Türkiye’nin desteğinde Federasyon görüşmelerine devam edilmiş ancak, ne var ki dünden bugüne Rum liderliği “Garanti Antlaşmaları İptal Edilmeli, Türk Askeri Adadan Gitmeli, Kıbrıs Türkleri ‘azınlık’ haklarına razı olmalı, tüm Rum göçmenler Kuzeydeki evlerine , mülklerine geri dönmeli” diyor başka bir şey demiyor.
24 Nisan 2004 Annan Planı referandumunda Kıbrıs Türk Halkı ‘Evet’ derken Rumlar ‘Hayır’ demelerine rağmen Rumlar; 1 Mayıs 2004 itibarı ile de AB’ne 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti olarak üye kabul edileceklerdi.
2 Ocak 2023 tarihi yerel yazılı basınımıza yansıyan açıklamasında KKTC 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat: “Her şey Anastasiadis’in çözüme odaklı olmadığını gösterdiği Crans Montana görüşmelerinin çökmesiyle başladı . O noktadan sonra Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk liderliğinin tavrı değişti ve iki devlet çözümü konusu gündeme getirildi. Şimdi bunu düzeltmemiz gerekir” dedi.
“Astra 92,8” Radyosuna verdiği söyleşide KKTC’nin 2’nci Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat: “İki devlet çözümünün, Crans Montana görüşmelerinin, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in çözüme odaklı olmadığını göstermesi yüzünden çökmesi üzerine gündeme geldi” dedi.
Unutmayalım ki; KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet A. Talat KKTC Cumhurbaşkanı olduğu dönemde Kıbrıs’ta siyasi çözüm adına verdiği tüm tavizlere karşın Rum-Yunan ikilisinin uzlaşmaz tutumu sonrası “Daha Ne Yapayım? Gidip Kendimi Saray Önünde Asayım mı?” demek durumunda kalacaktı. Şimdilerde Rum-Yunan ikilisinin siyasi çözüm hedeflerinde ne değişti de sayın Mehmet A. Talat toplumlararası görüşme sürecinin 07 Temmuz 2017’de Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmesini dile getiriyor!..
Yine o günde Rum-Yunan ikilisin görüşme masasını terk etmelerinin ardından KKTC Cumhurbaşkanı sayın Mustafa Akıncı: “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” demek durumunda kalmıştı..
Yine o günde Anavatanımız Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Federasyon Görüşme Süreci Bir Kez Daha Başlamamak Üzere Sona Ermiştir” demiştir.
Yine çok iyi hatırlardadır yakın geçmişte; 27-29 Nisan 2021 tarihlerinde Cenevre’de gerçekleşen 5+BM gayrı resmi görüşmelerinde KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar Türk tarafının hedefinin bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınmasını sağlamak olduğunu çok açık ve net olarak dile getirmiştir. O günde sayın Ersin Tatar; “Egemen eşitliğimizin tanınması ve uluslararası eşit statüyü kazanmamız neticesinde, devletten devlete yapılacak görüşmelerle bir siyasi çözüme ulaşılabileceğini dile getirerek, bir anlaşma olacak diye kendi Cumhuriyeti’mizden vazgeçmemizi ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yama olmamızı kimse bizden bekleyemez” demişti.
Öte yandan sosyal medya hesabından yapmış olduğu açıklamada T.C Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Türk Devletleri Teşkilatı’na Gözlemci Üye olarak kabul edildi. Her zaman , her yerde KKTC’nin yanındayız” ifadelerini kullanmıştı.
Yine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olmasını değerlendiren KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “Bu olumlu gelişmeden daha da cesaret alarak onurlu mücadelemize hız kesmeden devam edeceğiz” demişti.
Yeni yıl nedeniyle 2 Ocak 2023 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre; Güney Kıbrıs’ta Rum Ortodoks Kilisesi yeni Başpiskoposu Yeorgios , Kıbrıs sorununda selefi II. Hrisostomos ile ayni çizgide olacağını ve eğitimde etnik merkezli çizgiye devam edilmesi gerektiğini söylemişti.
Yeni yıl nedeniyle Güney’de bazı siyasi partiler yeni yıl nedeniyle mesajlar yayınlamışlardı. EDEK Partisi, 2023’te Kıbrıs sorununun “İstila ve işgal sorunu rayına yeniden oturtulması, uluslararası konferans çağrılarak işgale son verilmesi, Türk Askerinin çekilmesi, Kıbrıslı Türk ve Rum göçmenlerinin güvenlik içerisinde geri dönmesi, Türkiye kökenlilerin geri gitmesi, Maraş’ın BM himayesi altında derhal yasal sahiplerine verilmesi konularının görüşülmesi için uluslararası konferans çağrılması gerektiğini” savunuyordu.
