Türkiye ve KKTC ile Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminde devlet ve hükümet yetkililerinin ilk yurt dışı ziyaretini karşılıklı yapması gelenek haline gelmiştir, yadırganmaz.
İsrailde Benjamin Netanyahu yeniden başbakan seçiliyor, ilk ziyaretçisi Rum lider Anastasiadis oluyor, Netanyahu da ilk yurt dışı ziyaretini Güney Kıbrısa yapıyor… “Sevda” büyük…
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, seçilmesinin ardından ilk yurt dışı ziyaretini dün (28 Temmuz 2015) Kıbrıs Rum kesimine yaptı. Bu ziyaretten bir ay kadar önce de Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis İsraili ziyaret etti.
Netanyahunun ilk yurt dışı ziyaretini Kıbrıs Rum kesimine yapması çok da tesadüf değil.
Çünkü, Netanyahu, Kıbrıs Rum kesimini ziyaret eden ilk İsrail Başbakanıdır.
Benjamin Netanyahu,16 Şubat 2012de Rum kesimine, yine dünkü gibi, günübirlik ziyarette bulunarak, dönemin Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas ile görüştü. Bu görüşmenin ardından, savunma işbirliği başta olmak üzere önemli anlaşmalara imza atıldı.
Tarafların, Şubat 2012 ve dünkü görüşmelerinin gündemini, yine enerji, askeri, ekonomi, ikili ve bölgesel işbirliği konuları oluşturdu.
Ele aldıkları konuların bilinmesini istedikleri kadarını kamuoyu ile paylaştılar.
Anastasiadis ve Netanyahu, dünkü görüşmelerinin ardından düzenledikleri basın toplantısında, hidrokarbonun keşfi ve bundan faydalanılması yanında, iki taraf arasındaki, enerji, savunma ve güvenlik alanlarındaki işbirliğinin de güçlendirilmesi yöntemlerinin ele alındığını aktardı.
Netanyahu, seçilmesinin ardından ilk yurt dışı ziyaretini Güney Kıbrısa yaptığının altını çizmeden duramadı; “Güney Kıbrıs ve İsrailin geleceğini, işbirliğiyle daha iyi yapabileceklerini” söyledi.
MAVİ MARMARA İLE BAŞLAYAN SÜREÇ
Herkes biliyor ki, 31 Mayıs 2010daki Mavi Marmara baskınının ardından, İsrail ile Kıbrıs Rum kesimi ilişkileri hızlı bir ilerleme gösterdi.
İki taraf arasındaki ilişkiler, Netanyahu döneminde üst noktalara taşındı.
İkili ilişkilerde savunma işbirliği ön planda yer aldı.
Dimitris Hristofyas ve Netenyahu arasında 16 Şubat 2012de güney Lefkoşada yapılan görüşmelerin “gizli” gündemiyle ilgili bazı detayları hatırlamakta fayda var, değişen bir şey yok
O zaman Anadolu Ajansında çalışıyordum ve Mayıs 2012de o görüşmede gündeme gelen konuları içeren bir haber hazırlamıştım.
O haberde özetle, savunma işbirliği anlaşması uyarınca, “İsrail’in, Kıbrıs Rum kesimi ile İsrail arasında döşenecek petrol boru hattı ile Rum tarafına inşa edilecek doğalgaz terminalinin güvenliğini sağlamak amacıyla Rum tarafına 20 bin komando yerleştirmek istediğini” yazmıştım. Asker sayısı değişebilir... (Haberin detayını merak edenler, “İsrail Rum kesimine komando yerleştirmek istiyor” diye internete arama yapabilir)
O tarihten sonra, iki taraf arasında askeri işbirliği daha da arttı, İsrail askeri hava unsurları Güney Kıbrısta tatbikat yaptı.
Dünkü görüşmeden sonra da, önümüzdeki aylarda iki taraf arasında askeri konulardaki işbirliği yoğunlaşacaktır.
Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla sürdürülen müzakerelerde “olumlu rüzgar eserken”, Kıbrıs Rum kesimi ile İsrail arasında yine ortak askeri tatbikatlar yapılacaktır.
İsrail savaş uçakları ve helikopterleri Baf üssünü kullanacaktır ki, Netanyahunun sevdasının altında yatanda budur…Hepsini göreceğiz.
TÜRK ORDUSUNUN KIBRISTAKİ
VARLIĞI DAHA DA ÖNEMLİ HALE GELDİ
Rum lider Anastasiadis, bir yandan, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile “çözüm” için görüşüyor, birlikte tiyatro ve müzikal izliyor, diğer yandan “egemen” devlet olarak, Kıbrıs Türk tarafının da söz hakkı olduğu alanlarda başka devletlerle ikili görüşmeler yapıyor.
Anastasiadis,bir yandan, İsrail gibi bir devlet ile savunma alanındaki işbirliğini güçlendirme yöntemini ele alıyor, diğer yandan, Türkiyenin Kıbrıstaki garantörlüğün kaldırılmasını, Türk askerinin Adadan gitmesini ise dilinden düşürmüyor. Bu yol, barışa götürmez…
Rum lider, çözümü görüştüğü, gelecekte yetkileri paylaşacağı ve eşit ortağı olacak Kıbrıs Türk tarafına karşı ne kadar samimi…
Kıbrısta çözüm istemeyen kimse yok ki.
Yaşadığımız coğrafyaya bakınca, her taraf ateş topu. Kıbrıs’ta içinde bulunduğumuz barış ve huzurun kıymeti iyi bilinmeli.
Bu günlerde, Türkiye’nin garantörlüğü ve Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığı daha da önemli hale geldi.
Hele de, Kıbrısta çözüm arayışlarının arttığı, “bir ay sonra da çözüm olabilir” açıklamalarının yapıldığı bir zeminde, Rum tarafının başka devletlerle savunma alanında işbirliğini geliştirmeye çalıştığı bir zamanda bu önem daha artıyor…
Ulaşılacak bir çözüm, Türk ordusunu Kıbrıstan dışlamamalı.
Aksi bir durumda ne olacağını anlamak için, yaşadığımız coğrafyaya bakmak yeterli.