Türkiye’de, parti kongrelerinden ekranlara taşan “hamaset”in lügatında,çok iddialı bir ifade yer almaya başladı:
-Osmanlı tokadı…
Cumhurbaşkanı da, Başbakan da “Osmanlı tokadı” diye keyifle, zevkle haykırırken bunun benliklerini sarstığını, moral motivasyonlarını en üst düzeye çıkardığını duyumsarsınız…
Coşan kitleler, mehter marşları ve “Allahü Ekber” nidaları ile kendinden geçiyor ve bilumum tv dizileri “düşman”a kan kusturan mitralyöz sesleri ile inliyor…
Türkiye Başbakanı ekranda partisinin kitlesini coşturuyor. Diyor ki “Avrupadaydım. Bana Osmanlı tokadı nedir?” diye soruyorlar…
O da yanıt veriyormuş Avrupalılara: “Afrin’e bakın, orada görürsünüz” diyormuş…
Bundan güzel örnek mi olur?
Elbette; durup Avrupalılara “Yüzün her iki yanına ve enseye atılan en öldürücü dövüş tekniklerinden biridir” diyecek zamanı yoktu…
Hele “Bu tokat; atalarımız tarafından yüzün tam ortasına, avuç içini germeden, burun ucuna denk gelecek şekilde atılırdı” diyecek hali de yoktu…
Meraklı Avrupalılar iyi ki daha ileriye gitmediler… Yoksa, bu tokadın; sersemleten, bayıltan ve öldürücü çeşitlerini sıralamaya kalksa, Münih Güvenlik Konferansı’nı terkedip parti kongresine yetişemeyecekti…
Hele bir de “Nasıl yapılır?” diye sorsalar ve Başbakan Yıldırım da işini gücünü bırakıp “Bilek veya dirsek kırılmadan, omuzdan güç alınarak, büyük bir hızla atılırdı” diye tarifetmeye kalksa,Avrupalılar şok geçirecekti…
Tabii; Başbakan bunları anlatamadı Avrupalılara…
Belki de “Siz bu tokatın tadını tarihten, bilmiyor musunuz?” de diyebilirdi… Demedi…
Sadece insanlara değil, Osmanlı’da bu tokadı savaş atlarına da attıklarını, onları etkisiz hale getirdiklerini söylese, eminim Avrupalı meraklılar küçük dillerini yutarlardı…
Belli ki Avrupalılar’ın kültüründe bu “tokat” işi yok… O yüzden de anlamıyorlar…
Hele Türkler’in tarihteki “muhteşem yüzyıl”a dönüş yapmakta olduklarını, atalarından miras kalan bu tokat işini de yeniden “motifiye” ederek şahlandıklarını asla düşünemiyorlar…
Hatta Türklerin hâlâ “muasır medeniyet” düzeyine ulaşmak gibi bir dertleri olduğunu sanıyorlar ve “Bu tokat işi de nereden çıktı?” diye aptal aptal soruyorlar…
Oysa dedeleri; Avrupa’da köprüler, barajlar yollar yapmak gibi işlerle uğraşırken, Osmanlı bu “tokat” işinin “bilim”ini yapmakta, uzman tokatçılar yetiştirmekteydi… Osmanlı çocukları yağlı mermerleri tokatlayarak birer “izbandut”olana kadareğitiliyordu.
Örneğin; avuç içi tekniği, silme tokad tekniği, elin tersi tekniği, serme tekniği, süvari tokadı tekniğini öğrenmeyen “tokatçı” meydan savaşlarında en ön safta yer alan, “azab” askerlerine katılamazdı… Hele en büyük tokatçılardan oluşan “Delibaş” ordusuna alınmazlardı.
Avrupalı dünyadan “tokat” işinin kalktığını falan sanıyor…
Barışı, yumuşamayı, uzlaşmayı, şiddet kullanmamayı kültürüne yerleştirdi diye, Ortadoğu’da bunların geçerli olabileceğini sanıyor…
Bizim coğrafyada artık tokatın “Yiğitliğin eriştiği son nokta” olduğunu aklının ucuna bile getiremez Avrupalı…
Tarihimizde askerlerin sefere asker kıyafetleri ile çıktığını, çarpışma öncesi kefenlerini giyerek hendeklere yerleştiklerini, sonra düşman askerlerinin atlarını tokatlayarak düşürdüklerini nereden bilecek Avrupalı…
İşte şimdi bu eski savaş mototları; politika kongrelerinde anımsatılıyor da, belki o zaman “Osmanlı tokadı”nın nasıl yeniden doğduğunu öğrenecekler…
Belki de Avrupalılar bir de “Neden yumruk değil de tokat?” diye merak etmişlerdir…
O zaman da Osmanlı’da yumruk atmanın ayıp olduğunu anlatmak gerekir onlara…
Tabii bu da uzun sürer ve anlayacaklarını da pek sanmam…
Kanımca, Avrupalılara şunu da anımsatmak gerekiyor: Osmanlı’nın savaştığı topraklarda yapılan arkeolojik kazılarda bulunan bir çok at ve insan kafatasında tokat izlerinin olduğu gözlendi.
Belki de kendi müzelerine bir baksalar, bu durumu görecekler…
Öte yandan, bu “Osmanlı tokadı”ndan nemalanarak gelecek yılki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AKP’nin “malı götürmesi” olasıdır…
Bu yüzden bu “kuram”a eminim ki CHP karşı çıkacaktır.
Ve herhalde savı da şu olacaktır:
Osmanlı tokadı olarak bilinen tokat teknikleri daha Türkler Orta Asya’dan ayrılmadan önce icat edilmiştir. Bu nedenle bu tekniklere “Osmanlı tokadı” yerine “Türk tokadı”demek gerekir. Hunlular veya Göktürkler zamanında Osmanlılar yoktu ama bu tokat teknikleri biliniyordu ve yaygın olarak kullanılıyordu. Bu tekniğin Türk proto-tokat tekniği olarak görülmesi gerekir.
İşte bu nedenle, CHP’nin de bu “tokat” işine sarılması, ancak bunun “Osmanlı tokadı” değil de “Türk tokadı” ya da “Türk proto-tokadı” olduğunu iddia etmesi büyük olasılıktır…
Kısacası; Ortadoğu’da yeni dönemdeherşeyi “tokat”la halledeceğimiz yeni bir dünya başlıyor…
Durum böyle olunca da, Suriye topraklarında olduğu gibi Akdeniz’deki petrol aramalarında da bu “Osmanlı tokadı” stratejisi gündemde olabilir…
Gerçi Cumhurbaşkanı Akıncı “Bu konuyu Rumlarla görüşelim, gerginlik ve çatışma olmasın” diye çağrılar yapıyor ama, öte tarafta da “Osmanlı tokadı” için eller havaya kalkmış gibi duruyor…
Bahçeli’nin “Tanrı Türkü korur” dediğini duyar gibi oluyorum…