Yunanistan ve Rum yönetimi başta olmak üzere bazı ülkelerin dikkate bile almak istemediği Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti, Anavatan Türkiye tarafından baştacı edilmekte, resmi temaslar sırasında en yüksek derecede protokol kuralları uygulanarak dünyaya açık mesaj verilmektedir.
Nitekim Başbakan Hüseyin Özgürgünün beraberindeki bazı bakan ve bürokratlarla yaptığı Türkiye ziyaretinde bu kural değişmemiş, en yüksek seviyede devlet töreni uygulanmıştır.
Bilindiği gibi bir süre önce meydana gelen halkın seçtiği demokratik hukuk devletini ortadan kaldırmaya yönelik “kalkışma” hareketinin ardından yaralarını saran Türkiyenin başbakanı Binali Yıldırım, ilk olarak KKTC Başbakanı
Hüseyin Özgürgün ve heyetini Ankaraya davet ederek önemli konularda görüşmeler yapmıştır.
Özgürgünün Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da kabul edilmesi, bu görüşmenin 1 saati aşkın olması önemli bir detay olarak değerlendirilmektedir.
Başbakan Hüseyin Özgürgün, başta TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar ile görüşmesinin yanısıra TC ve KKTCden bakanların da yer aldığı üst düzeyde çok önemli toplantılara katılmış, yapılması gerekenlerle ilgili görüş alışverişinde bulunulmuştur.
Kısa bir süre önce Türk Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlunun da kaydettiği gibi, Türkiyenin yurtdışında görev alan büyükelçi, temsilci, askeri ataşe, devlet memuru ve benzeri bir çok personelle ilgili çalışmalar yapılmaktadır.
Bu nedenle, KKTCde de görevden el çektirilecek kişiler olacağı aşikardır.
Dile getirilen bazı duyumlara göre KKTCdeki üniversitelerle ilgili olarak da bir çalışma yapılmakta, burada öğretim görevlisi olan bazı kişilerle ilgili belge ve delil niteliğindeki dökümanlarla bağlantılar ele alınmaktadır.
Kim ne derse desin, 15 Temmuz günü ortaya çıkan tablo beklenmedik olmasa bile beklenenin çok üstünde bir tablo ortaya çıkarmıştır.
Devlet içine yuvalanan güçler, sinsi bir planın uygulanması için yıllardır hazırlık yapmış, verilen işaret ile birlikte de harekete geçerek amacına ulaşması halinde ülkeyi en az 25 yıl geriye götürebilecek bir ihanet hareketinin temelini oluşturmuşlardır.
15 Temmuz Kalkışmasının öne çıkan isimleri arasında tanıdık isimler de vardır
KKTCde Korgeneral olarak Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı yapmış Adem Huduti, “vatana ihanet”le suçlanmakta, yine KKTCde 2 yıl boyunca Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı yapmış Org. Galip Mendi ise “darbe girişimi karşıtı” olarak gündeme gelmiştir.
Türkiyede yaşanan bu demokrasi karşıtı harekette yer alan Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu, siyasi, öğretim görevlisi ve benzeri çok sayıda kişi varken, bu isimlerle bağlantısı olan ve KKTCde yaşamını sürdüren çok sayıda kişinin bulunması ihtimali oldukça yüksektir.
Hatta bu harekete gizlice destek veren bazı kuruluşlar ve kişiler bulunması da ihtimal dahilindedir.
Bütün bunlara baktığımızda, KKTC hükümeti ile Anavatan Türkiyedeki yönetim arasında ortak hareket etme, işbirliği gibi konular önem kazanmaktadır.
Başbakan Özgürgün başkanlığındaki KKTC heyetinin, Türkiye ile birlikte hareket etme kararlılığını ortaya koyması,
Anavatanla olan sarsılmaz bağlarımızı herzamankinden daha çok güçlendirmiştir.
Sayın Özgürgün, bu tarihi ziyarette kendisinden beklenen kararlılığı en açık bir dille ifade etmiş, Kıbrıs Türkünün içten ve samimi duygularını Anavatan Türkiyeye bildirmiştir.
Kıbrıs Türküne yakışan da budur.