Yine o güne GKRY lideri Anastasiadis’e göre “Aşılmaması gereken kırmızı çizgiler” şunlar: “Üçüncü tarafların müdahalesi olmadan bağımsızlığın ve egemenliğin güvence altına alınması Türk Askerinin adadan çekilmesi. Bosna-Hersek’te veya Lübnan’daki bir sonuca götürmeyecek işleyebilir bir yönetim şekli sağlanması. Avrupa Müktesebatının güvenceye alınması.
Kıbrıs sorununun ve Kıbrıslı Rumların kabul edebileceği bir çözümü Anastasiadis, yabancı askerlerin , özellikle de Türk Askeri varlığı ile garantiler olmadan işleyebilirliği ve devletin bağımsızlığını güvenceye alacak bir çözüm” diyerek tarif etti.
CransMontana’da ilk kez Türkiye’nin AB’nin de huzurunda müzakerelere katılmasını ve Rumlar için ana sorunlardan olan “Garantilerin kaldırılması ve Türk Askerinin çekilmesinin” BM Genel Sekreteri tarafından tanınmasını başardıklarını söyleyen Rum lider “İlk Kez , Toprak konusunda Annan Planı maddelerine dönülerek itirazımızın yüzde 1’de kaldığı ve bizi anlaşmaya yaklaştıran harita teatisi yapıldı. Bu noktada geriye dönecek olursak o günde Cumhurbaşkanı sayın Akıncı’nın konu haritayı verirken bu girişimle ilgili Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisinin dahi haberi yoktu.
Yakın geçmişe dönüp baktığımızda 18 Ekim 2020 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 5. Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından ilerleyen günlerde Rum liderliğinin 27-29 Nisan 2021 tarihleri arasında Cenevre’de gerçekleşen 5+BM Konferansında “Kıbrıs’ta siyasi çözüm için federasyonu tartışmak artık zaman kaybıdır” diyerek iki devleti siyasi çözümü gündeme taşıyan KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “Egemen eşitliğimizin ve uluslararası eşit statümüzün tanınması halinde devletten devlete yapılacak görüşmelerle ancak Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir anlama sağlanabileceğini ifade ettik” demişti.
Gelinen noktada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarihinde Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak kabul edildi. O günde kardeşlik hukukunun gereğini yerine getirerek teşkilata gözlemci üye olmasının kabul edildiğini dile getiren T.C Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Türk Dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıslı kardeşlerimizin yalnız olmadığını göstererek çözüm sürecine katkı koyduk. Her zaman her yerde KKTC’nin yanındayız” demişti.
Dün olduğu gibi bugün de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti; tanınma yolunda ilerlemeye devam etmektedir. Nitekim, anavatanımız Türkiye’nin desteğinde; 11 Kasım 2022’de Türk Devletleri Teşkilatına Gözlemci üye olarak kabul edilen bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 28 Nisan 2023’te Türk Devletleri Asamblesi (TÜRKPA)’nın 12. Genel Kurulunda da oy birliği ile alınan kararla “Gözlemci Üye” olarak kabul edilmiştir.
Sonuç olarak; bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tanınma yolunda ilerlemeye devam ederken gelinen noktada olası bir siyasi çözüm konusunda GKRY lideri Hristodulidis: “Kıbrıs Türklerinin iki devlet talebi hiçbir zaman kabul edilemez. Kıbrıs Türkleri ‘azınlık’ haklarına razı olmalıdır. Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli Türk askeri adadan gitmeli” diyerek uzlaşmaz tutumlarını devam ettiriyorlar.
Netice itibarı ile dünden bugüne var olan Kıbrıs sorunu, Rum-Yunan ikilisinin tarihin derinliklerinden gelen Megali-İdea hayallerinden kaynaklanan bir sorundur.
Bu noktada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde , “siyasi eşitliğe ve egemenliğe dayalı İki devletli siyasi çözüme karşı çıkan ve hala daha Rumlarla Federasyon gibi bir siyasi çözümle bir arada yaşamayı hedefleyenler vardır!.. Şiddetle kınıyorum..
Kıbrıs Türk Halkına düşen görev birlik ve beraberlik içinde hareket ederek, anavatanımız Türkiye’nin desteğinde bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..