ÖZERSAY’IN TESPİTİ DOĞRU TABELA ÜNİVERSİTELERİ
“Tabela üniversitelerine tedbir alınmalı.”
Özersay’ın kastettiği tedbirler, herhalde “Üniversiteler Kanunu” ile olmalı. Üniversite kuracak kişli o yasa ve yasayı uygulayanlarla istişare ederek mükemmeli yakalamalı.
Mesela yeni bir üniversitenin arazi ve gelişme alanı, oluşacak kampüsleri ve bunun yanında amfiler ve konferans salonları yaratılmalı. Üniversitenin tabela üniversitesi olmaması için belli kriterlerin masaya konması gerekir.
Bazı yatırımcılar “üniversite ticareti” olarak niteleyebileceğimiz ifran ocağını, kendilerine rant olarak görürler. Zaten üniversitelerin tabela üniversitesi yapısı gerçekten düşündürücüdür.
Üniversitelerle ilgili her köşe yazımda yeni bir üniversite kurulduğunu öğreniyorum ki, Özersay’ın söyledikleri ile örtüşüyor bu durum.
Daha kapsamlı açıklamayı buraya almak istiyorum.
Özersay şöyle demiş:
“Öğrenci adı altında ülkeye kaçak içşi getirilmesine aracılık eden, üniversiteye hiç uğramadığı halde ve öğrenci olmadığı halde yabancılara öğrenci belgesi veren ve aslında ülkede sahtekarlıkla kalmalarına imkan sağlayarak ülkedeki huzur ve asayişin bozulmasına da sebebiyet veren sadece adı ‘üniversite’ olan bazı kurumlar konusunda acil tedbir alınması gerekmektedir.”
Bu ifadenin, hem adı sadece üniversite olan ve hiçbir akademik fonsiyonu olmayan kurumlar, asayiş, kaçakçılık, kaçak işçilik ve yozlaşma gibi düşünce ve sözleri barındırıyor.
Neden “Tabela üniversiteleri” dedi Kudret Özersay?
Esasında Kudret Özersay bütün olumsuzlukları, cesurca halkın önüne seriyor.
Şu anda kaç üniversitemiz olduğunu söyleyemem. Herhalde 30’u geçmiştir. Bu kadar küçük bir ülkede bu kadar üniversite olması, faydadan ziyade zarar veriyor.
Nitekim Güzelyurt’taki Sağlık Üniversitesi, türlü yolsuzluk ve sahte belg ve diploma angaryaları ile çalkalandı ve hala daha çalkalanmaya devam ediyor.
Bir zamanlar yeni kurulan bir üniversitenin tanıtım kokteyline katılmıştım Golden Tülip Otel’de. Verilen bilgiler, kurulan veya kurulacak olan bu eğitim kurumunun detaylarını veriyordu. Üniversitenin kurucularından bazı kişiler de oradaydı.
Her gazeteci gibi ben de bir soru sormuştum kurucularına.
“Üniversiteniz nerede?”
Bana verdikleri cevap, her zaman kafamda şekillendirdiğim şekle uygun değildi.
Verilen cevap şöyleydi:
“Lefkoşa’da bir apartman dairesi” şeklindeydi.
Biz Kıbrıslılar ancak İngiltere veya Türkiye’ye gittiğimizde görürdük, muazzam bina ve kampüsleri ile üniversiteleri. Orada bir apartman dairesi ile kesinlikle üniversite olamaz.
Bazen belgesel filmlerde Avrupa’daki üniversiteleri görünce, insanın tekrar öğrenci olması gelir içinden.
Kudret Özeray boşuna söylemedi, “Tabela üniversiteler” sözünü.
Kesinlikle maddi durumu ve bilgi birikimi, hatta vizyonu olmayan insanlar üniversite kuramazlar. Mesela en yakın, gözlerimizin önünde damla damla şekillenen Yakın Doğu Üniversitesi en önemli örnektir.
YDÜ’nün gerçek üniversiteye dönüşmesi hayli zaman alsa da, hedefler belliydi. YDÜ kampüsleri ile bir varlık oluşturuyor. DAÜ de öyle. Girne Amerikan ve Lefke Üniversitesi ile ODTÜ de bu kervana katılanlardan. Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) de öyle. Şu anda atladıklarım olabilir. Yani bunlar, kesinlikle tabela üniversitesi olmamıştır.
Bütün mesele faaliyete geçecek üniversitelerde aranan evsafın belirlenmesinde belirli organ ve organlar kendini göstermelidir.
Daha söyleyecek veya yazıp çizecek çok şey var ama, şimdilik bu kadarla yetinelim diyorum, tepki anlamında.