Programın çerçevesi

Abone Ol
     "600 mil ötedeki bir devletin (Yunanistan)40 mil uzaklıktaki başka bir devletin (Türkiye) emniyet ve selameti bakımından büyük ehemmiyet taşıyan bir yeri istika etmesi! Böyle bir durumun her an büyük bir felaketin çıkmasına sebep olabilecek bir kıvılcım demek olduğunu düşünüyoruz...
     Tarihe bir göz gezdirecek olursak Yunanlılar birçok defalar bu gibi hesapsız,sonu meçhul sergüzeştlere atılmış ve ancak büyük devletler tarafından haritadan silinmekten kurtulabilmiştir".1969
             Dr.Fazıl KÜÇÜK


     Son günlerde bazı İslam ülkelerinin İsrail aşklarının filizlendiği günlerden geçiyoruz.Mısır ile Ürdün'den sonra aşkını ilan eden üçüncü ülke olmak için Körfez ülkeleri arasında BAE bunu başarmıştır.Şimdi sırada Bahreyn'in olduğu belirtiliyor.Tanımanın hıza dönüştüğü günlerden geçilirken diğer ülkelerin de sıraya girdikleri duyuruluyor.Bugüne değin birbirlerine verdikleri ağır kayıplar nedeniyle kandan beslenenler olarak da bilinen bu ülkelerin karşılıklı olarak verdikleri zararın faturasının bu uygulama sonrasında kim veya kimler tarafından ödeneceği ortalıklarda kalmış oluyor.
     Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru koşar adım gidilirken Kıbrıs'ta çözüm nasıl olmalıdır sorusunun yanıtının tek olmadığı biliniyor.Aday olanlar kendi siyasi görüşlerini esas alarak çözüm önerilerini anlatıyorlar.Yıllardır söylenen iki bölgeli iki toplumlu çözüm önerisinin işe yaramadığı noktada bulunuyoruz.Bu söylemin karşımızdaki unsurun zamana oynayarak bizleri oyaladığı gerçeği bir kez daha ortalıklara çıkmıştır.Onların devlet olarak kabul edilmeleri Kıbrıs Türk'lerinin ise toplum statüsünde işlem görmeleri eşitsizler arasındaki görüşmeler olmanın ötesine geçememiştir.
     Crans Montana sürecinden sonra aradan geçen süreçte herhangibir olumlu adımın atılmaması bizleri kendi göbeğimizi kendimizin kesmesi noktasına doğru zorlamaktadır.Karşımızdaki unsurla Ortak Federasyon kurmanın düşlerde kaldığının da unutulmaması gerekiyor.Bu nedenle Türkiye ile birlikte Kıbrıs Türk'lerinin Uluslararası Hukuktan ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Kuruluş Antlaşmalarından kaynaklanan haklarımızın olduğunu muhataplarımıza en ince ayrıntıları ile anlatılması gerektiğini kaydetmek istiyoruz.Devletimizin yeni yapısının kurulması aşamasından sonra iki bölgeli iki devletli yapının tek çıkar yol olacağı konusunda adayların şimdiden uzlaşmaları ile önümüze çıkacak engelleri hep birlikte aşacağımızın bilinmesini istiyoruz.
     Mendil büyüklüğündeki ülkenin bölge ülkeleri ile otomatiğe bağlanmış gibi sürekli anlaşmalar imzalaması kendilerini güvende hissetmelerine payanda yaptıkları biliniyor.Son olarak İsrail ile imzaladıkları "Askeri İşbirliği ve Askeri Faaliyetlerin Güçlendirilmesi"anlaşmasını bu açıdan değerlendirmek gerekiyor.Bölgede bulunan doğalgazın Avrupa'ya ulaştırılması için daha önce imzaladıkları East-Med projesinin finansmanını sağlayamadıkları noktada da askeri anlaşmalarla kendilerini teselli ediyorlar.
     Son dönemde Rus ve Amerikan Dışişleri Bakanlarının adanın güneyini ziyaret ederek karşımızdaki unsura destek verdikleri biliniyor.Her iki ülkenin de uzun erimli düşünüldüğünde adada askeri üs kurabilme amaçları olduğu gerçeğinin belirli zaman aralıklarında gündeme taşındığının da unutulmaması gerekiyor.Bu ülkelerle yapılan anlaşmaların Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluş anlaşmalarına aykırı olduğunu kaydediyoruz.
     Bu arada Bay Macron'un Türkiye'ye saldırısının temelinde ülkesinde yeniden başlayan Sarı Yeleklilerin Eylemlerinin olduğunun da unutulmaması gerekiyor.Saldırıları bu açıdan değerlendiriyoruz.
     Kıbrıs Türk'lerinin haklarının anlatılması ve savunulması için ortak bir program çerçevesinde şimdiden çalışmalar yapmamız gerekiyor mu ne...
     SEVGİ ile kalınız...