19-20 Şubat2015 tarihlerinde 2 gün süren Rum Ulusal Konseyi Toplantısında parti başkanlarının çoğunluğu “Federasyona karşı olduklarını belirttiler, ancak ortak bir noktada buluşamadılar.
Rum liderliği , sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin devamını istemektedirler. Rum tarafı özellikle iki bölgeliliği kabul etmiyor. Hem kabul etseler ne yazar!... Olası Federasyon gibi bir çözümün ardından uygulanmaya başlayacak olan AB normlarıyla gelecek serbest dolaşım, serbest yerleşim ve de serbest mal-mülk satın alınmasıyla iki bölgelilik diye bir şey kalmayacak veKıbrıs Türk halkı Girit misali yok olup gidecektir.
Aslında Rum tarafı Federasyon fikrine tamamen karşı olup Kıbrıs Türk halkının azınlık haklarına razı olacağı , Enosise açık üniter bir devlet istemektedir.
Netice itibarıyla Rum Ulusal Konseyi Federal bir yapıya kesinlikle destek vermemektedir. İşin gerçeğine bakılırsa Kıbrıs Rum halkı da Kıbrıs Türk halkı da federasyon istemiyor ….
Rum Yunan ikilisi Türkiyenin etkin ve fiili garantörlüğünün devamını kabul etmemektedir. Ruma göre Kıbrıs sorunu azınlık olan Kıbrıs Türkünün isyanı ve 1974de başlayan bir Türk işgal sorunudur. Ruma göre Kıbrıs sorunu, “Türk işgalinden ve Türk istilasından kurtulma” sorunudur. Rumlar bunları dile getirirken 1963-1974 yılları arasında Kıbrıs Türk halkına yaptıkları silahlı saldırıları ve de katliamları hiç yaşanmamış kabul ediyorlar.
Toplumlararası görüşmelere 1968den beri devam ediliyor. Rum göçmenler evlerine dönmelidir siyasetiyle karşımıza çıkanlarla daha neyi görüşebiliriz ki!...
Rum liderliğine göre Rum-Yunan ikilisinin mücadelesi Ada yeniden birleşinceye kadar devam edecektir. Rüyada olmak da güzel!...
Megali İdea hayali içinde yaşayan Rum-Yunan ikilisi Enosisten vazgeçmiş değildirler. Hala daha okullarda ve kiliselerde çocuklarına Türk düşmanlığı aşılamaktadırlar.
Daha yakın geçmişte EOKAcılar için düzenlenen bir anma töreninde yapmış olduğu konuşmada Rum Savunma Bakanı Hristoforos Fokaidis, “… Rumların bugün hiç olmadığı kadar EOKAcı Grigori Afksendiu gibi kahramanlara ihtiyaç olduğunu…” söyledi.
Rum halkına Türk tarafına karşı mücadele çağrısında da bulunan Fokaidis: “… Türkiyenin Kıbrısta 40 yıllık varlığı sonucunda moraller bozulabilir… Tarihi sorumluluk ruhuyla , ideolojik veya partisel farklılıklara bakılmadan mücadele edilmesi gerekir…” dedi.
1974 Barış Harekatıyla yaklaşık 150 yıldan beridir sürdürülen Enosis kampanyasının amacına ulaşması ebediyen önlemiştir.
2 Ağustos 1975de Viyanada yapılan nüfus Mübadele Anlaşmasıyla Barış Gücü aracılığı ile Adada yaşayan Türkler Kuzeyde ve Rumlar da Güneyde toplanarak iki bölgelilik oluşmuştur. Bu Anlaşmaları Rumlar adına Kıbrıs Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides ve 13 Şubat 1975de Kuzeyde kurulan Kıbrıs Türk Federe Devleti adına Başkan Rauf R. Denktaş imzalamıştı.
Kıbrıs Türk halkı Federasyon görüşmelerinde bir sonuca gidilememesi üzerine Rumların Kıbrıs Türk halkını temsil etmediğini, Kıbrısta dini ve dili , ırkı ve kültürü tamamen farklı iki halk olduğunu ve de Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını korumak için , Kıbrıs Türk halkının sesini dünyaya duyurmak için self-determinasyon hakkını kullanarak 15 Kasım 1983de KKTC ilan etmiştir.
Gelinen aşamada, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrısta ta oluşan gerçekler vardır. Kıbrısta bağımsız ve egemen iki devlet vardır. Kıbrısta Türk varlığı devam ettiği sürece anavatanımız Türkiye de bu adada askeri varlığını sürdürmeye devam edecektir.
KKTCni yaşatmak ve tanınmasını sağlamak boynumuzun borcudur.
Anlaşma ve uzlaşma için, Kıbrısta kalıcı bir barış ve huzur için Rumlar önce Kıbrıstaki gerçekleri görmek durumundadırlar. Bugün Kıbrısta bağımsız ve iki egemen devlet vardır. Anlaşmanın temeli bu noktadadır….
Akıl ve mantık ; İki bağımsız ve egemen devletin karşılıklı olarak birbirini tanımasıyla yapılacak bir anlaşma Kıbrıs Türk ve Rum halkları için olduğu kadar anavatanımız Türkiye ve Yunanistan için de en uygun olan çözüm şeklidir diyor…