Dünyanın her yerinde hastanelerin sakin ve gürültüsüz olmasına büyük önem verilir.Bu nedenle genellikle hastane girişlerinde herkesin görebileceği yerde, sus işareti yapan hemşire resimleri göze çarpar.
Çünkü gürültü kirliliği, psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıklara zemin hazırlar.Strese, panik ataklara, ruhsal bunalıma, yüksek tansiyona,asap ve huzur bozukluğuna sebep olur.
Bu nedenle toplu yerlerde, hele insanların tedavi olmağa gittiği hastanelerde, dünyanın hiçbir uygar ülkesinde, gürültü çıkarılmasına, kesinlikle göz yumulmaz.
KKTCde ise Lefkoşa hastanesinin poliklinik bölümüne gelen vatandaşlarımız, çocukların gürültüsünden daha da fazla hasta olur.
Polikliniğin bekleme salonunda, 2 ile 5 yaşlarındaki çocuklar, kendi aralarında koşarak, çığlık atarak, oyun oynayarak ve birbirleri ile sesli konuşarak, herkesi rahatsız edecek derecede gürültü çıkarıyor.
Bazı anne babalar ise çocuklarının sakin durmasını ve başkalarını rahatsız etmemesini sağlamak yerine, şakalaşarak ve oynaşarak, adeta çocuklarının bağırıp çağırmasını teşvik ediyor.
Aslında kültürlü ve çağdaş bir anne baba, çocuklarının başkalarının bulunduğu yerlerde, ses kirliliği yapmasına ve başkalarını rahatsız etmesine izin vermez.
Fakat dünyanın hiçbir uygar ülkesinde, yöneticiler de hastane ve polikliniklerde, gürültü kirliliği yapılmasına ve hastaların rahatsız edilmesine, göz yummaz ve izin vermez.
Uygar ülkelerde hastane ve polikliniklerde ilgili yöneticiler,gürültü yapılmasına izin verilmediği için, kültür düzeyi düşük olan kişiler dahi, çocuklarının gürültü yapmasını önlemek zorunda kalır.
Çünkü çocuğunun gürültü yapması durumunda, hastaneden dışarıya çıkarılacağını ve bir bedel ödemek zorunda kalacağını bilir.
Oysa KKTCde yasalara ve kurallara uymak herkesin hür iradesine bırakıldığı için, tedavi için çocukları ile hastaneye giden bazı kişiler, çocuklarını serbest bırakarak aynen düğün salonlarında yapıldığı şekilde,diğer çocuklarla oynamasına koşuşturmasına ve gürültü çıkarmasına engel olmaz.
Aslında Lefkoşa hastanesi polikliniğinde çocukların herkesi rahatsız edecek şekilde koşuşturması ve gürültü yapmasından,anne babalar kadar, hastane yöneticileri de sorumludur.
Çünkü hastane yönetimi, tedavi olamaya gelen herkesin kurallara uymasını, başkalarını rahatsız etmemesini sağlamakla yükümlüdür.
Yoksa görevliler, poliklinikte çocukların çığlık atarak koşuşturmasına, gürültü kirliliği yapmasına ses çıkarmadığı zaman, kültür düzeyi düşük kişiler de böyle davranmalarının normal olduğunu düşünür ve çocuklarının uslu durmasını sağlamaz.
Gürültü çıkaran çocukların ailesini suçlamak yerine onlara bir bedel ödettirerek, örneğin poliklinikten dışarı çıkarılarak, uygarca davranmaları öğretilmeli.
Hastane ve polikliniklerde çocuklarının sessiz kalmasını sağlamayan ve gürültü çıkararak başkalarının rahatsız olmasına sebep olan kişiler, poliklinikteki odacılar ve güvenli görevlileri tarafından dışarı çıkarıldığı takdirde, bilinçlendirilecekler.
Böylece polikliniğe geldikleri zaman çocuklarının sessiz kalmasını sağlayacaklar ve başkalarını rahatsız olmasına sebep olmayacaklar.
Kısaca, hiç ek mali harcamaya gerek olmadan, gürültü yaparak hastaları rahatsız edenlerin dışarı çıkarılması için, odacılara ve güvenlik görevlilerine direktif vermesi ile bu sorunun çözümü mümkün olacaktır.