Maalesef ülkemizde demokrasinin yanlış yorumlanması nedeniyle, devletimiz ile halkımızın çökertilmesine dönük faaliyetler ile yayınlar demokratik hak olarak yutturulmaktadır.Bunun sonucu artık olumsuzluklar herkesin gözüne batacak düzeye ulaşmıştır.
Türk halkının çökertilmesi amacı ile güney de ve yabancı ülkelerde düzenlenen ve içimizdeki işbirlikçiler tarafından servis edilen ,Rum tezlerini destekleyen, KKTC ve Anavatan aleyhindeki amansız beyin yıkama kampanyalarının, artık sonuç vermeğe başladığı görülüyor.
Geçmişte ayıplanan tutum davranış ve açıklamalar, şimdi anavatanın koruması altında bulunduğumuz bir dönemde, artık pervasızca hatta övünülerek sergilenmekte;
Geçmişte birine söylendiği zaman hakaret ve küfür kabul edilen sıfatlar, bugün bazı kişilerce gönüllü olarak benimseniyor;
Bizi düşman kabul eden Rum yönetimi tarafından ödüllendirilmek alenen açıklanmakta ve şeref sayılmakta;
Halkımızın ulusal kimliğinden koparılması, kimliksizleştirilmesi, uyduruk Kıbrıslılık kimliğini benimsemesinin sağlanması amacı ile, milliyetçilik kötülenmekte;
Bazı kişiler Türk olmadıklarını, Lino bambago ( ketenimsi pamuk yani ne Türk ne Rum)olduklarını açıklamakta;
Bazı kişiler sanki yeryüzünde bir Kıbrıslı ulusu varmış gibi, Türk olmadıklarını Kıbrıslı olduklarını ileri sürmekte;
Bazı kişiler kilisede çekilen resimlerini yayınlamakta, bazı kişiler ise boyunlarına haç kolye koyarak dolaşmakta;
Tüm Müslüman ülkelerde sağlık kuruluşlarında kızıl ay ambleminin kullanılmasına karşın, bazı kişiler Hristiyan ülkelerde kabul edilen kızıl haç amblemini kullanmakta;
Bazı kişiler Rum tarafının adeta gönüllü avukatı gibi hareket etmekte,her koşulda onları haklı göstermekte ve KKTCyi aşağılamakta;
Güneyde her yerde Yunan bayrağı dalgalanmasına ses çıkarmayanlar, beşparmaklardaki bayrağımızın kaldırılmasını istemekte;
Ülkemizde bizden kaynaklanan tüm olumsuzlukların anavatandan kaynaklandığı yalanı ile halkımızın kökünden koparılmasına çalışılmakta;
Rum ve yabancıların, halkımıza ve devletimize karşı sürdürdükleri aşağılayıcı tutum ve açıklamalar karşısında ses çıkarılmamasına karşın, anavatan yetkililerinin samimi uyarılarına büyük tepki gösterilmekte ve halkımızın anavatanından soğutulmasına çalışılmaktadır.
Bu utanç verici tablo nedeniyle, Rumların tüm adayı ele geçirebileceği umutları güçlenmekte ve böylece makul bir barış anlaşması yapılamamaktadır.
Ülkemizdeki bu üzücü durum, normal olduğu kabul edilemez.Halkımıza karşı sürdürülen bu yıkıcı ve düşmanca saldırılar da, demokratik hak olarak görülemez.
Yaşanan olaylar Kıbrıs Türk halkının profesyonel ve yoğun saldırı altında olduğunu akla getiriyor.
Zaten zamanımızda artık hedef hasım toplum ve devletler; klasik savaşlar yerine, başarılı özel savaş operasyonları ile Ulusal dayanışmadan yoksun kılınarak çökertilmektedir Devletimize, ulusal kimliğimize ve anavatana karşı sürdürülen kampanyalar, bizi karşı sürdürülen bu psikolojik savaşın bir parçasıdır.
Bu nedenle devletimize inanan, halkımızın geleceğini umursayan, adadaki varlığımızı Türk kimliğimizle ve onurlu bir şekilde devam ettirmemizi isteyen herkes, artık gerçekleri görmeli.