ÖZCANHAN GİBİ BİR GAZETECİYİ KAYBETMEK ACIDIR
Uzun zamandan beri olan rahatsızlığı ve yaşlılığı, nihayet onu hayattan kopardı. Çok güzel insan ilişkileri olan Özcan Han, gerçekten yeri dolduralamayacak önemli bir gazeteciydi.
Epey zaman önce eşini kaybetmiş ve yalnız bir hayatın içinde ömür törpülemiştir.
Onun en önemli özelliği, mükemmel İngilizce ve Rumcasıyla çok ünlü kişilerle mülakat yapması. Hatırlıyorum... Rum liderleri ile kendi dönemlerinde kendi makamlarında mülakatlar yapmıştır. Hatırladığım kadarı ile Makarios’la da bir söyleşi gerçekleştirmişti.
Onun cesur tarafı her zaman öne çıkmıştır. Yürekli ve korkusuzca en ateşli ve en gergin ortamlarda bile Rum tarafına geçmesi ve Rum liderlerle mülakat yapması, gerçekten cesaret isteyen bir işti.
Uzun zaman kendisi ile Halkın Sesi gazetesinde yazdık. Kitap çalışmalarında zaman zaman kendisine danıştığım şeyler olmuştur. O da seve seve bana bildiklerini anlatmıştı.
Son kitabım “DR. FAZIL KÜÇÜK’ÜN 80 YILLIK ESERİ HALKIN SESİ” için kendisinden bir anısını anlatmasını istediğimde bana şöyle demişti.
“Osmancığım, koronvitüsten çok korkuyorum. O nedenle bir anımı sana internet üzerinden atabilirim” demiş ve öyle yapmıştık. O kitapta onun da bir anlatısı vardır, Dr. Küçük’le ilgili.
Her zaman söz Dr. Küçük’ten açılınca bana çok enteresan hatıralar anlatırdı.
Esasında Özcan Han kardeşim çok hassas bir insandı. En ufak bir acılı ortamda bile ağlardı.
Takriben bundan 15 yıl önce bir gazeteci grubuyla davetli olarak Gaziantep’e gitmiştik. Çeşitli gazetlerden yazarlar vardı. Ben de Birlik gazetesini temsilen gitmiştim Gaziantep gezisine. O davet, Gaziantep Ticaret ve Sanayi odalarından gelmişti. O dönemin Gaziantep valisi Muammer Güler’di. Hani daha sonra AKP’den milletvekili seçilip meclise girmiş ve İçişleri Bakanı olmuştu. Muammer Güler bir dönem de İstanbul Valiliği yapmıştı.
O Gaziantep programımız gereğince Vali’yi, Gaziantep Spor Kulübünü, Sanayi tesislerini, bölge televizyonlarını ve daha bazı kurumları ziyaretimiz sözkonusuydu. O kafilenin içinde en yaşlımız Özcan Han ve ikinci de bendim.
Gaziantep’ten bir anı olarak Özcan Han’ı anlatmam lazım onun hatırasına hürmeten.
Vali Muammer Güler’in odası çok büyük değildi. Sade ve basit eşyalarla donatılmıştı. Valinin masasının önünde iki koltuk ve karşıda da bir kanepe ve sandalyeler vardı.
Grubun en yaşlıları olarak değerli dostum Özcanhan’la o iki koltuğa ikimiz oturmuştuk.
Sözcü olarak onu seçmiştik. Orada çok anlamlı ve duygu dolu bir konuşma yapmıştı Kıbrıs Türkleri üzerine. Sözünü bitirdikten sonar Vali’ye şöyle demişti.
“Ne olur sayın Valim bizi kurtarın”
Bu sözleri hem valinin hem de bizim tuhafımıza gitmişti. Özcanhan bu sözleri söylerken gözlerinden yaşlar boşanıyordu.
Özcan Han gözyaşlarını silerken Vali manalı manalı yüzüme bakmış ama birşey söylememişti. Hatıra fotoğrafı çektirmek için aşağıdaki salona inerken vali beni kolumdan tutarak kulağıma bir soru sormuştu.
“Bu adam niye ağlıyor? İşte Türk askeri sizi kurtardı ya..”
Ben de Vali’nin kulağına şöyle demiştim.
“Sayın valim, bu arkadaşımız savaşlarda ve göçlerde çok acı çekti. Onun için çok hassaslaştı. Onun kusuruna bakmayın” deyinde vali de “Öyle mi?” diyerek işi geçiştirmişti. Esasında kafilenin en renki siması da oydu, nurlar içinde uyusun.
En son galiba kendisi ile bir telefon konuşması yapmıştık. “Senin kısmi felç geçirmene çok üzüldüm yahu Osman. Bir bir hepimiz gidiyoruz” demişti.
Evet onun tabiri ile bir bir bu dünyadan çekip gidiyoruz. Bu dünyada kim kaldı ki... Gidenler Allah’a olan can borcunu öder, arkada kalanlar da onun acısını çeker ve onun hatıraları ile yaşar. Şimdi biz de Özcan Han’la olan hatıralarımızla yaşayacğız.
Allah’tan Özcanhan kardeşime gani gani rahmet diler, yattığı yerin ve mekanının cennet olmasını dilerim. Yakınlarının başı sağ olsun.
O güzel insan Özcanhan da gitti ve ardında büyük ve derin hatıralaar bıraktı. Güle güle şeker kardeşim...