PETRODLAR POLİTİKASI GAZZE’DEKİ ATEŞKESİ SAĞLAYABİLİR

Abone Ol
Bretton Woods Anlaşması
Temmuz 1944 tarihli Bretton Woods anlaşması ile Dolar, altına dönüşebilen tek para birimi olarak kabul edilmiş ve 1 ons altın 35 dolar olacak şekilde düzenlenmiştir. ABD, dış talep olduğunda, doları bu tutar karşılığında altına çevirmeyi kabul etmiştir. Diğer ülke birimlerinin değeri de dolara göre endekslenmişti. Bu anlaşma ile,  ABD doları dünya genelinde rezerv para olarak kabul görmüştür. Ancak ABD’de yaşanan stagflasyon (Durgunluk ve enflasyonun ayni anda görüldüğü durum) ve altın rezervlerinin erimesi ile, 15 Ağustos 1971 tarihinde altına dayalı sabit kur sistemi sonlandırılmıştır.
Petrodoların Doğuşu
1973 petrol krizi sonrasında, 9 Haziran 1974 tarihinde, ABD ve Suudi Arabistan arasında, Kraliyet ailesinin hükümranlığını koruma karşılığında, petrolün yalnız ABD doları ile satılması şartıyla bir anlaşma akdedilmiştir. Bu anlaşma ile aşağıdaki konularda mutabakat sağlanmıştır.
1-Suudi Arabistan, petrol satışlarını ABD doları ile yapmayı kabul eder.
2-Suudi Arabistan, petrolden kaynaklanan gelir fazlasının ABD Hazine bonosu alımında kullanmayı kabul eder.
3-ABD, Suudi Arabistan’a silah satışı yapmayı ve Krallığın güvenliğini sağlamayı taahhüt eder.
Bu anlaşmanın devamında, 1975 yılında tüm OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) ülkeleri, petrolü dolar bazında satmayı ve gelir fazlasını ABD Hazine bonolarına yatırmayı kabul ederler.
Sürecin devamında, 1979 yılında, ABD-Suudi Arabistan Ekonomik İş Birliği Komisyonu oluşturulmuştur. Temel amaç, Suudi Arabistan’ın inkişafı ve petrodolar gelirlerinin Petrodolar Değişim Sistemi kapsamında, ABD kaynaklı mal, malzeme, makine alımlarında kullanılması olarak belirlenmiştir.
ABD Dolarının Rezerv Para Statüsüne Tekrar Yükselişi
Petrodolar ile ilgili gelişmeler sonucunda, ABD doları, uluslararası ekonomide önemli bir konuma yükselmiştir. Uluslararası ekonomide önemli paya  ve stratejik öneme  sahip petrol ve doğal gazın ABD doları ile işlem görmesi, ABD dolarını rezerv para statüsüne yükseltmiştir.  Bu gelişmeler ABD ekonomisinin dünya genelindeki hakimiyetini de sağlamlaştırmıştır. Parasal sistem ise, ABD doları merkezli altın sisteminden, petrol sistemine geçiş yapmıştır.
OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) Ülkelerinin Sratejik Önemi
Bu aşamada, OPEC ülkelerinin petrol sahipliğine ilişkin statülerine bakmakta fayda var. OPEC ülkeleri, dünya genelinde, petrol rezervlerinin % 79.5’ne sahip olup, petrol üretiminin % 40’ını sağlamaktadır. Orta Doğu ülkelerinin, OPEC toplam rezervlerinin içindeki payı ise % 67.2 seviyesindedir. Petrolün stratejik önemi, OPEC ülkelerini uluslararası ekonomi ve siyaset platformunda söz sahibi yapmaktadır. Suudi Arabistan, gerek üretim gerekse rezerv açısından dünya genelinde ön safta yer almaktadır.
Gazze’de Ateşkes Müslüman Orta Doğu Ülkelerinin Elindedir
1974 yılından itibaren uygulanan petrodolar ve petrol değişim sistemi ile, OPEC ülkeleri, ABD ile yaptıkları anlaşma uyarınca petrol işlemlerini dolar üzerinden yapmakta, kazandıkları dolar gelirinin büyük bir kısmını ABD hazine bonolarına yatırmakta ve bir kısmı ile ABD’den mal satın almaktadır. Bunun sonucunda, Amerikan doları dünya ticaretinde rezerv para statüsüne yükselmiş, Amerikan ekonomisine önemli avantajlar sağlanmış ve ekonomik canlanma ile birlikte ABD’nin askeri alanda teknolojik atılım yapma kapasitesi yükselmiştir. Bu sistemi zayıflatacak kilit gelişme, Amerikan Doları’nın dünya ticaretinde rezerv para olarak kullanılmasının sona ermesidir.  
 
Bu sistemin tasfiye edilmesi ile, Amerikan Doları’nın dünya ticaretinde rezerv para olarak kullanılmasının sona ermesi ihtimali, ABD siyasetini etkileyebilir. Bu bağlamda, OPEC ülkelerinin elinde, ABD’nin ekonomik üstünlüğünü zayıflatacak, ABD dolarının rezerv para statüne son verecek, önemli bir silah vardır-Petrodolar. Diğer taraftan, piyasa açısından OPEC ülkeleri çaresiz de değildir, çünkü petrolün tek ve en önemli alıcısı ABD değildir. Dünyanın en büyük ham petrol ithalatçısı Çin gibi kalkınmakta olan dev ekonomiler, OPEC için karlı hedef piyasalardır. İlaveten, Suudi Arabistan, Çin’in ikinci en büyük petrol tedarikçisidir.
Kapsamlı bir politika değişikliği ile, ilk etapta, OPEC içinde yer alan Müslüman Orta Doğu ülkeleri, petrolün satışını ABD doları ile yapmayı ortadan kaldırabilirler; petrodolar değişim sistemini tasfiye edip petrol gelirlerini ABD hazine bonolarına yatırmaktan vazgeçebilirler ve ABD’den mal alımına ambargo koyabilirler. İkinci aşamada, bu politikanın OPEC genelinde uygulanması için etkin girişim yapabilirler. Üçüncü aşamada ise dünya genelinde bölgesel yeni ekonomik ittifaklar oluşturabilirler. Bu gelişmeler ABD dolarının rezerv para statüsü için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Bu potansiyel tehlike karşısında, ABD’nin İsrail-Filistin politikasını değiştirmesi ihtimali büyüktür. 
 
Sonuçta, Suudi Arabistan’ın öncülüğünde, OPEC içinde yer alan Müslüman Orta Doğu ülkeleri, İsrail’i destekleyen ve İsrail-Filistin anlaşmazlığında belirleyici bir konumda olan ABD ile yaptıkları petrodolar değişim anlaşmasını tasfiye etmek  koşulu ile, Gazze’de ateşkesi sağlayabilecek kapasiteye sahip olabilecektir.