Rum mallarını zimmetine geçirme suçlamasıyla haziran ayından bu yana Güney Kıbrıs’ta tutuklu yargılanan Simon Mistrel Aykut’un davası görüşülmeye devam ediyor.

Aykut’un avukatları duruşma öncesi itiraz değerlendirmesini Ağır Ceza Mahkemesinde önceki gün yeniden heyete sundu. Değerlendirmede Aykut’un tutukluluğunun usule aykırı olduğu savunuldu. Mahkeme savunma ve iddia makamının beyanlarını dinleyerek kararı 20 Aralık 2024 günü saat 11.00’de açıklayacağını kaydetti.

TANIK ÇAĞIRMAK İMKÂNSIZ

İngiltere Başbakanı Starmer yarın Kıbrıs'a geliyor İngiltere Başbakanı Starmer yarın Kıbrıs'a geliyor

Simon Aykut’un avukatı Maria Neophytou, “işgal altındaki topraklarda yaşayan tanıkları çağırmanın imkânsız olması nedeniyle, kendi seçeceği savunma tanıklarını sunamayacağı için sanığın adil bir yargılamaya tabi tutulmayacağını” kaydetti. Avukat, “tanık çağırmamız gerekecek. Bu nesnel olarak imkânsızdır, mahkemenin işgal altındaki topraklarda yaşayan insanlara mahkeme celbi verilemeyeceği konusunda hukuki bilgisi vardır” dedi.

POLİS SORUŞTURMA YAPAMAZ

Avukat Maria Neofytou polisin, ifade için işgal edilen mülklere gidemeyeceği ve taşınmaz mal komisyonundan bilgi alamayacağı için sanığın iddialarını soruşturacak konumda olmadığını vurgularken, iki taraf arasında adli yardımlaşma anlaşması olmadığını anımsattı. Müvekkilinin tutuklandığı ilk andan itibaren alım-satım sözleşmeleriyle ilgilenmediğini belirttiğini kaydeden avukat, her şeyin Aykut’un oğlu tarafından yapıldığını belirtti.

CEZAEVİNDE KÖTÜ MUAMELE

Adil yargılama koşulları bulunmadığı halde tutuksuz yargılama talebi defalarca reddedilen ve 6 aydır cezaevinde tutulan Simon Aykut, ilk günden beri kötü muameleye uğramaktan şikayetçi. Aykut, cezaevi koşullarında sağlığını büyük ölçüde kaybetmiş, bir kez ölümle burun buruna gelmişti. Solunumu duran Aykut’un tam teşekküllü bir hastaneye götürülmeyerek cezaevi revirinde tutulması, insan haklarına aykırı uygulamaların en çarpıcı örneklerinden birisi olarak gösterilmişti.

Öte yandan KKTC'deki eski Rum taşınmazlarını suiistimal ettiği gerekçesiyle Güney Kıbrıs'ta tutuklu bulunan Afik Grup CEO'su 74 yaşındaki iş insanı Simon Aykut’un Rum Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptığı itiraz 20 Aralık’ta karara bağlanacak.

Simon’un adeta “tecrit” denilebilecek tutukluluğu devam ederken, davanın kaderini değiştirmesi beklenen Prof. Dr. Eyal Benvenisti’nin bilirkişi raporu mahkemeye sunuldu.

Bilirkişi raporuna göre, Simon Aykut’un davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da aykırı.

Dünyaca ünlü hukukçu Prof. Eyal Benvenisti’nin mahkemeye sunulan raporunun detayları ışığında 2005 yılında, Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) aracılığıyla terk edilmiş mülklere çözüm sağlamak amacıyla 67/2005 sayılı kanun uygulanıyor.

Demopoulos-Türkiye davasında da örneği görülen durum sonucunda, ilgili yasa uluslararası ve Avrupa İnsan Hakları hukukuna uygun olduğu gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları (AİHM) tarafından onaylanıyor.

Benvenisti’nin mahkemede sunduğu bilirkişi raporuna göre 67/2005 sayılı kanun kapsamında, terk edilmiş mülklerle ilgili işlemler, uluslararası hukuk ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) kapsamında geçerli kabul edildiği belirtiliyor.

Prof. Benvenisti, ilgili kanunun asıl sahiplerin TMK aracılığıyla çözüm yollarına erişime sahip olduğunu varsayarken, mülkün mevcut sahipleri olan “ikincil sakinlerin” de uluslararası hukuk uyarınca insan haklarına sahip olduğunu belirtti. Bu kapsamda iyi niyetle mülk edinen kişilerin korunmasıyla birlikte tapularının hukuken geçerli olduğu delil olarak mahkemeye geçen kayıtlar arasında yerini aldı.

67/2005 sayılı kanun dahilindeki işlemlere dayanarak Simon Aykut’a yöneltilen cezai suçlamalar, AİHS kapsamındaki haklarını, özellikle de makul şüphenin bulunmaması nedeniyle özgürlük ve güvenlik hakkı ile adil yargılanma hakkının Rum mahkemelerince ihlal edildiği belirtilen bilirkişi raporda, uluslararası hukuk yükümlülüklerinin baltalandığı da kayıtlara geçti.

Prof. Dr. Eyal Benvenisti’nin, sunmuş olduğu bilirkişi raporunda son olarak , “Güney Kıbrıs’ın tedbirleri Kuzey’deki mülkiyet haklarının istikrarını ve ekonomik değerini  tehdit etmektedir” sözlerine yer verildi.