Nüfusumuz Üzerine

<p class="MsoNormal"><span>Son zamanlarda

Abone Ol

Son zamanlarda  nüfusumuz üzerinde çeşitli görüşler ortaya atıldığı  ve art niyetle sanki ülkemizde nüfus patlaması olduğu yayılmaktadır.

Oysa 1963te nüfusu 300 bin olan Rumların şimdi 1 milyona dayandığı, bizim ise 150 binden 280 binin üzerine çıkmadığımız biliniyor.

Ayrıca basında açıklanan KKTC İçişleri bakanlığı verilerine göre :2014 yılının ilk 10 ayında 1124 ölüme karşı, 3674 doğum olmuştur.Doğumların da 998i ülkemiz dışında olduğuna göre, yaklaşık 1 yıllık artış sadece 1124 kişi olmuştur.Ayni dönemde sadece 124 kişiye vatandaşlık verildi.

 Nüfusumuzun azlığı ve çokluğu adadaki varlığımızı sürdürmemizde çok belirleyici,yaşamsal bir konudur.

Bu nedenle, başta hükümet ve tüm politikacılar, bu konuda sapık ideolojik saplantı ve duygusallığın etkisi altında kalmadan akılcı ve basiretli hareket etmesi gerekir.

Bazı kimselerin duygusal davranarak aramıza yeni katılanlara olumlu bakmadığı ülkemizdeki ekonomik ve asayiş sorunlarının onlardan kaynaklandığını ve yeni vatandaşlıklar verilmesine şiddetle karşı çıktığı görülüyor.

Maalesef bazı politikacıların da ülkemizdeki gerçekleri dikkate almadığı ve uzun vadeli  düşünmeyerek ,yabancılara karşı tavır aldığı ve yeni vatandaşlıklar verilmemesi görüşünde olduğu biliniyor.

Şimdiki politik iktidarın büyük ortağının da, ilk iş olarak yeni vatandaşlık verilmesini durdurduğu biliniyor.

Genellikle, insanların yaratılış özelliği nedeniyle,bir yerde yaşayanlar sonradan gelenlere hoş gözle bakmıyor .

İstanbul yerlilerinin sonradan buraya gelip yerleşenlerden hoşnut olmadığı ve göçlerden şikayetçi olduğu biliniyor.

Hatta küçücük adamızda bile, orijinal Lefkoşalıların diğer kazalardan gelip buraya yerleşenlere hoş gözle bakmıyor.

Ancak, bazı özel durum ve koşullarda nüfusun artması şart olup, bunun sağlanması için çeşitli özendirici önlemler alınması gerekir

Kıbrıstaki duruma bakıldığı zaman, 1771de çoğunluğun Türklerde olmasına karşın, İngiliz döneminin başlaması ile, yapının aleyhimize değiştirildiği görülüyor.

Çoğunluğun Rumlara geçmesi ile, Rumların nüfus üstünlüklerini en büyük koz olarak kullanmağa başladığı ve çoğunlukta olmalarına dayanarak adanın tümünün kendilerine ait olduğunu, bize sadece azınlık hakları verilebileceğini kabul ediyor.Mücadelesini bu gün de ayni çerçevede yürütmeğe devam ediyor.

Siyasi alan dışında istihdam, özel kesim ve devletin vergi gelirleri için de, nüfus fazlalığı büyük bir avantajdır.

İşte bu nedenle, Rumların en büyük korkuları adadaki nüfus dağılımının bozulması ve bu avantajlarını kaybetmeleridir.

İçimizdeki bazı kişiler de bilerek , bazı kişiler konuya yüzeysel ve duygusal yaklaşım nedeniyle son yıllarda nüfusumuzun artmasını olumsuz bakıyor.

Ayrıca, 1957-58 ve  1963-74 Rum saldırılarında nüfus bakımından az olmamız nedeniyle çok büyük sıkıntılar çektiğimiz, can ve mal güvenliğimizi koruyamadığımızı 103 köyümüzü terk etmek zorunda kaldığımız unutulmamalı.

1974 Barış harekatından sonra yine nüfus azlığının sakıncaları ile karşılaştığımız ve Turunçgil bahçelerindeki meyvelerin ağaçlardan toplanamadığı, arazilerin işlenemediği, ve Anavatandan gelen işgücü sayesinde yaşamımızın normale döndüğü inkar edilemez.

 

İşte bu nedenle uyduruk Kıbrıslılık kimliğinin öne çıkarılması ideali, sapık ideolojik saplantılar, yabancı düşmanlığı veya başka nedenlerden dolayı yeni vatandaşlık verilmesine karşı çıkılması ve nüfusun artmasının önlenmesi, uzun vadeli çıkarlarımıza yapılabilecek kötülüklerin en büyüdür.