Rum tarafı bulunacak bir siyasi çözümde ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin yaşatılmasını ; tek devlet, tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek temsiliyet sisteminin geçerli olmasını, AB normlarının uygulanmasını istemektedirler.Bu, adı konmamış üniter bir devlet değil de nedir?
Rumlar , Kıbrıs Türk halkının ‘azınlık olarak ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetine yama olmasını istiyorlar. Rumlar, AB üyesi olan ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetinde Kıbrıs Türk halkına ABden kaynaklanan bireysel haklar dışında hak tanımak istemiyorlar.
AB üyesi olan Yunanistanda da Batı Trakyada yaşayan kardeşlerimize AB normları çerçevesinde sadece kişisel haklar verilmektedir.Batı Trakyalı bir Türkün babadan kalan taşınmaz malını kardeşine devretmesi bile mümkün değildir. Batı Trakyada hiçbir Türk, kardeşinden dahi toprak satın alamaz. Batı Trakya Türk halkı toprağını sadece Yunan kökenliye satabiliyor!... İşte AB üyesi Yunanistanda Türk azınlığa tanınan haklar!... Sanki bizi bekleyen tehlikeleri görüyor gibiyim….
Mevcut görüşme masasında Rumlar, KKTCnin sonlandırılmasını istemektedirler. Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliğine , self-determinasyon hakkına ve de egemenliğine saygı duymuyorlar. Bütün Rum göçmenlerin evlerine döneceği mesajları veriliyor. Garanti anlaşmaları kalkmalı, Türk askeri ve yerleşikler geri dönmeli diyorlar. Mülkiyet konusunda 1974 öncesi mülk sahibi ilk söz hakkına sahip olmalıdır diyorlar.
Rumlar her gün için KKTC topraklarına geçerek , arabalarda , otobüslerde elini kolunu sallayarak tapu göstererek ‘hadi barra…Yakında evlerimize döneceğiz diye bağırıyorlar. Sonra da siyasi bir çözümden bahsediyorlar. Ancak bu gibi durumlarda eski evlerini görmeye gelen Rumları buyur ediniz, kahve ikram ediniz , sohbet ediniz, Türk misafirperverliğini gösteriniz tavsiyesinde bulunanlar da vardır!..
Şu iyice bilinmelidir ki, Kıbrıs Türk halkının haklarına saygı duyulmayacak bir siyasi çözüm asla gerçekleşemez, Kıbrıs Türk halkının ‘azınlık haklarıyla Ruma yama olma niyeti yoktur. Bu gidiş hayra alamet değildir. Gelinen aşamada barış da barış diye diye çatışma ortamına sürükleniyoruz….
Günümüzde Rumlar hayal aleminde yaşıyorlar. Çünkü hala daha Megali İdea rüyası görüyorlar. Çünkü Rum liderliği ve Rum Ortodoks Kilisesi Rum göçmenlere hep elbet bir gün evlerinize döneceksiniz , merak etmeyiniz umutlarını vermiştir ve vermeye devam ediyorlar…Böyle bir anlayışa sahip insanlarla barış adına bir arada , iç içe yaşamamız isteniyor.… Her iki halka birbirinin dilini öğrenmesini tavsiye edenler vardır. Rumların Megali idea hayalleri varken , bu yönde gördüğü eğitim ve okuduğu kitaplar varken, Kilisenin verdiği eğitim ve kültür varken bizim Rumlarla paylaşacak bir şeyimiz olamaz….
Kıbrısta , dini ve dili, kültürü ve de ırkı tamamen farklı olan bu iki halk 450 yıldan beri bir arada yaşamayı becerememişse bundan sonra hiç beceremez… Bunu bir kez daha denememizi bizden kimse istemesin …İyi ilişkiler içinde yan yana iki ayrı devlet içinde yaşamak başka , iç içe yaşamak başka birşeydir….
Mevcut şartlarda yapılacak bir anlaşma Kıbrıs Türk ve Rum halklarını mevcut barış ortamından çatışma ortamına getirecektir. Gerek Rum ve gerekse Türk tarafındaki ekonomik sorunların bir anlaşma ile çözülmesi mümkün değildir. Bu bir masaldır… Doğu Akdenizdeki doğalgaz zenginlikleri de bir hikayedir, tüm bunlar iki halkı siyasi bir çözüme heveslendirmeden öte bir şey değildir. Kimse birbirini aldatmaya çalışmasın…
Rum tarafı 1 Mayıs 2004de ABne üye olduğu günde güçlü bir ekonomiye sahipti. Ya bugün!... Rum ekonomisi Yunanistandan daha kötü bir durumdadır. Günümüzde Rum ekonomisini ayakta tutan Güney Kıbrısa geçen ve alış veriş yapan Kıbrıs Türk halkıdır….
Mevcut şartlarda varılacak bir anlaşma ile Rumun ekonomik sorunlarına Kıbrıs Türk halkı da ortak edilmek istenmektedir. Kıbrıs Türk halkı ekonomik bakımdan rahatlamak dünya ile bütünleşmek isterken, uluslararası Hukuka dahil olayım derken ,yokluk içinde bir yaşama itilmek is Bunun sonrasında da AB içinde Kıbrıs Türk halkına sahip çıkan olmayacaktır.AB kendine bakamıyor, başkalarına nasıl baksın ki!..
Müzakerelerin gidişatı hakkında Kıbrıs Türk halkının endişeleri vardır.Mülkiyet konusunda uzun yıllardan beri kabul edilen çözüm şekli günümüzde değişmiştir. Bu gerçekleri de maalesef hep Rum basınından öğreniyoruz. Kim ne derse desin mülkiyet konusu büyük bir sorun olmaya devam ediyor. Rumlar, ilk söz sahibinin 1974 öncesi mülk sahibine ait olmasını istiyorlar.
Mülkiyet sorununda en iyi çözüm global çözümdür. Bugünkü şartlarda siyasi bir çözüm mümkün değildir. Mülkiyet sorununa Rumların istekleri doğrultusunda bireysel olarak yaklaşılması durumunda mevcut barış ortamı kaybolacaktır.
Günümüzde Ortadoğu kan ağlıyor. Kıbrısta ise Türk askerinin varlığı sayesinde 41 yıldan beridir barış vardır. 1974 Barış Harekatı ile Kıbrısa çözüm gelmiştir. İhtiyaç duyulan sadece siyasi bir çözümdür. Büyük güçlerin yaptığı dış baskılarla Kıbrıs Türk ve Rum halklarının 52 yıldır var olan sorunlarına kısa bir sürede acele olarak bir siyasi çözüm getirilmek isteniyor. Dış güçler maalesef Kıbrıs Türk ve Rum halklarına bu barışı çok gördüler ve bir an önce kendi menfaları çerçevesinde huzursuzluklarla dolu bir çözüme sürüklenmek isteniyoruz. Bu endişe verici bir durumdur. Yarım asırdan beri çözüm bulunamayan Kıbrıs sorununa alelacele aylar içinde siyasi bir çözüme gidilmek istenmektedir…
Kıbrısta bugün mevcut ortamda adil ve kalıcı siyasi bir çözüm bulunamaz . Mevcut şartlarda bulunacak siyasi bir çözüm Kıbrıs Türk halkının intiharı olur!...
Rum tarafı , Kıbrıs Türk halkının özgürlük, egemenlik ve self-determinasyon haklarına ve de KKTC gerçeğine saygı duymadığı sürece mevcut görüşmelerin sonuçsuz kalması kaçınılmazdır…..