RUM LİDERLİĞİNİN SİYASİ ÇÖZÜM ANLAYIŞI (7)

Abone Ol

Rum liderliğinin düzenlediği 21 aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla  birlikte Akritas Planının  devreye konulmasının ardından binlerce Kıbrıs Türkü  evlerini , köylerini mülklerini terk ederek göç etmek  zorunda kalıyordu.

AKEL’in Mart  1966’da yapılan 11’nci Kurultayında aldığı Enosis kararının ardından yine AKEL’in  desteğinde   Rum temsilciler Meclisi de oy birliği ile 26 Haziran 1967’de Enosis kararı alıyordu.

Diğer yandan  21 Nisan 1967’de Yunanistan’da yönetimi askeri bir darbe ile ele  geçiren  Yunan Cuntası da en kısa sürede  Enosis’e ulaşmak için harekete geçer.   15 Kasım 1967’de Grivas Komutasındaki 200’ü aşkın  zırhlı araç ve son model silahlarla donatılmış binlerce Rum ve Yunan askeri,  Geçitkale ve Boğaziçi  köylerine saldırdı.  BM Barış Gücü askerlerinin gözleri önünde  28 kişiyi öldüren  ve yaşlı bir ihtiyarı üzerine benzin dökerek  yakan, köyleri yağmalayan ve tüm köylüleri esir alan  binlerce Rum-Yunan askeri anavatanımız  Türkiye’nin  çok tepkisi ile  karşılaşmıştı.

17 Kasım 1967’de TBMM’nin  söz konusu köylerin boşaltılmaması ve Yunan askerlerinin  Kıbrıs’tan çekilmemesi halinde  adaya müdahale ederiz   şeklinde karar alması üzerine  Türkiye’nin istediği koşulların sağlanması üzerine  Grivas ve 12 bin Yunan askerinin adadan ayrılması sağlandı, sürgünde olan Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş’ın adaya girmesine izin verildi…

Rauf R. Denktaş’ın  13 Nisan 1968’de adaya dönmesinin ardından Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş ve Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides arasında Haziran 1968’de  Beyrut’ta başlayan toplumlar arası görüşmeler bir hafta sonra Lefkoşa’da devam eder. Bazen Klerides, bazen de  Denktaş’ın evinde yer alan görüşmeler   20 Eylül 1971’de başarısızlıkla sonuçlanır.

BM’nin çabası sonrası  8 Haziran  1972’de 5’li görüşmeler başlar. Rauf R. Denktaş ve Klerides’e ek olarak Türkiye adına  Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı, Yunanistan adına  Mihail Dekleris ve BM Genel Sekreterinin  Kıbrıs Özel temsilcisi katılır. Görüşmelerde Kıbrıs Türk Halkına  Otonomi verilmesi görüşülür!..

Türk heyetinin danışmanı olan Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı, bu görüşmelerle ilgili şu  değerlendirmeleri yapıyor:  Görüşmeler ilerledikçe   Rum Cemaatinin  basit devlet  kavramına sıkı sıkıya  sarıldığı görüldü.  Çünkü basit devlet , Enosis’e elverişli devlet tipi idi.  Makarios, Türk Cemaatinin istediği  özerk idareyi “Devlet İçinde Devlet İstemeyiz”  sloganlarıyla reddediyordu. Federal sistemin  ismini dahi ağzına almak  istemiyordu. “Federal Sistem, Taksim” demekti.  Makarios bir yandan  Enosis çığırtkanlığı yaparken, diğer taraftan da büyükelçilere  ve kendisi ile  görüşen yabancılara  Enosis’e karşı olduğunu söylüyordu. Kaynak: https:eyvatan.wordpress.com/2007/10/20/kibris-gercegi-gecitkale-saldirilari-ve-bu saldirilarin-sonuclari-nedir/

Belli ki Makarios, dünya kamuoyunun tepkisini almamak için onlara bekledikleri mesajları verirken içte  de Enosis’i  nasıl gerçekleştirebileceklerinin  ve de Girit misali nasıl yok edebileceklerinin planlarını yapıyordu…

Nitekim yıllar sonra görüşmeci Klerides de yazdığı “İFADEM” adlı  kitabında  anlaşmaya  çok yaklaşılmasına karşın, Makarios’un   “Enosis’i yasaklayan bir anlaşmaya  bir kez daha imza atmam” diyerek nihai anlaşmanın   imzalanmasını her defasında engellediğini açıklamıştır.

8 Haziran 1972’de başlayan 5’li görüşmeler çeşitli aralıklarla  2 Nisan 1974’e kadar  devam etti.  O günde dönemin  Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan  rahmetli Bülent Ecevit’in “Kıbrıs için en iyi çözüm  yolu federasyondur” açıklamasına sinirlenen  Klerides, görüşmelerden çekildi. Neticede toplam 6 yıl süren bu görüşmelerden  hiçbir sonuç alınamamıştı.

1967 yılında adadan ayrılmak durumunda kalan terör örgütü EOKA’nın  eski lideri Grivas, 1971 yılında adaya geri döndü. Grivas, Enosis’i en kısa sürede gerçekleştirme adına  Ocak 1974’te ölümüne kadar eski terör örgütü EOKA’yı, “EOKA-B” adıyla canlandırmaya çalıştı…

Her zaman dile getirdiğimiz gibi Rum liderliğinin esas hedefi  “Enosis”i gerçekleştirmek olmuştur. Rum liderliği dün olduğu gibi bugün de Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ olarak görmekte ve  “Türkiye işgal ordularını bir çekse mesele kalmayacak” diyecek kadar ileri gitmektedir…

DEVAM EDECEK