NİYAZİ ALİOĞLU HOCAMI KAYBETMEK ÇOK ACI OLDU
Epey zamandan beri karşılaşmamıştık. İki yıl öncesinde geçirmiş olduğum kısmi felçten önce, Saryönü’ne giderken onu sık sık Selen Otoparkın yanından geçip Kardeş Ocağına giderken görürdüm.
Artık dilediğim yere kendi gönlümce gidemiyordum... 10 Temmuz, 2024 sabahı evime bir telefon gelmişti. Telefonda eşi Nuray hanımın isyan eden sesi vardı. Nuray hanım elektrik kesintilerine isyan ediyor ve eşi Niyazi Bey’in solunum cihazına bağlı olduğu halde evdeki tedavisinin yarım kaldığından ve sağlığının çok bozuk olduğudan söz ediyordu ağlayarak. Nuray hanım benden şu elektrik kesintileriyle ilgili kabul edilmezleri gazetedeki köşemde yazmamı rica etmişti. Ben de onun hislerine tercüman olmak için evde tedavi gören ve elektrik kesintileri nedeniyle solunum cihazına bağlı eşi Niyazi Alioğlu’nun tedavisinin yarım kalmasına ve olur olmaz saatte elektrik kesintilerini eleştiren yazımı, oturup yazmış ve 11 Temmuz, Perşembe günü yayınlanmak üzere bugün çıkan yazımı gazeteye göndermiştim.
Yazım gazeteye gitti ama, facebooktan da Niyazi Aloğlu hocamın ölüm haberi geldi. Ölümüne o kadar üzüldüm ki, hiç anlatamam. Sanki hayatımdan bir parça kopmuş gibi. Onunla talebeliğimde çok mükemmel diyaloğumuz vardı.
TMT dendi mi ilk akla gelen kişi, İngilizce öğretmenimiz Niyazi Alioğlu’dur. Niyazi Hocam, Haydarpaşa Ticaret Lisesi’nde İngilizce öğretmeni olarak ilk kadroda yerini almıştı. İlk kadro dediğim husus, Lisenin Commercial bölümünde okuyan öğrencilerin, Kıbrıs’ta ilk kez açılan Haydarpaşa Ticaret Lisesi’dir.
Lisenin Ticaret bölümünde okuyan öğrenciler, yüksek tahsile gitmeyip, memuriyet hayatına atılmayı hedefleyen öğrencilerdi. Dolayısı ile Niyazi Hoca bize “Çocuklar, özellikle ticaret ve memuriyete atılacak öğrenciler için İngilizce çok önemlidir” derdi. Canla başla bizi hayata hatırlamaya çalışırdı.
O yıllar EOKA’nın azıttığı yıllardı. Yani 1957-58 yılları...
Okulun ilk öğretmeni, Ankara’dan getirilen bir profesördü. Riza Akbora mükemmel bir insandı. Diğer hocalarımız, Arif Hocalar, Amet Evrensel, Bülent Keleşoğlu, Baha Hami, Lütfi Esendağ, Ziya Narin, ve şu anda hatırlayamadığım niceleriydi.
Niyazi Hocam sessiz ve çok saygın birisiydi. Çok güvendiği bazı öğrencilerini geç saatlerde okula çağırır ve TMT yemini yaptırırdı. Ahmet Sanver bu durumu uzun uzun anlatmış ve Niyazi hocanın TMT’ye aldığı öğrencileri yazmıştır.
Mücadele günlerinde adeta karda yürüyüp izini bırakmayanlardandı Niyazi hocam. Bizler, Haydarpaşa Ticaret Lisesi’nin ikinci yıl mezunlarıyız. Bizim lise son sınıf dönemimizde kurulmuştu Kıbrıs Cumhuriyeti. Yani silahlar susmuştu ama mücadele devam ediyordu. Böyle bir mücadelenin sessiz kahramanlardındandı Niyazi hocam.
Şu anda düşünüyorum...
Acaba Niyazi hocamın ölümü solunum cihazındayken elektriklerin kesilmesiyle mi?
Demek Nuray hanım çok haklıydı endişelenmekte.
İnanın Nuray hanıma baş sağlığı dilemek için çekiniyorum. Hiç yoktan birkaç gün sonra, acısı kısmen azalınca arayım diyorum.
Devletlerin mücadele sürecinde Niyazi hocam gibi gizli kahramanlar olur. Onun bir TMT mensubu olduğunu yemin töreninde öğrenmiştik. Onun TMT yemini yaptırdığı ve sonra Ankara’da silah eğitimi için ZİR kampına gönderdiği öğrencileriydi 21 Aralık 1963 çarpışmalarında cepheleri tutan.
Bana göre kitaplar sığmaz Niyazi hocamın yaptıklarını ve memleket katkılarını yazmaya. Kestirmeden, Niyazi Alioğlu’nun bu meydanlara dikilmesi gereken bir kahramandır.
Belki onun adını bir meydana veya önemli bir caddeye verdiririz. Bu iş, belediyelerin işi. Onu ebedileştirmek herhalde biz öğrencilerine düşen görev olacak.
Niyazi hocama Allah’tan rahmet diler, yaslı ailesine başsağlığı dilerim.